Bilal Şahan

Bilal Şahan

Mezardan sadece “şüphe” çıkar

Mezardan sadece “şüphe” çıkar

Devlet Denetleme Kurulu raporunun ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşen Özal Ailesi’nin sessizliği bana oldukça manidar gelmişti.

Raporun sonuç bölümü ailenin “öldürüldü” iddialarını doğrular nitelikte olmasına rağmen, ailenin rapora ilişkin hiçbir yorum yapmamasını, görüşmeyle ilgili bilgi vermemelerini Cumhurbaşkanı Gül ile aile arasındaki bir “centilmenlik anlaşması” olarak görmüştüm.
Herkesin hayret ettiği, benim de üzerinde sıkça durduğum, hatta aileye “ya şimdi konuşun ya da sonsuza kadar susun” çağrısı yaptığım nokta, Rahmetli’den alınan saç telleri ile bazı görüntülerin savcıya verilmemesi.

Şimdiye kadar “öldürüldü” iddialarını kamuoyuna taşıyan ailenin iki ferdinin birden sessizliğe bürünmesi, ellerinde var olduğunu ileri sürdükleri delillerinin gerçeklerin ortaya çıkması için savcıya sunulmaması pek çok soru işaretini ve çirkin iddiaları ortaya çıkarıyor. Çirkin iddiaları buraya taşımak doğru değil. Ancak aileye, haberlere yapılan yorumları okumaları tavsiyesinde bulunmak zorundayım.
Bir taraftan devlete sitem eden, diğer taraftan iddialarını açıklığa kavuşturacak öneme sahip delilleri gizleyen Özal Ailesi Merhum Adnan Menderes’in ailesinin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesinden korkuyor olabilir. Daha önceki yazımda da ifade ettiğim gibi ailenin tehdit alıp almadığı ve başka durumlar iyice irdelenmelidir.
Şimdiye kadar babasının ölümüyle ilgili gelişmeler karşısında sessiz kalan Efe Özal’ın mezarın açılmasına razı olmadığını savcılığa bildirmesi enteresan. Bu, ailenin üzerinde baskı olabileceğini gösterebileceği gibi, aile içinde farklı düşünceler olduğunun ipucu da olabilir. Efe’nin bu çıkışı kamuoyunda “delilleri vermeyenler Efe üzerinden mezarın açılmasına engel olmak istiyor” şeklinde yorumlanacak. Zeynep Özal’ın fikrini de merak ediyoruz. Bakalım 0 ne diyecek bu işlere?
Feth-i kabir yapılabilinecek mi? Efe Özal’ın Savcıya “ben istemiyorum” açıklaması göndermesi hukuki açıdan bir engel teşkil ediyor. Aile istemiyorsa mezar açılamıyor. Ancak Savcı kamu düzeni için, ölenin cumhurbaşkanı olması nedeniyle mezarını açtırabilir. Cem Karaca’nın mezarı da aileler istememesine rağmen açılarak gerekli DNA testleri yapılmış, babalık davası karara bağlanmıştı.
Savcı istese var olduğu söylenen ama kendisine verilmeyen delillerden dolayı aileyi para cezasına da çarptırabilir. Hem de her istek için ayrı ayrı ceza verebiliyor.
Gelelim “mezar açılsa ne ortaya çıkar?” sorusuna…

Merhum Özal, uzun süreli bir zehirleme sonucunda öldürülmüş ise yapılacak inceleme ile bunun ortaya çıkacağını söylüyor işin uzmanları. Vücuttaki zehir kefene hatta toprağa bile geçebiliyormuş.
Ani ölüm, kalp krizi gibi ise bunun ortaya çıkması zor, hatta imkansız. Tek doz zehirlenmeyle yapılan suikast ancak ya otopside ya da kan tahlili ile ortaya çıkabiliyor. DDK’nın raporuna göre vefat günü Köşk sanki bilerek boşaltılmış durumdaydı. Bunu gözönüne alırsak planlı, ani bir ölüm yolu seçilmiş olabilir. Hemen aklınıza yok edilen kan örneği ile neden otopsi yapılmadığı geliyor değil mi?
DDK’nın raporundaki beyanlar, tahlil sonuçları ile yapılacak inceleme zihinlerimizdeki soru işaretlerini gidermemize katkı sağlayacak. Bunlar olurken dönüp dolaşıp yine Özal Ailesine geleceğiz. Çünkü bazı deliller onlarda. Tabii ileride “kaybettik, yalan söyledik’’ demezler ise.
DDK’nın raporu ve savcının verdiği kararlara bakınca “öldürüldü” şüphesi kuvvetle muhtemel. Neden bu işin de özel bir cinayet polisi ekibi yok?






Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Bilal Şahan Arşivi

Tohum

18 Eylül 2014 Perşembe 13:33