Serdar Arseven

Serdar Arseven

Terörle mücadele... Askeri Liselerde Kur’an eğitimi...

Terörle mücadele... Askeri Liselerde Kur’an eğitimi...

Fatih Bayhan’ın Mustafa’dan Kemal’e, Atatürk’ün Büyük Sırrı adlı çalışması, Atatürk’ün Selanikli değil de Malatyalı olduğunu ortaya koyuyor. Bu iyi mi, Malatyalılar değerlendirsin.
Ben meseleyi @sarseven twitter adresinde tartışmaya açtım, kimi Malatyalılar memnuniyet dile getirirken, şaşırtıcı derecede tepkili olanlar da çıktı.
Atatürk’ün Malatyalı olması neyi değiştirir?..
Belki resmi tarih kitaplarının tamamını, Selânik üzerine güzellemeler, sataşmalar da sona erer belki.
Çalışma güzel, Fatih Bayhan’ı tebrik edelim ama Atatürk bahsinde üzerinde durulması gereken çok daha önemli konular var.
Mesela; terörle mücadelede başarıya her zamankinden çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, “Atatürk’ün Ordusu”na bir hatırlatmada bulunabiliriz...
Genelkurmay’ın dikkatine:
Askeri okullarda Kur’an Dersi’ne yer vermek, “Komutanları” Dinlerini, Diyanetlerini, inançlarının kaynağını öğretmenin Atatürkçülük bakımından zararı yok.
Hatta, Atatürkçülüğe fevkalade uygun.
Öyle Atatürk’ün “Milli mücadele” yıllarından filan misal vermeyeceğim, Atatürk’ün en laik dönemlerinden bir kaynak:
Harbiye Mektebi’nde Kur’an-ı Kerim!..
Hem de zorunlu ders olarak!..
Kur’an o dönemde Asker’in baş kaynağı...
O kadar ki, yeminler de, şimdiki gibi rejim üzerine değil, Kur’an üzerine...
Laikler için yemin:
“Ben sulhte ve harpte, Karada ve denizde ve havada ve her nerede olursa olsun,
Milletime ve Memleketime daima Doğruluk ve sadakatle hizmet ve hükümet-i cumhuriyetimizin
Bütün kanun ve nizamlarına ve amirlerimin her türlü emirlerine, Bütün kalbimle İtaat etmekten ayrılmayacağıma ve Milletimin namını, Mukaddes ve şerefli sancağımın şanını ve askerliğin namus ve şerefini Canımdan aziz bilip Bu uğurda Seve seve canımı feda etmekten Hiç bir zaman çekinmeyeceğime ve her zaman vazifesini, Namusunu sever, Özü ve sözü doğru ve gayretli,
Bir asker olarak Çalışmaktan başka Bir şey düşünmeyeceğime;
Cenab-ı Allah’ın Kelâmı olan
Kur-an’ı Azim-üş-şan’a el basarak
Yemin ediyorum.
Vallah ve billah”
Yemin metni nasıl?
Evet;
Gayet güzel...
Tarihi de...
Dedik ya, Atatürk’ün en laik döneminden:
Eylül 1937.
¥
Balıkesir Hutbesindeki “Hilafete bağlılık yeminine”, “Eee, Atatürk o zamanın koşullarında öyle davranmıştı, ihtiyacı vardı, sen sonrasına bak” izahını getirenler, 1937 için ne buyururlar...
Kur’an-ı Kerim dersi de zorunlu, ne laiklik değil mi?
Geçtiğimiz günlerde, “Generaller Cuma Namazlarında özellikle Güneydoğulu vatandaşlarımızla birlikte saf tutsunlar” dememiz laiklik karşıtlığımıza yoruldu da, bazı hatırlatmalarda bulunalım dedik.
Sağ olsun, meslektaşımız Emin Pazarcı yemin metnini çıkarttı, biz de müfredatı döktük.
Vaziyet şu:
Askeri Lise müfredatında haftada bir saatlik Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi var, orada da “Kur’an eğitimine” dair bir uygulama asla ve kat’a yok.
Kahir ekseriyeti Müslüman olan bu milletten arzu edilen desteği alabilmek bakımından, o milletin “referans kitabını” tanımak, öğrenmek iyi olmaz mı?..
“Sivil okullarda” Kur’an-ı Kerim, Siyer dersleri var artık...
Tevhid-i Tedrisat, yani eğitim birliği, Askeri Liselerimizin de bu imkâna kavuşturulmasını gerektiriyor...
¥
Yukarıda örneklerini verdik, böyle yapıldığı takdirde “Atatürkçü Eğitim” sisteminden uzaklaşılacağını öne sürmek Atatürkçülüğe aykırı bir tutum olur.
Kur’an öğrenmek ve öğretmek Atatürkçülüğe niçin aykırı olsun ki...
Atatürk, Kur’an okumayı bilmez miydi?
¥
Atatürk Kur’an-ı Kerim’i yanlış mı okurdu?
Laf!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi