Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Kaybolmayan şehir Üsküp

Kaybolmayan şehir Üsküp

Josip Broz Tito'nun Yugoslavya'sı dağılmış, etnik çatışmalar bölgeyi ateş çemberi gibi sarmış... Uzun süre devam eden karışıklıkta ölen ölmüş, kalanlar anlaşma yoluna gitmişler ve herkes kendi devletini ilan etmiş...

Makedonya da o dönemde bağımsızlık bayrağını çeken ülkelerden.

Tanıyan tanımış...

Tanımayınlar "Aaa, bunlar da kim?" demiş.

***

Evvelce Türkiye'ye yerleşmiş olan Üsküplü bir arkadaş, bağımsızlık ilanının ilk günlerinde birkaç ahbabıyla birlikte memleketini ziyaret etmek istemiş.

Karadan gitmişler.

Sınıra geldiklerinde görevliler dikilmiş karşılarına.

Her ülkenin girişinde olduğu gibi "Kimsin, nesin, pasaportun..." şeklindeki muamele.

Bizimkiler pasaportları uzatmışlar.

Ancak henüz görevlilerin içinde oturacağı bir kulübe bile yok.

İki tane masa atmışlar sınıra o kadar.

***

Uzatılan pasaportlara bakmış biri.

Sağını solunu kontrol etmiş.

Kafasını kaşımış ve "Tamam" demiş.

Onları uzaktan gözleyen diğer görevli ise yaklaşıp müdahale etmiş.

"Ne oluyor?"

"Geldiler, ülkeye girecekler."

"E sen de hiç ses çıkarmadan izin mi vereceksin?"

"Ne yapayım? Zaten bunun doğum yeri Üsküp."

"Ötekiler?"

"Onlar Türkiye doğumlu."

***

Aralarındaki konuşma bu minval üzere devam ederken, sonradan gelen görevli biraz zorluk çıkarmak niyetinde.

"Birer korkuluk muyuz biz burada?" havasında.

Her haliyle "Yeni kurulmuş koca bir devletin memurlarıyız" demek istiyor.

Ancak onun da yapacak bir şeyi yok.

Elinde pasaporta basacak bir mühür bile mevcut değil henüz.

***

Pasaportlar elden ele dolaşıyor.

Netice:

"Buyurun, hoş geldiniz."

Bizimkiler Yahya Kemal'in şiiriyle girmişler ülkeye...

***

Üsküp ki Yıldırım Bayazıd Han diyârıdır / Evlâd-ı Fâtihân'a onun yâdigârıdır.

Firûze kubbelerle bizim şehrimizdi o; / Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyle biz'di o.

Üsküp ki Şar-dağ'ında devâmıydı Bursa'nın / Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın.

Üç şanlı harbin arş'a asılmış silâhları / Parlardı yaşlı gözlere bayram sabahları.

Ben girmeden hayatı şafaklandıran çağa, / Bir sonbaharda annemi gömdük o toprağa.

İsâ Bey'in fetihte açılmış mezarlığı / Hulyâma âhiret gibi nakşetti varlığı.

Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin / Üsküp bizim değil? Bunu duydum için için.

Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir! / Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!

Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene, / Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi