Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Karadayı’nın karanlık dünyası!

Karadayı’nın karanlık dünyası!

Karadayı TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonunda verdiği ifadede, Menderes’in asılması ile ilgili olarak, “Ezanın Türkçe’den Arapça’ya çevrilmesi” büyük hata idi demiş.


Kafa bu, güç ve imkan bulsalar bunlar da aynı şeyi yaparlar..


Ve eklemiş: “Türkçe okunurken ne dendiğini anlıyorduk, ama şimdi anlamıyoruz.”


Namazda gözü yok ki, ezanda kulağı olsun..


Şimdi Umredeyim. Umre dönüşü komisyona ben de ifade vereceğim.


Dilerim komisyon bu ifade sürecinde basında yer alan tartışmaları da değerlendirir ve raporuna ekler.. Bu anlamda bu darbeci kafa hakkında benim şimdi yazacaklarım, bu zihniyetin daha doğru anlaşılması için önemlidir diye düşünüyorum..


Ezan nasıldı: “Allahuekber / (Eşhedü enla ilahe illallah / Eşhedü enne Muhammedürresulullah) / Hayyalel salah / Hayyalel felah..” Diğerleri tekrar.. Ortadaki parantez içindeki bölüm kelime-i tevhid. Yani o bilinmeden Müslüman olunmaz. Dine girilmez..


Bu adamların din bilgisi işte bu kadar.. Şecaat arz ederken işte bunları söylüyorlar.. Bu işi bir cinayetin gerekçesi olarak takdim ediyorlar.


Doğrusu Karadayı’nın zeka düzeyini merak ediyorum.. 88 harften oluşan bir buçuk satırı bile bulmayan 13 kelimelik bir metin.. Sizin 7 yaşındaki çocuklara zorla ezberlettiğiniz anttan bile kısa bir metin bu! Sahi siz kaç yaşındasınız? Tevellüdünüzü değil, zeka yaşınızı soruyorum?


Bir ara her davranışla ilgili bir gen buluyorlardı, aceba darbeciliğin de bir geni var mı? Bunların genlerinin, hormonal yapılarının, biokimyalarının incelenmesi halinde nasıl bir sonuç çıkar ortaya!..


Bazılarının öfkesi akıllarından büyük galiba. Ya da öfkeleri, akıllarını zail etmiş olabilir mi?


13 kelimeyi öğrenmek bir Genelkurmay başkanının kaç dakikasını alır, hiç düşündünüz mü?


Öğrenmek istemeyince öğrenemiyor demek ki.. Kaldı ki, demin söyledim.. Ezanın 8 kelimesi kelime-i şahadet. Hani şu istiklal harbindeki sancağın üzerinde yazan kelime-i tevhid var ya; o.. Hani Çanakkale’de de o vardı. Hani ilk Meclis açıldığında Meclis’in kapısında da asılı idi ya o.. Şu sizin ve amiral gemisindeki kalemşörlerin bazılarının “irtica bayrağı” ilan ettiğiniz kelime-i tevhid.. Bunların gözünde darbe yapmak, 8 kelimeyi öğrenmekten daha kolay bir iş


İstiklal Marşının devamında; “o ezanlar ki, şehadetleri dinin temeli” diye bir mısra var..


Tamam, bunlar böyle de, bunlar nasıl kurmay oldu ve nasıl bu mevkiye kadar yükseldiler!.. Bunları kim yetiştirdi? Kim bunlar?


“Şehadet”, “şehidlik”, “şahidlik” bunlar aynı kökten kelimeler. Karadayı biliyor mu aceba, şehid olmak ancak “ila-yı kelimetullah” ile mümkündür.. Kelime-i tevhid uğrunda şehid olunur ancak..


Merak ediyorum, bir milletin ordusunun en tepesindeki bir insan kendi milletinin büyük çoğunluğunun inanç temellerine nasıl bu kadar yabancı, olabilir. Bu sebeble kendi başbakanının hayatına kasdedenleri aklama çabası için de nasıl böyle bir yorum yapabilir..


“Cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkündür” denilen bir durum var ya, bu durum da böyle bir şey olsa gerek. Bunlar cahildirler, bilmiyorlar, öğrenmek de istemiyorlar..


Bu orduda bu kaç general daha çıkar bilmem ama, bir zamanlar bunlar karşısında sesini çıkarmaya cesaret edemeyen onlarca paşa vardı.. Bugün artık bazıları gerçeği gördü, ama Karadayı gibi gerçeği görmeyenler de var demek ki!


Bu ülkede bu kadar olay olmuş, Karadayı bugün çıkıp, Meclis komisyonuna bunları anlatabiliyor. Demek ki, okumuyor, kendi adamları dışında kimseyle konuşmuyor ve hiç düşünmüyorlar..


Karadayı’nın bu açıklamaları, darbeci Kemalist kadroları ve onların ruh hallerini, niyetlerini anlamak açısından son derece öğretici oldu..


CHP’nin avukatlığını üstlendiği zihniyet işte bu zihniyet..


Karadayı’nın ağzından çıkanı kulakları duyuyorsa, belki şimdi yeniden düşünmek için bu durum yeni bir başlangıç olabilir..


Ezan gibi, günde beş defa okunan ve bu memlekette birkaç ay kalan yabancıların bile öğrendiği bir manayı, bir ömür boyunca öğrenememiş olması onun cahilliği ve onun ayıbı..


Bu memlekette yaşayan Hıristiyanlar bile bu konuda daha bilgili ve daha anlayışlı..


Karadayı şunu hiç düşünmüyor mu? Türkiye’de ezan Türkçe okunacak da Çin’de nasıl okunacak? Çince mi?


İngilizler “God bigger, God bigger” diye mi okuyacaklar.. Her Müslüman, onlarca dilde ezanı ezberleyecekler ama, aslını okumayacaklar..


Sahi Karadayı, “Hayyalel felah”ın niye Türkçeleştirilmediğini biliyor mu? Ya da neden “Tanrı Uludur” dediler de “Çalab büyüktür” demediler?


Türkiye’nin makus talihi, böylesi imtiyazlı cahillerin darbe planları, dikta hevesleri ile inşa ettikleri kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı siyaset eliyle ve zulümleri ile bugüne kadar geldi. Ama artık deniz bitti..


Türkiye Suriye olmayacak! Türkiye halkının inancı ile, etnik kimliği, kültürü ve geleneği ile barışık bir hukuk devleti olacak. Darbeciler bunu istemese de, toplumun farklı dini, etnik, ideolojik, politik, felsefi ve vicdani kanaat farklılıklarını düşmanlık sebebi sayarak, onları çatıştırmak sureti ile aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye çalışsa da.


Karadayı tevbe etmeden ölürse cenaze namazına gelmeyeceğim ve tabii hakkı mı da helal etmeyeceğim..


Bakalım, mahkeme onu ne zaman ifadeye çağıracak? Bunu bilmem ama, Erkaya, büyük günde ifadeye hazırlık için onu bekliyor olsa gerek! Hani “kişi sevdiği ile birlikte haşrolacak” denir ya!


Selâm ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi