Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Hangi yarayı deşsem

Hangi yarayı deşsem

Rumeli denilince hangi meseleye el atsanız, hangi yarayı deşseniz, içerisinden bir sürü dert çıkar.
Balkanlar’ı ve bizim kendi yakın tarihimizde olup bitenleri anlamak için, Rumeli’den göçe zorlanan Müslümanların göç sebeplerine bakmalı.
Komünist sistemin umumi gayesi; “sisteme karşı halkı direnişe sevk eden çeşitli sosyal bağları kırmaktır.

”
Türkler; bilhassa ananevi ve dini cepheleri kuvvetli, muhafazakâr ve aile hayatına düşkün oldukları için bu hususta özel bir tazyike maruz kalmışlardır.
Yapılan çeşitli sosyal tazyiklerden bir kaçını hatırlatalım

.
.........................


-Mesken siyaseti yoluyla bilhassa komünizme mukavemet eden Müslüman Türkler için mesken mahremiyeti kaldırılmıştır.
Fazla evi ve odası olanların elinden bu kısımlar bedava alınmış, hatta bir ailelik meskenlere cebri olarak yabancı aileler yerleştirilmiş ve bu yabancıların bilhassa gayrimüslim olmasına dikkat edilmiş.
Daha münevver ve nüfuzlu Türklerin yanına ise kiracı olarak “siyasi ajanlar” yerleştirilmiş.

Bu suretle Müslümanların çok önem vermiş oldukları mesken ve aile mahremiyeti ortadan kaldırılmış.
-Müslüman Türk kadınlarının ananevi bağlarının sembolü olan ve kendilerini diğerlerinden ayıran mahalli kıyafetleri zorla değiştirilmiş.


Öyle ki, kasaba ve köylerde, meydanlara toplanan kadınlarının elbiseleri herkesin gözleri önünde yırtılmış, bu hususta pasif mukavemet gösterenlerin kocaları hapse atılmış.


-Komünist rejimin elebaşıları, eski nesillerin kolay yola gelmeyeceğini bildiklerinden, bilhassa yeni yetişen nesilleri komünistleştirmek için her türlü teşebbüs ve çareye başvurmuşlar.
Gerek okul faaliyet programları dahilinde, gerek topyekün cemiyet hayatında Müslüman gençlerin komünist ruh ve zihniyetine alışması için sistematik olarak çalışmışlar.

Çocuklar için vaki olan bu tehlike, birçok ailenin göç etmesine sebep olmuş.
-Camiler kapatılmış, birçoğu odun deposu yapılmış. Kapatılmayan yerlerde ise camiye gidenler takip edilerek cezalandırılmış.


İşçi veya memursa derhal işlerinden çıkarılmış, dini tatillere hürmetsizlik ve din adamlarının yetişmesine engel olunarak, dini mektepler kapatılmış

.
.............................


Göçlerin en acı yanlarından birisi de şu:
-Ellerinden malları, mülkleri, paraları ve eşyaları alınan Müslümanlar göçe zorlanıp; “Tamam gidiyoruz” dediklerinde, nüfus başına 12 bin dinar terk-i tebaa (vatandaşlıktan ayrılma” vergisi alınmış.


-Mülklerini belediyeye satmak isteyenlerden, sattıkları taktirde sattıkları fiyatın iki katı vergi istemişler. Haliyle; “lanet olsun” diyen malı mülkü bırakıp gelmiş. 
-Ellerinde parası olanlar da paraları ile Türkiye’ye göç ettirilmemiş.

Paralarını mala çevirerek getirebilirlermiş. Yanlarında taşınacak mal almaya kalktıklarında ise Yugoslavya hükümeti mal satışını yasaklamış.
-Göç eden Müslümanlar Türkiye’ye gelince elbet para lazım olacaktır.

Nüfus başına 40 dinar alma hakları vardır fakat Yugoslavya hükümeti çıkardığı müşkülatla göç eden ailelerin yüzde doksanına bu parayı vermemiş.
 Daha deşilecek nice yaralar var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi