Kıvanç Tığlı

Kıvanç Tığlı

Ayrılık acısına son verin

Ayrılık acısına son verin

B. bey bana nişanlısından ayrıldıktan bir ay sonra gelmişti, 30 yaşındaydı ve öğretmenlik yapıyordu. Omuzları çökkün duruyordu, başı da öne eğik idi, sanki sadece benimle değil, bütün dünyayla göz göze gelmekten kaçınır bir hali vardı. İlişkilerinde problem yaşıyordu, nişanlısı tarafından red edilmeyi kesinlikle kabul edemiyordu. B. bey, beş aydır nişanlı olduğu kız arkadaşından ayrılmak zorunda kaldığı için bana gelmişti. B. bey nişanlısıyla bir konuda kavga etmişti ve bu sırada danışanım elindeki su şişesini karşı tarafa atarken, şişe yanlışlıkla nişanlısının eline çarpmıştı. B. bey öfkelendiğinde sinirine hakim olamıyordu, eline ne geçerse fırlatıyordu. Bu olayın ardından kendisinin “dipsiz bir kuyu” dediği yere düştüğünü hissetmişti.
EMDR terapi tekniği ile pek çok anısı ile çalıştık; babasının annesine kötü davranışları, kendisi 20 yaşındayken babasının ölümü, B. beyin bu acı üzerine sigara içmeye başlaması, sigarayı günde bir pakete çıkarması.. Terapi sırasında hedef olarak babasının ölümünü ve kendisinin bağımlı oluşuna dair anıları belirledik. Ancak seanslar sırasında annesinin sıkıntılı, yaptıklarını onaylamayan devamlı eleştiren yüzünü görmeye başladı ve yine kuyunun içine düşmüş gibi hissetti. Bu dipsiz kuyunun, EMDR uygulaması için iyi bir hedef olduğunu kendisine anlattım, B. bey bundan kaçmak istedi. “Onun yakınına bile yaklaşmak istemiyorum, nerdeyse düşeceğim içine” diyerek kaygısını dile getirdi.
Bir sonraki seansta; “Bana bu kuyudan biraz bahsedermisin?” diye sordum.
“Dört metre derinliğinde, karanlık ıslak ve nemli bir yer” dedi.
Kendisine şu anda nerde olduğunu sordum. O da; “Kuyunun içindeyim, nem kokuyor ve burası çok kirli” diyerek cevap verdi. B. bey, bu kuyuyu gerçekten hissediyordu, oysa kuyu sadece bir metafordu. Onun korku ve suçluluk duygusunun içinde kapana kısılışını simgeleyen, kötü çocukluk anılarından, babanın anneyi dövdüğü aile ortamından, nişanlısının onu terk ettiği olumsuz anılardan, geriye kalan bir metafordu. Çocukluğuna ait anıları kötü şeyler olmasını beklemesine ilişkindi, genelde de beklentisi gerçekleşiyor ve içindeki korkunun biraz daha artmasına neden oluyordu. Daha iyi bir çocuk yani annesini, babasına karşı koruyabilen bir çocuk olsaydı olayların daha kötü olamayacağı düşüncesinden kurtulamıyordu. Evdeki hayatı, bir kuyunun içinde yaşamaya benziyordu.
Birkaç EMDR seansından sonra yukarıdan güneş ışığı geldi, kuyu küçüldü artık dışarı çıktığını görebiliyordu. Yine de kuyudan uzaklaşmayı başarabildi, kuyu artık yok olmuştu. EMDR seanslarının sonlarına doğru ailecek güzel günler geçirdiğinin de farkına vardı. Bunu şöyle dile getirdi; “Ailemden aldığım bugün beni güçlü kılan özellikler de var. Mesela hırsı olmayı ve ne olursa olsun yılmamayı annemden öğrenmişim. Hayatta güzel şeyler de başarabildim.”
B. bey, bugün karşı cinsle ilişkilerinden daha az korkuyor. Artık, olumsuz duygularını yapıcı bir şekilde dile getirmeyi öğrendi. Bazen çok öfkeleniyor ancak kendini hemen toparlıyor, ilişkide kendini suçlamaktan da vazgeçmiş durumda.... Anne ve babasına da kin duymuyor, onları olduğu gibi kabul ediyor.
Değerli okuyucular eş ya da sevdiğimiz bir kişiden ayrılmak, aynı bir yakının kaybı gibidir. Bu defa kayıp ölüm yoluyla değil, ayrılıkla yaşanmıştır. Yine de bir yas reaksiyonu yaşanır. Öncelikle olaya inanamaz, şok ve şaşkınlık yaşar, ardından öfke ve pazarlık dönemi gelir. Öfke döneminde onun sevmediği yanlarını gözünde büyütür. Pazarlık aşamasında ise “Keşke şöyle yapmasaydım, ya da yapsaydım bunlar olmazdı” gibi hesaplaşmalar ve kendini suçlamalar görülür. Kaybın iyice fark edilmesiyle de depresif duygulanım yaşanır. Sonunda kabullenme ve hayata kaldığı yerden devam etme olur. Kişi anıları hatırladığında kendini buruk sıkıntılı hisseder ,ancak bu hayatını olumsuz etkilemez. Güçlü duygu yatırımı yapılmış bir ilişkiden ayrılmakta yas tutulması önemlidir. Ancak bu süreç uzar, duygusal aşamalardan birinde takılma olursa ayrılığın travmatik etkisi ortaya çıkmış demektir ve psikolojik sorunlar başlayabilir. Bazen kişi, ayrıldığı kişiyi unutmak için yeni bir ilişkiye hemen başlar. Bu yas sürecini engeller, olumsuz duygu yükünün birikimi çoğunlukla başka psikolojik sorunlar şeklinde kendini gösterir. “Onsuz yapamam, dayanamam, hayatımın anlamını kaybettim” cümleleri kişinin ayrılmaya ve rededilmeye dayanma kapasitesinin az olması, aşırı duyarlılık, kırılganlık, özgüven eksikliği gibi etkenlerle psikolojik sorun geliştirme ihtimalinin yüksek olduğunu ortaya koyar. Ayrıca en önemlisi de; ilişki uzun ve kaliteli geçmişse, bağlanma oluşmuşsa, başka biri nedeniyle terk edilme yaşanmışsa, ayrılık nedenleri konuşulmamışsa ya da ikna edici sebepler ortaya konmamışsa kişi için durum daha travmatik olur.
Bireysel psikoterapide erken dönem ayrılık travmaları ve ilişki sürecinde, ayrılık döneminde yaşanmış olan travmatik deneyimler çalışılır. EMDR, diğer bir çok psikolojik travma yaşantısında olduğu gibi ayrılık sorunlarının tedavisinde oldukça hızlı ve etkili bir yöntemdir.
Kurban bayramınızı kutlar, nice mutlu sağlıklı bayramlar dilerim. Allah’a emanet olunuz.
DNŞ TEL: 0 212 503 79 95
0 506 401 79 91
Not: Bu vakada gizlilik ilkesi gereği isimler, yaşlar ve diğer bilgiler değiştirilerek yazılmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kıvanç Tığlı Arşivi