Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Biz ve “zengin tarihimiz”

Biz ve “zengin tarihimiz”

Bize göre, “biz iyiyiz, onlar (laik, solcu, Kemalist, Şaman, v.s.) kötü...”

“Biz” doğruyuz, “onlar” eğri... “Biz” gerçeğiz, “onlar” sahte... “Biz” milletiz, “onlar “ illet... “Biz” her şeyiz, “onlar” hiçbir şey... “Biz” sevabız, “onlar” günah... Kısacası, “biz” cennetiz, “onlar” cehennem!

Çünkü efendim, “biz Müslümanız”, onlar “laik, solcu, Kemalist, Şaman”, v.s.

Peki şu gerçekleri nereye koyacağız?

Bizim iyi mimarimiz yok, onların var... Bizim iyi edebiyatçımız yok, onların var... Bizim iyi ressamımız yok, onların var... Bizim iyi dizilerimiz yok, onların var... Bizim iyi sinema filmlerimiz yok, onların var... Bizim iyi tiyatrocumuz yok, onların var... Bizim iyi sanatçımız yok, onların var... Bizim iyi düşünürümüz yok, onların var...

Hani iyi olan kazanacaktı? Hem kötüyüz, hem kazanmak istiyoruz. Bizim bu imtiyazımız nereden geliyor, iktidardan mı?

İzninizle tv. dizileriyle sinema filmleri üzerinde biraz daha durmak istiyorum, çünkü içime oturmuş durumda...

Güya tarihe bayılıyoruz... Güya müthiş seviyoruz... O kadar ki, neredeyse tüm referanslarımızı oradan alıyoruz: “Atalarımız Tuna’da atlarını sulayıp Viyana kapılarındaaa...” derken, ağzımızın suyu akıyor...

“Zengin tarihimiz”le övünüp duruyoruz.

Peki o zaman, neden bu zengin tarihi doğru düzgün filme aktarmadık?..

Doğru düzgün tiyatro oyunu haline getirmedik?..

Doğru düzgün birkaç dizi ile televizyon ekranlarına taşıyamadık?

Sevgilerimizde bile samimiyet kalmadı mı?

Tamam, eskiden fakirdik, garibandık, eğitimsizdik, güçsüzdük, baskı altındaydık, imkân bulamadık... Ama son on-onbeş yıldır zenginiz, güçlüyüz, iktidarız; bu konularda neden bir şeyler yapmıyoruz?..

Sürekli cami yaptıran Müslüman zengin, neden sanata üç kuruş vermekten kaçınıyor?.. Neden tiyatro kurmaya yanaşmıyor?.. Neden yapımcılığa başlamıyor?

En iyi yaptığımız iki şeyden biri sızlanmak, ikincisi “boykot” ilân etmek...

Serserinin biri ABD’li Yahudi zenginlerden para toplayıp Peygamber Efendimiz aleyhine bir film mi yaptı, “ayağa kalk Sakarya!”

Öldürüver ABD’nin Libya Büyükelçisini!.. Arabistan çöllerinde toplan, Amerika ve İsrail’e lânet oku! Ağla, sızlan, yakın, dövün!.. Fakat Peygamber Efendimizi anlatan doğru düzgün bir film yapmayı hâlâ akıl etme... “Çağrı” da olmasa, tümüyle “yandı gülüm keten helva!” (Ne yapalım şimdi; o filmi finanse eden Kaddafi’ye rahmet mi okuyalım?)

Yıllar yılı “Muhteşem Süleyman” nutku at, Osmanlı’nın ihtişamından bahset, ama Sultan Süleyman’ı Tv. dizisi yapma...

Birileri yapınca da mangalda kül bırakma: “Ama bu gerçek değil...” Haklısın değil, ama sen gerçeğini yap o zaman kardeşim.

Sultan Süleyman’ın hayatını yazmayı (ki ben otuz sene önce yazmıştım) bile ancak o diziden sonra akıl ettin (Keşke yükselen trende tutunup para kazanmayı öğreneceğimize, biraz da sanatsal bir şeyler yapmayı öğrenseydik)!

Sakın, “İşte biz de ‘İslâmî dizi’ yaptık” diye, kimse “Huzur Sokağı”nı gözüme sokmasın, alayımız rezil oluruz!

Bu dizi “dinde hassas, muhakeme-i akliyeden noksan” dindarları tatmin edebilir (ki zaten bu türler çok kolay tatmin oluyor, kolay tatmin oldukları için de, “dindar önder”ler “daha iyi” şeyler yapmak için kendilerini sıkıntıya sokmuyorlar), lâkin düşünen beyinleri yalnızca kanatır!

“Huzur Sokağı”nı çocuk yaşlarda okumuştum. İslâmî kesimin hiç romanı yoktu (ikincisi “Minyeli Abdullah” oldu). Bütün dindarların ve kapalı kadınların “iyilik meleği”, bütün laiklerle açık kadınların ise “şeytansı” olarak gösterilmesi, nasıl da hoşuma gitmişti. Sonradan bu yaklaşımın hayatla örtüşmediğini, “roman”ın ise bambaşka bir şey olduğunu fark ettim.

Şule Abla’nın yüreğine sağlık; o yıllarda yapılmamışı yapmasına binlerce takdir. Lâkin dizisi bu zamanda çekiliyor. O zamandan bu zamana dağlar var. Bu yüzden, Yeşilçam’ın çoktan kanıksadığımız tipik “Zengin kız, fakir oğlan” filmlerini tekrarlamak zorunda değillerdi.

Ne diyeyim ki başka? Sözü uzatırsam iyice “zülfiyare” dokunacak. En iyisi şöyle bitireyim: Amacı olan dindarın parası yok, parası olanın (para dışında) amacı yok!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi