Serdar Arseven

Serdar Arseven

Recep Tayyip Erdoğan... Terör... “Rutinleşmeyen karizma!..”

Recep Tayyip Erdoğan... Terör... “Rutinleşmeyen karizma!..”

Terör örgütü Foça’da da saldırdı.

Ormanlarımıza kadar her yer PKK tehdidi altında ve anlaşılan o ki bu olaylar, “Suriye’de denge sağlanana kadar” devam edecek.

Belâlı bir coğrafyadayız, terör, isyan bu bölgenin ayrılmaz parçası.

“Depremle birlikte yaşamaya” mecbur olduğumuz gibi, etkisini zaman zaman arttıran terörle yaşamaya da mecburuz.

Önemli olan, saldırıların “istikrarı” ve her türlü saldırıya rağmen devam eden “olumlu gidişi” bozmasına izin vermemek.

Gördüğüm o ki, vatandaşlarımızın kahir ekseriyeti de bu görüşte.

AK Parti Ankara İl Başkanı Murat Alpaslan’ın düzenlediği iftar programında kürsüye çıkan Recep Tayyip Erdoğan’ın ayrılmasından sonra, Altınpark’ı dolduran vatandaşlardan kalabalıkça bir grupla sohbet imkânı buldum.

Erdoğan, konuşmasında son günlerde iyice azan PKK’ya, terör örgütünün partisine, terörün propagandasına alet olmakla suçladığı Kemal Kılıçdaroğlu’na çok sert ifadelerle yüklenmişti.

Kılıçdaroğlu’nun Ahmet Davutoğlu’na yönelik, “Bugüne kadarki en çapsız Dışişleri Bakanı” sözlerine misliyle karşılık vermişti.

Tepki fırtınasından, bazı yazarlar ve medya organları da nasiplerini almıştı.

Başbakan, “PKK’nın değirmenine su taşıyan yazarlarla medya organlarını bir kenara not ettiklerini” belirtmek suretiyle, aynı gün “Geçimli de atılan mermi ile Ankara’da atılanın farkı yok!” diyen İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e de sahip çıkmıştı.

Başbakan Erdoğan gittikten sonra etrafımıza toplanan vatandaşlara konuşmaya ilişkin düşüncelerini sordum.

Medya, Erdoğan’a yönelik olumsuz eleştirilerinin dozunu artırdıkça vatandaştaki “sahip çıkma” arzusu tırmanıyor.

“Rahmetli Menderes’i yediler, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nu, Rahmetli Erbakan’ı yediler, Tayyip Erdoğan’ı yedirmeyeceğiz!” sözlerinin etrafımızdakilerce alkışlanması bunu gösteriyor.

Erdoğan’ın –Allah geçinden versin- hayata gözlerini yumması halinde ülkenin tepetaklak olacağını söylüyor bir vatandaş, herkesten onay.

Vatandaş dikkatli; Erdoğan’ın iftar sırasında kendisine ulaşması görevliler tarafından engellenen yaşlı kadını yanına çağırmasından, o civarlarda çokça görülen mental özürlü bir gencin yanaklarını iki elinin arasına almasına kadar bütün ayrıntıları izlemiş...

Erdoğan’ın her tavrını, “Milletin Başbakanı” vurgusuna dayanak olarak gösteriyor.

Biri, İmam Hatipli olduğu için;

Diğeri, eşi başörtülü olduğu için;

Bir başkası, Fenerli olduğu için;

Öteki, futbolcu olduğu için;

Haksız yere hapis yattığı için;

Fakirliği de zenginliği de bildiği için;

Esnaflık yaptığı, gariban yemeği yediği, küçükle küçük, büyükle büyük olduğu için...

Irk ayrımı yapmadığı için, CHP’yi iktidardan uzak tuttuğu için...

Vatandaşta Recep Tayyip Erdoğan’ı sevmek için sebep çok.

On sene bu, iktidarda on sene.

Rakipleri bir yana, onunla birlikte yola çıkan Ak Partililerin çoğu bu süreçte eridi.

Bugün, “Erdoğan’dan sonra kim olabilir?” sorusuna AK Parti içinden bir cevap bulamıyorsunuz...

“Numan Kurtulmuş”, AK Parti dışından bir cevap, olursa o olacak.

Ülkenin, partinin yükünü taşıyabilecek, Erdoğan’ın güç zamanlarda ortaya koyduğu direncin yüzde birini gösterebilecek bir isim var mı; varsa kim AK Parti’de?..

Bunu vatandaşlara sordum; “Şu” diyen bir kişi çıkmadı.

Saldırının da övgünün de büyüttüğü bir karizma; Max Weber’in “Karizmanın Rutinleşmesi” yaklaşımıyla ortaya koyduğu lider tipi.

Weber, “Bu tip liderler, topluma yeni bir şeyler sundukça yükselirler... Yükselirler... Taaa ki, umulan faydayı sağlayamayacakları ana kadar” diyor.

Elbet, Erdoğan için de o nokta günün birinde gelecek.

Ama gördüğüm, etrafa kulak verdiğimde iyice kavradığım, Dünya ve Türkiye gerçeklerine yaklaştıkça emin olduğum bir durum var ki...

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin hedef yıl 2023’e kadar istifade etmek mecburiyetinde olduğu bir karizma.

Onu bitirmeye kast etmiş olanlardan bir bölümünün “vatan, millet” sevgisiyle alakası yok ve onlara söylenecek söz de yok.

Sözüm “İyi yapıyorum!” zannında olana...

İnsan’ın diğer canlılardan farkı, bir adım sonrasını hesap edebilmekte.

Vatandaş, “İnsan olmanın” gereğini yerine getiriyor.

Sözde aydınlar ise hayvanî tavırlar içinde!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi