Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

“Alevilik” bir dindir diyorlar

“Alevilik” bir dindir diyorlar

İki taraf din midir, din değil midir konusunda zıtlaştılar. Alevi olan bir sınıf diyor ki; “arkadaş benim Aleviliğim Müslümanlık değildir, başka bir dindir, ibadet yeri de cemevidir.”

Meclis Başkanı itiraz ediyor:
“Alevilik ayrı bir din olmayıp İslâm içi oluşumdur.”
Peki, şimdi kime inanacağız?
Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e mi?
Yoksa Alevi olup da “Ben Müslüman değilim, Aleviyim” diyene mi?
Ameller niyete göre değil mi?
İçinden başka, dışından başka olma yerine adamlar harbiden biz Müslüman değiliz diyorlarsa kabul etmek en doğrusu. Dahası, kabul etmek zorunda değil miyiz?
Neden inat edildiğini anlamıyorum.
Zorla sürüye giden kelpten hayır gelir mi?
Benim merakım bir başka.
Aleviliğin ayrı bir din olduğunu söyleyen eşrafı mahlûkata soruyorum:
Din dediğiniz, kendi başına olacak şey değil.
Yasa ile de din olmaz.
Mabet de yasa ile olmaz.
Dinin bir peygamberi, kitabı, kıblesi, mabedi olması lazım.
Alevi bir başka din olduğuna göre ilahı kim?
Kitabı kim?
Peygamberi kim?
Kıblesi nere?
Mabedi!
Sadece tutturdular cemevi ibadet yeridir.
Bu kadarla yetiyor mu?
Saz meyhanede de, karhanede de çalınır...
Bir saz, bir de “dön baba hindi” ile din oluyor mu?
Manzara oldukça ilginç, ama bana göre bu işi kotaranların derdi başka.
Son zamanlarda Alevi olup da camilere koşanları, oruç tutanları, zekât verenleri gören bazı bağnazlar, ellerindeki saltanat koltuğu yıkılacak diye kapıldıkları korku yüzünden “biz ayrı bir diniz” demeye başladılar. İyi de biz de soramaz mıyız:
Hangi dindensiniz?
Anlaşılan ayrı din ayrıcalığını çekenler Peygamber’in en sevgili sahabesi olan Hz. Ali’yi de tanımıyorlar. Ehlibeyt sevgisi de yüreklerinden çıktı...
O zaman nereye yöneldiğinizi da söyleyin.
Bu kesim ateist olduklarını açıkça söylese bence daha şahsiyetli olur.
Tarihî Aleviliğe fitne sokmanın âlemi var mı?
Neden öyle? Sorusuna gelince rivayetler kuvvetli.
Birincisi saltanat, ikincisi avantadan para...
Bu uyanıklar Alevi kaldıkları sürece yurtdışındaki kuruluşlarına “din yardımı” alamıyorlar. Avrupa ülkelerinde her din devletten “din yardımı” alır, her vatandaşta atesit değilse, din vergisi öder. Din vergisi ödememek için dinden çıktığına dair kiliseye dilekçe vermek gerekir. Halkın baskısı yüzünden dilekçe vermeye cesaret edemeyenler bu vergiyi zorunlu olarak öderler. Halktan toplanan para hayli fazla...
Paranın kokusu da kıyak...
Bu paradan nasiplenmek için belge gerekir. Uyanıklar, Aleviliği bir başka din olarak, cemevlerini de ibadethane olarak Türkiye’ye kabul ettirip kanun çıkartmaları halinde Avrupa’daki yardımdan lüplenecekler.
Paralar ceplerine akacak.
İşte bu akıntı adamı dinden de ediyor, imandan da...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi