Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Şimdi veda zamanıdır

Şimdi veda zamanıdır

Artık çantamızı toplamaya başladık. Geldiğimiz güne göre daha fazla umreci var.. Kimine göre Türk umrecilerin sayısındaki artışın sebebi okullar ve gençler, kimine göre, Kabe’de yapılacak inşaat çalışmaları sebebi ile umreye bir yıl ara verileceği gibi haberlerinin ağızdan ağza dolaşması. Aslında bu konuda açıklanan bir karar yok.. Osmanlı revakları ile ilgili kesinleşmiş bir karar olmadığı gibi, Kabe çevresindeki yüzlerce otelin ve iş yerinin bu süre içinde ne yapacakları ve zararlarının nasıl karşılanacağı da belli değil.
Umrecilerin hallerini gözlemlemeye çalışıyorum bir süredir de, aslında halimiz hiç de iç açıcı değil.. Çoğu umreci ellerindeki umre rehberini bile doğru düzgün okumuş değiller. Oradaki dualara bakıyorlar biraz. Ama onu da rehber söylesin, biz tekrar edelim havasındalar..
Kimisi kendi tarikatı, hocası ile gelmiş, araya başkasının girmesine izin vermeden bu mahşer içinde kendilerine özel bir alan açmışlar, kendi aralarında bir koza oluşturmuşlar, o kozanın içinde yaşıyorlar.. O evrensel kardeşlik sadece sözde.. Otel duvarında “Temizlik imandandır” yazıyor, ama dışarı çıkınca çöp yığınları ile karşılaşıyorsunuz.. Belediye çalışmıyor tamam da, bir sürü insan elindeki çöpü rasgele çevreye atıyor..
Herkes sürekli dua ediyor etmesine de, hani Peygamberimiz “Kabul edilmeyen duadan Allah’a sığınırım” diyordu, peki edilen bütün dualar kabul ediliyor mu? Tamam, kitapta “Dualarınız olmasaydı ne işe yarardınız ki” der de, Allah bazılarının duasını kabul etmeyeceğini, onlara kurtuluş vermeyeceğini söylüyor. Peki kim onlar?
Bazı umreciler, Kabe’nin çevresinden ayrılır ayrılmaz hemen sigarasını yakıyor. Tavaf sırasında bile sigarasını yanından ayırmıyor.. Ya hu, bari şu şeytan otunu otelde bırakın..
Allah akıl fikir versin, kimi GS, FB forması giymiş öyle tavaf ve say yapıyor. Kimi çocuklarına giydirmiş bu formaları.. Tavaf sırasında memleketi aramış, cep telefonundan futbol forması ile tavafı gösteriyor. Öteki de FB için dua istiyor..
Hacerül Esved çevresindeki izdiham da bir başka alem.. Suudi polisin acımasızlığını mı dersiniz, birbirini ezen insanları mı? Tamam Hacerül Esved’e dokunmak sünnet de, başkasına eziyet etmemek ne?
Kimi 10 umre, 50-60 tavaf yapmaya karar vermiş, koşuyor.. Kimine bir hafta, 10-15 gün yetmiyor, 21, 30, hatta 90 gün burada kalıyor. Bu kadar çok kalınca, bu kadar çok tavaf, sonuçta izdiham kaçınılmaz oluyor.. Yaşılar ve kadınlar için bu iş eziyete dönüyor..
Her taraf, dağ-taş otel oldu diye şikayet ediyoruz. Revaklar yıkılıyor diye şikayet ediyoruz. Umreyi bir haftaya indirelim, yoğunluk dörtte bire iner. Ne yeni otel için yer açma gereği kalır, ne Kabe çevresinin yeniden yapılandırılmasına.. Otel kalitesi de artar, fiyat da düşer..
Sadece Suudilerden, Diyanet’ten bir şey beklemek yerine bizim de bir şeyler yapmamız gerekiyor.. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Beynel Müslimin bir hac ve umre şurası” düzenlese ne iyi eder. Bu vesile ile Kudüs konusunu da içine alacak şekilde, mukaddes mekanların statüsü konusunda bir çalışma da başlatılabilir.. Bu konuda milletlerarası bir sözleşme hazırlığı için de süreç başlatılmış olabilir.. Mukaddes mekanların statüsü beynelmilel bir konferansa dönüştürülebilir daha sonra..
Kesinlikle hac ve umreye katılacakların, Diyanet ve yetki verilen kuruluşlarca bilgilendirilmesi gerek. Bu konuda diğer İslam ülkeleri ile de işbirliği yapılması önemli.
Mekke i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’nin, çevresi ile birlikte, hicret yolu ve savaş alanlarının geocode edilecekleri ve 3D modellemelerin yapılacağı bir sanal tur öğretici ve açıklayıcı olabilir belki. Ve tabii sanal bir müze ve kütüphane, sanal bir fotoğraf galerisi ile zaman ve mekan içinde salınmak mümkün olabilir.
Suudiler eskiden fotoğraf makinasını Harem’e sokmuyorlardı. Cep telefonu çıktı, artık tavaf sırasında bile herkes bol bol resim çekiyor, çektiriyor. Ama IPad içeri alınmıyor.. Suudi polisinin Samsung Note ya da IPhone’un bilgisayar gibi kullanılabileceğinden sanki haberi yok gibi.
Gelenlerin önemli bir kısmı, beslenme alışkanlıkları ve iklime bağlı olarak ciddi sağlık sorunları ile karşılaşıyorlar.
Bu yazı biraz da özeleştiri mahiyetinde oldu.. Herkesin bildiği, gördüğü bazı yanlışlıklar var. Bu yanlışların düzeltilebilmesi için bizlerin, hükümetlerin, Diyanet’in ve hac ve umre organizasyonu yapan kuruluşların üzerine önemli görevler düşüyor..
Namaz, oruç gibi temel ibadetlerden biri olan haccı inşallah bir gün sadece şekli olarak değil, ruhi boyutu ile de idrak ederiz.
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi