Ahmet Varol

Ahmet Varol

Evet, provokasyon ama kim tarafından?

Evet, provokasyon ama kim tarafından?

Suriye'deki Baas diktasının günde ortalama yüz kişiyi katlemeye devam etmesine, Şebbiha çetelerinin köyleri basarak aileleri topluca imha etmesine rağmen yaklaşık bir haftadan beri dünya Türkiye uçağının düşürülmesi sonucu ortaya çıkan Suriye - Türkiye gerginliğini konuşuyor. Baas katliamları ise hem normalleştirildiği hem de Türkiye - Suriye gerginliğinin gölgesinde kaldığı için pek gündem oluşturmuyor. Tabii bu arada Baas diktasının bütün bu katliamlara rağmen içeride direniş karşısında sürekli alan kaybetmesi, neticesinde rejimin ordusundan kaçışların artışı da büyük ölçüde gölgede kaldı.


Uçağın düşürülmesi sonrasında gerginliği yönlendirme ve Baas'ı temize çıkarma amaçlı yayınlarda uluslararası siyonizmin sansasyonel enformasyon faaliyetlerini yürüten medya kaynaklarının piyasaya sürdüğü malzemelerden yararlanılması dikkatten kaçmıyor. Bu kaynakların geçmişte Suriye direnişini karalama amaçlı yayınlara bol miktarda malzeme üretmiş olduklarını ve çoğu asılsız iftiralara dayanan karalama faaliyetlerinde de aynı kaynaklardan istifade edilmiş olduğunu dikkatten uzak tutmamak gerekir.


Şimdi gerginliğin arkasında provokasyon planı olduğu yorumları öne çıkıyor. Bazı güçlerin Suriye'deki diktayı zorlamayan Türkiye'ye şekilci destekleri de "bakın bu açıklamalar provokasyonun arkasında kimler olduğunu gösteriyor" tarzında yorumlara malzeme oluşturuyor. Evet, onlar da böyle bir provokasyondan kendi stratejik hesapları için yararlanmak istiyor olabilirler. Ama böyle bir gerginliği ve ardından ortaya çıkan krizi ateşleyen olayın bir uçağın düşürülmesi olduğunu ve eğer işin içinde provokasyon olduğu varsayımıyla hareket edeceksek tetiği kimin çektiğine bakmamız gerektiğini unutmamalıyız.


Katil Baas rejimini temize çıkarmak isteyenler provokasyonun hava sahası ihlaliyle başladığı iddiasını kullanıyorlar. Bu iddiayı dayanak edinenlerin askerî çatışma içinde olmayan ülkelerden birinin kısa mesafeli olarak diğerinin hava sahasına girmesinin bir kriz sebebi olmayacağının, çünkü bunda bir tehdit aranmaması gerektiğinin ama bu şartlarda uçağın düşürülmesinin mutlaka ve hem de büyük çaplı kriz sebebi olacağının bilinmemesinin saçma olduğunu düşünmeleri gerekir. Nitekim daha önce Suriye helikopterlerinin birçok kez Türkiye hava sahasına girdikleri, hatta askerlerinin Suriye sınırlarının ilerisine ateş ederek Türkiye topraklarında kurulmuş mülteci kamplarında birkaç kişiyi öldürdükleri ama bu olayların askerî krize dönüştürülmediği unutulmamalı. Dolayısıyla provokasyonu geriye götürmek gerekirse Suriye'nin sınır ihlalleri ve sınır ötesine ateş ederek cinayet işlemeleri olaylarıyla başlatmak gerekir.


Üstelik Suriye'deki katil Baas rejiminin tahrik ve provokasyon eylemleri sadece söz konusu sınır ihlalleriyle kalmadı. İki değerli gazeteci kardeşimizi kaçırıp rehin aldı ve iki aydan fazla bir süre onlara eziyet ettiler. Üstelik olayın başlangıcında sorumluluğu devlet adına üstlenmemelerine rağmen aradan fazla zaman geçmeden bu kardeşlerimizin resmî istihbaratın elinde olduğunun ve sorumluluğunun katil Baas rejimine ait olduğunun kesinlik kazanmasına rağmen. Yine aynı katil Baas'ın Türkiye'deki mülteci kamplarına casus elemanlar soktuğunun ve onların hem bilgi toplamaya çalıştıklarının hem de adam kaçırma ve cinayetler planladıklarının ortaya çıkması da iğrenç tahrik ve provokasyonun devam ettiğini gösteriyordu.


Baas rejiminin aslında içerideki halk direnişinden dolayı köşeye sıkışması sebebiyle gerginliği sınır ötesine taşımak amacıyla provokatif eylemlerini ve saldırılarını uçak düşürme olayından çok önce başlattığını, kesintisiz bir şekilde sürdürdüğünü ve uçak düşürme olayıyla da bir bakıma zirveye tırmandırdığını gösteren daha bir çok örnek sıralamak mümkündür. Bütün bu ihlal olayları, iğrenç tahrik ve provokasyon faaliyetleri dururken son dönemde ortaya çıkan askerî gerginliğin bütün yükünü ve sorumluluğunu sekiz millik hava sahası ihlaline yüklemeyi sadece "insafsızlık" olarak niteler ve her gün mazlum yüz insanı vahşice katleden Baas rejimini temize çıkarma amaçlı art niyeti görmezden gelirsek fazla insaflı davranmış oluruz.


Baas'ın neden böyle bir provokasyona ihtiyaç duyduğu hakkındaki tespitlerimizi ayrıca yazacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi