Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Cehennemin 
kapıları açılırken


Cehennemin 
kapıları açılırken


Gazzeli direnişçiler, İsrail’in son saldırı ile Cehennemin kapılarını açtığı uyarısında bulundular..

Durum ciddi..

İsrail, havadan, karadan, denizden saldırı hazırlığında, ama barış yanlıları da sokaklarda.

İsrail kendini çaresiz ve köşeye sıkışmış hissediyor.


Suriye her an düşebilir..

Ürdün’de sokak gösterileri başladı, Gazze Mısır üzerinden yaralarını sarmaya devam ediyor.

Her geçen gün İsrail’in aleyhine gelişiyor..


Bir yanda Mısır, öte yanda Türkiye ve Suriye, Doğu da Ürdün.


Ürdün ya sembolik, tarihi hak ve imtiyazları temsil eden bir meşruti monarşiye dönüşecek ya da o da yok olup gidecek.

Her halûkârda Ürdün’de İhvan ve Filistin ağırlıklı, Hamas benzeri bir yönetim oluşacak.


İsrail bu anlamda tamamen kuşatma altına alınmış oluyor.


Sadece denize açık bir ülke..

İsrail savunma sisteminin böyle bir kuşatma karşısında yapacak bir şeyi yok.

Yani süreç İsrail’in sonunu getirecek gibi gözüküyor..


Hamas’ın askeri kanat liderlerinden İzzettin Kassam tugayları komutanlarından Ahmet Caberi’nin şehid edilmesinin ardından gelişen olaylarda onlarca Gazzeli şehid oldu.


İsrail kaynakları 3 gün sürecek bir operasyonla bütün Gazze’nin işgal edilmesi için harekete geçmiş gözüküyor.

Gazzeliler ise bunun bir varolma savaşına dönüştürmeye hazırlanıyorlar..


Mısır İsrail’le köprüleri atmış gözüküyor.

Karşılıklı olarak elçiler çekildi ve Tahrir meydanı bu kez Gazze için Mısırlı gençlerle dolduruldu.


Her az Mısır ve İsrail arasında askeri bir çatışma yaşanabilir..


İsrail, tam da Hicri yılbaşında saldırdı..

Tam da Suriye’de askeri çatışmanın eşiğindeyken..


Tam da Mavi Marmara davasının başladığı bir zamanda, acı hatıraların canlandığı, bilinçlerin tazelendiği bir zamanda..

Korku ve panik içinde bu adamlar ne yaptıklarını bilmiyorlar.

Ateşle oynuyorlar. Korkuları akıllarını zail etmiş sanki..


Amerikan seçimlerinin ardından İsrail’in bir atak başlatması bekleniyordu.


Özellikle de Romney kazanırsa İsrail bayram yapacaktı.

ABD’yi de arkasına alıp İran’a vuracaktı.

“Kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle” kabilinden, Dünya savaşı tehdidi ile Gazze’yi de bu arada silip süpürecekti.

Ama olmadı..

Obama kazandı.

İsrail yine de saldırdı.


Bu saldırı aynı zamanda Obama’ya bir tehdit, bir samimiyet testi.


BM’ye gözdağı aynı zamanda.

Erdoğan’ın BM’nin yapısının değiştirilmesi yönündeki talebine de bir cevap..


ABD, İngiltere ve AB ülkeleri şimdi “Ortadoğu”daki bir derin krize çözüm aramaya çalışıyorlar..

Eğer bir çözüm bulunamaz ve İsrail bir çılgınlığa kalkışacak olursa o zaman Maya takvimine ilişkin yorumlar ve “tarihin sonu” tartışmaları yeniden gündeme gelebilir..


Bu kehanetlere prim verip vermemek ayrı bir konu da, batılı insanın bu konuda aklı karışık ve buna inanan bir sürü insan var.

Bu da ekonomiye ve siyasete yansıyor etki olarak..

Kimi “Tanrıyı kıyamete zorlama” çabasında, kimi ise, bu inanışın beraberinde getirdiği zihin bulanıklığından yararlanarak “kurt dumanlı havayı sever” hesabı bölgeyi ateşe verme çabasında..

“Her gelen yeni gün, geçen günleri aratacak” türden gelişmelere sahne oluyorsa, “inceldiği yerden kopsun” diye düşünmek mümkün.


İsrail cesaretinden ve gücünden değil, korkaklığından ve çaresizliğinden saldırıyor, bu anlamda..

Özellikle de Türkiye’ye karşı derin bir hınç içinde.

“One minute”den ve Mavi Marmara’dan sonra İsrailli yöneticilerin iki yakası bir araya gelmedi.

Onun için de İsrail, Türkiye’ye karşı örtülü bir savaş yürütüyor.

PKK saldırıları ya da Suriye üzerinden girişler, Amanoslar’daki gerilimin arkasında İsrail’in olduğunu herkes biliyor..

Ergenekoncuları destekleyenler de kendileri idi..

AK Parti iktidarına karşı ve Erdoğan’a karşı kampanyaları da yine aynı çevreler yükleniyordu..

İsrail, Arap baharından da Türkiye’yi sorumlu tutuyor öte yandan.
İsrail, bu saldırıların arkasını getiremeyecekse, niye başına iş alsın.

Yani ya başlamayacaktı, ya da başladı ise sürdürecek.

Çünki Gazze halkı uyandı ve acılı. İsrail’in saldırgan politikalarına boyun eğer ve sessiz kalırlarsa başlarına geleceği biliyorlar ve yarının çok geç olabileceğinin farkındalar.

Oysa şimdi İsrail’e karşı daha şanslılar..

Süreci daha iyi yönetebilirler..

Bu düşünce çatışmanın önünü açıyor..


İsrail sadece Gazze’ye karşı savaşmayacak aslında, eğer saldıracaksa, karşısında dünya kamuoyunu bulacak.

Bütün İslam ülkelerini, Arap dünyasını karşısına alacak. Kimse bu büyük güçle başedemez. İsrail’in hatırına bu dünyayı karşısına alamaz.

Bu yeni bir dünya savaşı anlamına gelir. İsrail, aynı zamanda kendi halkına karşı da savaşacak.

İsrail’de ciddi bir barış yanlısı topluluk var..

Savaş karşıtları var..


Belki bugün İsrail için en kolay çözüm, bu iktidarı alaşağı etmektir.

O zaman da siyasi belirsizlik, ekonomik belirsizlikle birleşince yine İsrail’in sonu gelecek demektir.


İsrail ya siyasi bir kararla ya da sıcak savaşla sahneden çekilecek..

Siyasi yoldan “geldikleri gibi gitmeleri” kendileri için dua ile isteyecekleri bir çözüm olabilir.

Öbür türlüsü, gidişleri de gelişleri gibi kanlı olacak.

Bu kez dökülen kanlar sadece Müslüman kanı olmayacak!

İsrail, kendi halkı için cehennemin kapılarını zorlamaya devam ediyor..

Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi