Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Fen bölümleri elimizde patladı

Fen bölümleri elimizde patladı

Ne bekliyordunuz?...

Patlamayacak mıydı yani?...

Perşembenin gelişi YÖK’ten belli olmuştu…

Geçtiğimiz yılın neredeyse tamamını “Formasyon vardı-yoktu” tartışması ile doldurur, sadece tercih haftasında “Formasyon konusunu çözeceğiz” gibi bir muğlak ifade kullanırsanız, öğretmen olmak isteyen gençlerin geleceklerini karartırsınız.

Hafta içinde LYS sonuçları gördünüz… Pek çok üniversitede fen bölümlerinin kapısına kilit vurulacak hâle geldi… Yöneticiler şimdiden nalbur dükkânlarında kilit aramaya başlamışlardır.

50-60 kontenjan ayırıp “sıfır” çeken bölümler var arkadaş!... İnternete girip “Bu fakülteler kapanabilir” diye bi arama yapın ve fecaati görün!...

Fen veya Fen-Edebiyat fakültelerinin Fen kısımlarındaki bölümler, artık gençler tarafından tercih edilmiyor. “Sıfır” çeken fizik, kimya, biyoloji bölümlerinin hâl-i pür-melâli gözler önünde. Bazı bölümleri tercih 2-3… 23 değil, 2-3!... Bir de harflerle yazıyorum: iki veya üç!... Biraz hallice matematik bölümlerinin durumu bile içler acısı… Baksanıza Erzurum Atatürk Üniversitesi Matematik Bölümü’nün kontenjanı 236 ama tercih eden öğrenci sayısı 53… Kontenjanın neredeyse yüzde altmışı boş kalmış.

Fizik, kimya ve biyoloji bölümleri, maliyetli bölümlerdir. Buralarda kurulan laboratuarlar milyarlara mâl olur. Şimdi milyarlarca liralık yatırım boşa gidiyor, farkında mısınız?

Durumun vehâmetini anlamışsınızdır.

Yıllardan beri devam ede gelen ihmal, plansızlık ve amaçsızlık, nihayet patladı!… Milyarlarca liralık yatırımlar havaya gitmeye başladı.

Vaktiyle, “Fizik, kimya, biyoloji gibi bölümler, Batı’ya pazar oluşturma bölümleri hâline geldi. Sadece Batı’nın pazarı olmaktan kurtulmamız lâzım.” demiştik de, lafımız, davulcu yellenmesi mesabesinde kalmıştı.

Daha geçen gün, 29 Temmuz tarihli yazımda, “Formasyon meselesini halledin; yoksa bu bölümlere öğrenci gelmeeeez!...” dememiş miydik?... Böyle dememiş ve “Şimdi Bakanlığın ve YÖK’ün şapkayı önlerine koyup düşünmesinin vaktidir. Ya dolmamış kontenjanlarla boş sınıflar oluşacak ve bütün yatırımlar boşa gidecektir veya formasyon konusu halledilip sınıflar doldurulacaktır.” diye ilâve etmemiş miydik?

İşte gördünüz!...

“Sıfır” çeken bölümler, 3 netle girilen bölümler var. 213 puanla girilen fizik bölümü var millet!...

(Geleceğin bilim adamları, 3 netle giren gençler arasından çıkacak… Hani bu bölümler, bilim adamı yetiştiren “Temel Bilimler”di ya!... Ve bu bölümlerden mezun olanlara geleceğin bilim adamı gözüyle bakardık ya!... Bakın işte!... Alın, görün geleceğin bilim adamlarını!... Böyle giderse Türkiye “Ortanın altında zekâ seviyeli bilim adamları cenneti” olacak ve dünyayı kendimize güldüreceğiz.)

Kontenjanların dolmamasının tek sebebi, elbette sadece formasyon verilmemesi değildir. Yanlış planlama, isabetsiz yatırımlar, esası-zemini olmayan bilim zihniyeti, taşra politikacılarına mahkûm edilmiş savruk yatırımlar… Daha pek çok sebep sayabilirsiniz. Sebep tek de olsa, çok da olsa, bir yanlış kapımıza dayanmıştır ve bunun böyle olacağını 29 Temmuz günü de söylemişiz ama dinleyen olmamış; yazdığımız, davulcu yellenmesi gibi ortada kaynayıp gitmiş…

(Valla sevgili okuyucum, söylediklerimizin kâle alınmadığını gördüğümüzde, “Hiç bişi yazma lan!... Bırak her şeyi; zevk ü safana bak!...” diyesim geliyor ama “benden içerü” olan “ben”, “Yılma!... Yaz!...” diyor.)

8 ay “Formasyon verilmeyecek” konusu tartışılsın; bu olumsuzluk gençlerin beynine kazınsın; sonra tercihler haftası öncesi, yarım ağızla “Formasyon konusunu halledeceğiz.” deyin. Olmaz arkadaşlar!... İşte gördünüz o bir-iki hafta yetmedi ve pek çok bölüm bu sene avara kasnak olacak…

Formasyon konusunu kaç defadır yazdık. İki çözüm yolu var: Ya pedagojik formasyonu Açık Öğretimle bütün mezunlara vereceksin veya mezunların atamasını bakanlık yapacak ve stajyerlik döneminde “Hizmet İçi Eğitim” ile formasyon vereceksin.

***
Bu vahim durumda, YÖK’ün yerine ben olsam ne yaparım?

Üniversiteleri toplar ve derim ki, “Bu bölümleri şimdilik kapatmıyoruz arkadaş!... Gençler için üniversitenizi ve bölümlerinizi câzip hâle getirme işi, sizin işiniz. Üniversitelerin başarısını, kontenjan doldurmayla ölçeceğim; dolduramayan üniversiteden hesap soracağım. Dağılın marş marş!...”

O zaman belli olur başarılı üniversite, sıradan üniversite.

***

İnşallah bu yazım da davulcu meselesine dönmez.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi