Cevdet Kara

Cevdet Kara

Burma/Myanmar/Arakan! Bir soykırım daha!

Burma/Myanmar/Arakan! Bir soykırım daha!

Burma ya da Birmanya…
Son adıyla Myanmar…
Güneydoğu Asya'da, Andaman Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş ve Tayland arasında yer alan ülke…
Türkiye büyüklüğünde…
Çok dilli…
Çok dinli…
Çok kültürlü bir ülke…
1947 yılına kadar İngiliz sömürgesi olan bir ülke…

İlginç ama Myanmar’da 1500 Türk’ün naaşının bulunduğu Türk şehitliği var…

Birinci Dünya Savaşı’nda Burmalılar İngilizler adına savaşırken 1915 yılında 12.000 Türk askerini Burma’ya yani Myanmar’a esir olarak götürürler…
Yıllarca süren esaret zulüm ve ağır çalışma şartlarından dolayı 1500 Türk şehid olur…
Ve burada ölenler adına şehitlik yapılır…

İşte yaklaşık 4-5 milyon Müslümanın yaşadığı Myanmar’ın Arakan Bölgesi’nde Haziran’da ferdi olarak başlayan ancak daha sonra sistematik bir soykırıma dönüşen bu katliam, tecavüz ve sürgün olayları dur durak bilmiyor…

Şu ana kadar binlerce insan fanatik Budist ve güvenlik görevlileri tarafından öldürüldü, öldürülmeye devam ediyor…
Kadınlar, kızlar tecavüze uğradı, uğramaya devam ediyor…
Halk sürgüne zorlandı, zorlanmaya devam ediyor…

İşin ilginç tarafı tüm dünya kör, sağır ve dilsiz olmuş…
Bu vahşeti görmemezlikten gelip sadece seyrediyor…

Özellikle İslam ülkeleri başlarını kuma gömmüş devekuşu gibi davranıyor…

Arakan’da öldürülenlerin…
Tecavüze uğrayanların…
Sürgüne zorlananların bizden ne farkı var…

Sadece “La ilahe İllallah Muhameden Resullullah” dedikleri için bu vahşete maruz kaldıklarını tüm dünya bilmiyor mu?

Budist, Hıristiyan veya ateist olsalardı bu zulme maruz kalırlar mıydı?

Kesinlikle hayır!

Hani Efendimiz (SAV) buyuruyor ya;

“Sizden biriniz bir haksızlığı gördüğü zaman eliyle düzeltsin…
Onu yapamıyorsa diliyle düzeltsin…
Onu da yapamıyorsa kalbiyle buğzetsin…
Bu da imanın en zayıf noktasıdır.”

Evet, bu gün Müslümanlar imanın en zayıf noktasını yaşıyor…

Bizler klimalı serin yuvalarımızda…
Kuş sütü eksik sofralarımızda…
Yarının değil yüz yıl sonrasının hesaplarını yaparken bizden kilometrelerce uzakta veya yakında…
Arakan’da…
Suriye’de…
Irak’ta…
Filistin’de…
Nijer’de…
Dünyanın birçok yerinde…
Müslümanların…
Kanları oluk oluk akıyor…
Kızları kadınları tecavüze uğruyor…
Yerinden yurdundan sürgüne gönderiliyor…
Diri diri yakılıyor…

Ama ne hikmetse zerre kadar bizleri tınlamıyor…

Bizler hala…

Sofralarımıza oturup “Allah’ım orucumuzu kabul et” deyip utanmaz bir yüzle Allah’ın huzuruna çıkmaya…
Verirken ellerimizin titrediği birkaç kuruş sadakayla Cennet’e talip olmaya…
Bütün dağları biz yarattık edasıyla Müslümanlık taslıyoruz…

Avrupa Birliği’nden…
Birleşmiş Milletler’den…
Bilumum Hıristiyan kuruluşlardan bir şey beklemiyoruz ama…

Bizlere ne oluyor…
Dünya Müslümanlarına ne oluyor…
Müslüman etiketli kelli felli kuruluşlara ne oluyor…
Üzerlerine/üzerlerimize adeta ölü toprağı serilmişçesine bu suskunluk neden…

“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” anlayışı daha ne zamana kadar devam edecek…
Unutmayın ki o yılan Müslüman kanıyla her gün biraz daha palazlanıyor…
Ve bir gün mutlaka gelip bizi bulacak…

Bugün Arakan’da yaptıklarını yarın burada yapacak…

Buradan dünya Müslüman liderlerine ve özellikle Sayın Başbakan’a seslenmek istiyorum…

Arakan’a acilen müdahale edin…
Bir komisyon kurdurup olan biteni yerinde görmek ve bu vahşete dur demek için bir an evvel gerekeni yapın…

Gerekeni yapın ki hem dünya Müslümanları rahat etsin…
Hem de orda şehitlerimiz mezarlarında rahat uyusun…

Dünya lideri deniyorsa size…
Buyurun siz de gereğini yapın…

Dicle Nehri’nde bir kuzu kaybolmuyor, Arakan’da binlerce Müslüman öldürülüyor, namusları kirletiliyor ve sürgüne zorlanıyor…

Bu durum hiç mi sizi rahatsız etmiyor?




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cevdet Kara Arşivi