Serdar Arseven

Serdar Arseven

Sayın Gül, Sayın Erdoğan ve Muhteşem Yüzyıl!..

Sayın Gül, Sayın Erdoğan ve Muhteşem Yüzyıl!..

Spotumuz şu:“Sayın Gül’ün Muhteşem Yüzyıl dizisini ima yoluyla övmüş olmasına o kadar büyük tepki var ki…Bu meseleye girmekten başka çaremiz kalmadı!..”


•

Efendim…

Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, havaalanından ayrılırken, şoförüne “Dur bir” diyor.

“Ruşen Çakır’ı arabaya davet edin!..”

Görevli, çok sayıda gazeteci içinden Sayın Cumhurbaşkanı’nın işaret ettiği “Ruşen”e yöneliyor…

Yaklaşıp

“Efendim, Beyefendi sizi otomobile davet eder!” diyor.

“Ruşen” şaşkın…

Otomobile yaklaşıyor…

Makam’a doğru eğiliyor…

Sayın Cumhurbaşkanımız, karşısındakinin “Ruşen”e çok benzer bir gazeteci olduğunu fark edince…

“Sen Ruşen değilsin!” diyor.

Muhabir, garibim ne desin;

“Değilim Sayın Cumhurbaşkanım!..”

•

Muhabiri kenara çekiyorlar…

Araba yoluna devam ediyor!..

•

O muhabir, kanal 7’den yetişme bir arkadaş…

“Sayın Cumhurbaşkanı, benim Ruşen Çakır olmadığımı anladıktan sonra durumu belli etmeseydi ve bana bir ‘nasılsın’ deseydi de olurdu!” diyor.

Öyle tahmin ediyorum ki; Muhterem Recep Tayyip Erdoğan olsaydı böyle yapardı.

“Selamünaleyküm, Ne haber, nasıl gidiyor işler!” vesaire derdi…

“Muhafazakar” medya mensubunun incinmesine sebep olacak bir davranışta bulunmuş olmazdı.

“Devlet Adamı” ne yapar bilemem ama “Millet Adamı” Recep Tayyip Erdoğan gibi yapar!..

•

Sayın Gül, son zamanlarda “taban”da ne denli olumsuz tesirler meydana getireceğini hesap etmediği bazı ifadeler kullanıyor…

Ve maalesef, bu ifadeleriyle, birkaç yıl evvel kendisinin Cumhurbaşkanı olamaması için yırtınan medya organlarına malzeme veriyor.

Sayın Başbakan’ın “sert çıktığı” o “müptezel” dizi Muhteşem Yüzyıl’a “sahip çıkması”, son örnek…

Malûm, Kanuni Sultan Süleyman Hazretleri, “uçkur”dan başka hiçbir düşüncesi olmayan, kadınların elinde “oyuncak” bir “hükümdar” olarak resmediliyor orada.

Koca Süleyman olmuş bir “Hayat Adamı!..”

O kadar ki, Şeriatçısı, Dindar’ı vesairesi değil sadece; İlber Ortaylı gibi gayet laik, gayet Atatürkçü bir tarihçi bile, sergilenen resmin, gerçeklerle alâkalı olmadığını söylemekte.

Dizi manevi hassasiyetlerimize dokunuyorsa da, mesele bundan ibaret değil; “ilmi endişesi olan” herkes rahatsız bu işten.

Sayın Abdullah Gül ise, Sayın Erdoğan’ın milli hissiyatı dile getirmesinin hemen ardından, -biraz da gazeteci zokası yutarak- “bu tür” dizilerin fayda ve önemine vurgu yapması büyük talihsizlik oldu.

Cumhurbaşkanımız’dan

Rahmetli Kanuni Sultan Süleyman Hazretleri’nin Ruhuna “sıkıntı” verecek bir tavır!..

Farklı bir formatta ve düzlemde de olsa, Merhum Kanuni Sultan Süleyman Hazretleri’nin makamında oturuyor Sayın Gül.

Aradan yüzyıllar geçse…

Sayın Gül de, birileri tarafından Merhum Kanuni’nin muhatap olduğuna benzer bir haksızlığa uğratılsa…

Ve o gün…

Sayın Gül’ün makamında oturmakta olan bir başkası da bu “haksızlığı” övse…

Faydasına, önemine vurgu yapsa…

Sayın Gül’ün de ruhu rahatsız olur, ne şüphe.

•

Makamlar gelip geçici, Sayın Gül “dünyevi” makamlar içinde görebileceğinin en iyisini gördü…

Bundan sonrası, hazırlık!..

Sayın Gül hatırlayacaktır; Merhum Burhanettin Kayhan Ağabey’in vefatının ardından,

“Ağabey’imizi toprağa verdik… Biz de geldik gidiyoruz işte, yaşımız olmuş şu kadar!” demişlerdi.

Burhanettin Kayhan ağabey vefat edeli 10 yıl oldu.

Allah Rahmet eylesin.

MUSTAFA SUNGUR HOCAM,

ALLAH RAZI OLSUN

Rahmetli Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur’a Allah’tan rahmet, sevenlerine sabır diliyorum.

Allah Razı olsun Mustafa Sungur hocam; verdiğiniz “İman” mücadelesiyle nesillerin –inşallah- kurtuluşuna vesile oldunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi