Faruk Köse

Faruk Köse

Terör gündeminin unutturdukları

Terör gündeminin unutturdukları

Terörle yatıp, terörle kalkıyoruz. Sürekli “terör”ü konuşuyor, “terör üzerine” yazıyor, “çözüm önerileri” sunuyoruz.

Ülkenin “tek gündem”i terörmüş gibi, ya da terörden başka bir şey olmuyormuş gibi uzun süredir “gündemin ilk sırası”nı “terör” işgal ediyor.
Bu durumda “terör örgütü” prim yapıyor;
“kredibilite”si artıyor. “Terör örgütü”nü bölge ve
özellikle Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştirmek
için “taşeron” olarak kullananların iştahları kabarıyor,
yeni “emperyalist kaos projeleri”ni tedavüle
çıkarıyorlar. Bölgedeki gelişmeleri “terör faaliyetlerinin
oluşturduğu gündem”in arasına sokuşturup
kendi gündemlerini dayatıyorlar. “Gündem
tayin ediciler”, ya da başka bir ifadeyle “gündem
spekülatörleri” kendi özel gündemlerini gerçekleştirme
fırsatı buluyorlar.
Bu nasıl yapılır?
Toplumun duyguları ve dikkatleri acı verici bir odağa
sabitlenir; “beyin gücü”nün kullanımı, “akıl
faaliyetleri”nin “düşünme ve fikir üretimi” durur
veya işlevsiz hale getirilir. Bu arada, “bireyi ve toplumu
yakından ve doğrudan ilgilendiren asıl
gündem maddeleri dikkatlerden kaçırılır.”
Gerçek gündemler unutturulur; unutturulan gündem
maddelerinin olumlu etkileri heba edilir; toplumun
bu olumluluklara göre rota çizmesi, kanaat belirlemesi,
yön tayin etmesi, hamle yapması, geleceğe
hazırlanması, olumlu gelişmelerin nimetlerinden istifade
etmesi, olumsuzlukların etkilerine karşı korunma
tedbirleri alması veya tepki koyup olumluya
çevirmeye çalışması gibi pek çok şey engellenir.
Şimdi gündem terör...
“Terör gündemi”nin unutkanlığa sevkettiği “toplumsal
hafıza”, terörün verdiği acıya garkolmuş
“içtimai gönül”, terörün kör ettiği “umumi basiret”,
terörün kanatarak işlevini bozduğu “sosyal
vicdan”, terörle dumura uğratılan “kitlesel akıl”
öyle acımasız bir “gündem bombardımanı”na
tâbî tutuluyor ki, bütün dikkatler ülke ve toplum için
çok önemli gündem maddelerinden çekilip alınıyor.
Şimdi “gündemi değiştirme gerekliliği”ne işaretle,
“terör gündemi”nin unutturduğu bazı önemli
gelişmeleri hatırlatmak istiyorum.
1- Yeni anayasa çalışmaları unutuldu.
Toplumsal ilgi ve katılım, takip ve kontrol, tepki ve
destek kesilince, anayasa metni angajman altındaki
komisyon üyelerinin inisiyatifine terkedildi.
Böylece toplumsal beklentiye ve gerekliliklere uygun
bir anayasa hazırlanmasının yolu kapatıldı.
Mesela, AKP’nin, başörtülülerin kamu görevlerinde
çalışmalarına imkân veren teklifini geri çekmiş olması,
mevcut sorunların çözülemeyeceğinin bir örneği
oldu. Tarihi fırsat kaçırıldı.
2- Kimi hususlarda eleştirsek de, bazı yanlışlar
yapsa da, AKP Hükümetinin “ekonomik
başarılar”ını inkâr edemeyiz. Belki yeni nesil bunu
bilmeyebilir; ama hafızanızı yoklarsanız, gelişmeleri
farketmemek mümkün değil. Ancak terör,
Hükümetin ekonomik başarılarını gündemin dışına
itekledi. Bu durum sosyal hafızada, Hükümete
verilecek not ve akabinde gelecek oy anlamında,
AKP’yi bitirmek isteyenlerin hanesine yazılacak bir
hamle olarak yerini aldı.
3- Yeni eğitim sisteminin getirdiği olumlu taraflar
dikkatlerden kaçırıldı. Mesela, artık tarihi bir
zulüm olarak “kanayan yara” haline gelen “İHL’lerin
işlevsiz bırakılması uygulaması”na son verilmesi,
üniversitelere girişte aranan “adaletsiz katsayı” uygulamasının
kaldırılması gibi devrimler, terör vesilesiyle
gölgede kaldı. Bu olumlu adımların toplumsal
etkileri terörle akamete uğratıldı.
4- Hükümetin, “başörtüsü sorununu çözmeye
yanaşmaması” gibi anlaşılmaz tutumları arada kaynadı;
toplumsal dikkatlerden kaçtı. Böylece Hükümet,
tarihi bir sorumluluğunu hasıraltı etmiş oldu.
5- Türkiye’nin bölgede içine düştüğü durumdan
kurtuluşu için gereken “öze dönüşe dayalı sosyal
mutabakat”ın önü kesildi. Sanki sorun sadece
AKP Hükümetinin sorunuymuş gibi bir algı ile kitleler
“bananecilik”e iteklendi. Ülkesinin acziyeti kimsenin
umurunda olmamaya başladı.
6- Ergenekon, 12 Eylül, 28 Şubat davaları gibi
önemli davalar gündemden düştü. Bunlar vesilesiyle
mağdur olanların adalet ve hak beklentileri heder
edildi.
Türkiye’nin de bulunduğu bölgede oynadıkları
“büyük paylaşım ve sömürü oyun”unu sürdürmekte
kararlı olan ve bunun için her yolu deneyen
“emperyalist habis simsarlar” pusuya yatmış,
“gündem borsası”nda “terörün hisse değeri”ni
yükseltiyor. Terör “değer” kazanıp “prim” yaparken
ve “taşeron” olarak kullanılmak üzere
“kredibilite”si artarken, barış, huzur ve sükûnet
imha ediliyor; toplum ve ülke kaybediyor.
Sadece terörle, terör eylemleri arttığı için değil;
“terör”den ziyade, “terörü gündemin başında
tutmak”la kaybediyor!...
Şimdi Başbakan’ın, “basının terör olaylarına karşı
ilgisi”ni eleştiren çıkışına hak vermemek elde mi?
Teröre karşı ne yapılması lazımsa yapmak kaydıyla,
esaslı çözüm yollarını geliştirip akl-ı selimle uygulamak
şartıyla, terör olaylarını “gündemin ilk
sırası”ndan aşağılara çekmek; “toplum ve ülke için
asıl önemli olan”ı gündeme taşımak gerekmez mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Faruk Köse Arşivi