Bildiğiniz gibi AK Parti ve MHP anlaşarak mahalli seçimleri 5 ay öne alacaklar. Bunun için gerekli olan anayasa değişikliği için 2 parti mutabakat sağladı. CHP ise her işte olduğu gibi tekerleğin önüne taş koymaya devam diyor. “Kabul, ama 1 hafta sonra olsun”, ille de muhalefet olsun, ister çamurdan olsun! Adamların genlerinde muhalefet var. Daha önce de yazmıştım, bir gün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mesela 1 Nisan günü şaka olsun diye Meclis’te konuşsa:

- CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, çok değerli bir siyaset adamıdır.

Kılıçdaroğlu, hemen yerinden fırlayarak bağıracak:

- Hayır, Erdoğan yalan söylüyor!

Adam, yürüyen muhalefet gibi, her şeye muhalefet. Tabii kadrosu da tıpkı kendisi gibi. Çünkü onların seçicisi de Kılıçdaroğlu. Hepsi de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın değirmenine su taşıyorlar. Ama, biz de muhalefet gibi bir “Ama” diyelim.

Ama, bugüne kadar çok iyi işler yapan, Türkiye’nin çehresini ve dünyadaki konumunu değiştiren Başbakan Erdoğan, bu kadar başarılı da olmasa idi bu muhalefetle yine de ayakta kalırdı. Baksanıza herkes ona çalışıyor. Bir kaçına bir göz atıverelim isterseniz:

● CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, “Devlet erkek ve kız öğrenci yurtlarını birbirinden ayırmasın” buyurmuşlar. Bu Pavey kardeşimiz Türkiye’yi hangi ülke ile karıştırdı bilemem ama ne kadar büyük pot kırdığını galiba bilmiyor. CHP, her ne kadar “Laiklik, özel hayatlara kimse karışamaz” dese de o partinin seçmeni de Türk insanıdır ve bir miktar arızaya maruz kalmışsa da aynı hassasiyetleri korumaktadır. Sayın Pavey, bir hatırlayıverin lütfen CHP’li eski İçişleri Bakanlarından Hasan Fehmi Güneş, sinema oyuncusu Aynur Aydan’la halvet olduğu için bakanlığı bırakmak zorunda kaldı ve siyasi hayatı bitti. Ya CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın başına gelenler? Baykal da direkten döndü, ama karizması sıfırlandı neredeyse. Yani CHP’li seçmenin de namus anlayışı tıpkı bir AK Partili gibi. Hepimizin mayası elhamdülillah Kelime-i Şehadet’le yoğrulmuş. Onun için Meclis’te konuşurken ağzınızdan çıkanı lütfen kulağınız duysun.

● Habertürk televizyonunda Balçiçek İlter’in hazırladığı ve sunduğu Söz Sende programını izliyorum. Programın konuğu CHP Milletvekili Ümit Oran. Kesiyor, biçiyor, Başbakan Erdoğan’ı yargılıyor filan. Ama o kadar tuhaf ve kabul edilemez argümanları var ki, dinleyenlere “Acaba bu adam Erdoğan tarafından CHP’ye sokulmuş biri mi?” dedirtiyor insana. Adam resmen havanda su dövüyor. Ümit sadece adında. Hiç de geleceğe dair ümit vaat etmiyor. Üstelik konuşmaları da orantısız!

Hazret, CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün’ün sözde kaçırılışını anlatıyor. Olayı vahim hale getirmek için de bir milletvekili için neden tedbir alınmadığını sorup ardından Başbakan’ın ancak 24 saat sonra “Geçmiş olsun” demesini feci bir şekilde ayıplıyor. Bre canı cennete gidesice, senin partinin genel başkanı olan zat-ı muhterem Hüseyin Aygün’le yanılmıyorsam 10 gün sonra buluşabildi. Ayıplayacaksan önce kendi liderini ayıpla. Sonra da “Bizi ele güne rezil ettin” diye Hüseyin Aygün’ü ayıpla. Sizde bu kadar pişkinlik nasıl oluyor merak ediyorum doğrusu. Bu nispet ancak tahsille mümkündür.

● CHP milletvekili Mahmut Tanal, belediyelerin üniversite öğrencilerine burs verebilmesi için kanun teklifi vermiş. İyi de etmiş, daha önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği bu tür bursları Anayasa Mahkemesi’ne gidip iptal ettirmişlerdi, bugün de yeniden verebilmek için kanun teklifi veriyorsunuz. Örnekler o kadar çok ki “ciltlere sığmayan bir kitap olur!”

Sayın Erdoğan, bu CHP sizin hem avantajınız, hem de dezavantajınızdır. Çünkü namuslu ve vicdan sahibi bir muhalefet, kötü uygulamalara fren, iyi uygulamalara motor olur. Bu CHP ise frenleri tutmayan, külüstür bir otomobil gibi, maalesef nereye, nasıl çarpacağı belli değil.

Allah hepimizi bu külüstür partiden korusun. Amiiiin!