Hasan Aksay

Hasan Aksay

Kılıçdaroğlu’nun alternatif bayramı

Kılıçdaroğlu’nun alternatif bayramı

Kafa mı karıştırmak istiyor, kafası mı karışık? Medya imkanı varken, garipliklerle gündemi doldurup, milletin zihninde ciddi meselelere zaman ve yer bırakmamaya mı çalışıyor? Millet, böyle fantezilerle oyalanabilir mi? Yoksa DP iktidarı zamanında CHP, halkın kahvehanelerini ayırdı. Önce, basit bir şey zannedildi. Ama bu farklılaşma, neticede toplumu, yanlış bir yere götürdü.
Aynı değerlere sahip, aynı ahlak ve erdem değerleriyle düşünen ve gerektiğinde omuz omuza savaşa giden bir milleti bu ayrım, birbirinden şikayetçi hale getiren bir uçuruma itmişti. Halk özgürlük yollarını açmak ve kalkınmak için zorlukları göğüsler, Senirkent, Aslanköy gibi zulümlere; “Açık oy gizli tasnif” gibi ucube sistemlere rağmen oyuna sahip olmak için direnirken, diğer tarafta Beşşar Esat’tan Baas’tan ümit bekleyen Suriyeliler ibreti gibi, ayrılan kahvehaneler programı, darbeyi çözüm zannettiren bir felaket doğurmuştu. Milletler, böyle hayati felaketlerden ibret almadan varlığını koruyup devam ettiremez!
1960 darbesi, kahvehane ayrımıyla gelinen uçurumun nasıl bir felaket olduğunu gösterdi. Görünmeyen, bilinmeyen bir öfke hortladı. Kardeş, kardeşi, “Bunlar da düşüklerden” diyen şikayet etti; hapishaneler doldu. İktidar, yani millet çoğunluğu bir anda, “Düşük! Kuyruk! Gerici! Yobaz!” damgalı suçlu haline geldi. Her türlü hakaret serbest oldu. Halka saldırı, kahramanlık edası kazandı. “Farklılık ve renkler” edebiyatı, değerler yabancılığından kardeşin kardeşe yabancılığına dönüştü. Sanki biz asırlarca beraber yaşamış, birbirini kardeş bilmiş, birbirinin derdiyle dertlenmiş bir millet değildik?
“CHP, İP’in arkasına düştü, ‘Alternatif Bayram’ arıyor” deniyor. Yok öyle alternatif denen bir bayram? Tarihimizde de, dünyada da yok. Bayram, milletin, devletin, tarihi ve zaferiyle bütünleşerek kutladığı, dört kanatlı büyük bir nimetin, millet ve devlet şuuruyla vahdet içinde şükrünü eda etme şenliğidir. Kutadgu Bilig, “Bayram, Bazram’dan gelir. Bazram, gönül açan güzellik, milleti kaynaştıran manevi bütünlüktür”der. Ana muhalefet de milletin birlik ve bütünlüğüne katkıyla sorumludur? “En öne ben düşeceğim” deyip milletten ayrılabilir mi? Bayramın vahdet ruhu parçalanamaz. İktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasi partilerin sorumluluğu, bayramların ruh bütünlüğünü tahrip değil, korumaktır.
En önde gitmek hevesinin doğuracağı ucube, medya için haberdir. Zaten medyada garanti haber olmanın iki yolu vardır. Bunlardan iyisi zor; kötüsü çok kolaydır. Ya önemli bir hizmet olacak? Ya akıl almaz ucube? Akıl almaz işe örnek olarak da: “Köpek birini ısırsa, haber değeri yok. İnsan köpeği ısırırsa haber değeri çok” denir. Bayram ruhuna aykırı ayrılıkçı bir yürüyüş, sadece medyada gündeme gelmek için olur. Bu da bayram olmaz. Zararı karından fazla bir gündeme gelmedir. Sadece millet bütünlüğüne değil, kendinize de zarar veriyorsunuz.
İnsanlık ve kardeşliğin güzelliğini örneklendiren, birbirinin derdini dert edinen, komşusu açken tok yatmayan, “Asr-ı Saadet” kuran iman, ahlak, vahdet ve fedakarlık destanları yazan bir millet, bayramlarının eylem ve ayrımcılık vasıtası yapılmasına müsaade etmez, etmemek zorundadır. Tarih boyunca ibretler, bunu söyler, bunu anlatır. Sonuncusu Baas ayrımcılığının doğurduğu felakettir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Hasan Aksay Arşivi