Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Vakıf Şehir Bursa

Vakıf Şehir Bursa

Osmanlı’nın emekleme dönemini bitirip, yürümeye başladığı şehir Bursa, “kıyamete kadar yaşasın” diye Osmanlı Sultanları tarafından “vakıf” şehir ilan edilmiştir.


Bursa’nın neresine adım atsanız, ayağınızın biri basmasa, diğeri mutlaka bir vakfedilmiş noktaya basar.

Bu sebeple Bursa’da yönetici olmaktansa, bir dağ başında çoban olmak daha evladır.

Sadece yönetici değil, Bursa’da ikamet edenlerle, bizler gibi misafir olarak gidip gelenler için de aynı şeyler geçerli.

Çünkü sağınız vakıf, solunuz vakıf. Abartmıyayım ama neredeyse her taşı vakfedilmiş bir şehir. Hatta ekili arazilerinin pek çoğu da vakıf malı.

*

Mesela bir çeşmeden öfkeyle su içiyorsak veya o çeşmeye zarar vermişsek, insanlık için vakfedilmiş bir esere, bir emanete hıyanet etmiş oluruz.

Öyle bir vakıf anlayışı ki, yaralı leyleklerin tedavisi ve bakımı için evler yapmış ve arazi vakfetmiş.

Şimdi diyelim ki, bu arazi üzerinde farklı amaçlar icra edilen bir şey varsa, bunun hesabı nasıl verilir?

Bu ve buna benzer o kadar çok vakfedilmiş eser var ki; “insanların nefislerine göre mi hareket etmeli, yoksa Allah’ın rızasını kazanmak için vakıf eserlere mi sahip çıkmalı?” sorusu, yöneticilerin uykularını kaçırmalı.

Böyle söylerken Bursa’nın yöneticilerine bir şeyler söylemek niyetinde değilim.

Görebildiğim kadarıyla Valisi Şahabettin Harputlu sevilen ve takdir edilen bir yönetici. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe yine öyle.

Merkez ilçe belediyeler hakeza başarılı. Osmanlı eserleri başta olmak üzere Bursa’nın tüm kıymetlerine sahip çıkma gayretindeler.

Şehri dolaşırken, “Acaba vakfedilmiş eserler amaçlarına ne kadar uygun haldedir” diye merak ettiğim için bunları paylaşıyorum.

¥

Emirsultan’ın çevre düzenlemesi harika olmuş. Yeşil Türbe ve camisinin içi ve dışı yine çok güzel.

Ulu Camii zaten hanlarıyla, çarşılarıyla, kervansaraylarıyla başlı başına Bursa’nın bir vakıf şehir olduğunu anlatmakta.

Osmangazi’nin, Orhangazi’nin olduğu ve daha yukarılarda Üftade Hz.lerinin meftun bulunduğu yarımadanın pekçok yeri de vakfedilmiş arazilerden.

Çekirge’de I. Sultan Murad Hüdavendigâr’ın camisinin ve türbesinin olduğu güzide mekân, yine şehrin vakıf arazilerinden.

Kim bilir daha bilmediğimiz nice vakıf eserler ve araziler vardır böyle.

¥


Yalnız Bursa’dan her zaman manevi bir haz alarak dönerdim. Yine manevi bir haz ile döndüm ama bu sefer nedense; “Yeşil Bursa’dan,” değil de sanki “Grileşen bir Bursa’dan” döner gibi oldum.
“Bursa’nın yeşillikten çıkıp, grileşmeye dönüşmesi,” ne demek istediğimi anlamayanlara bir şey ifade etmeyebilir, bir şey ifade etsin niyetinde değilim zaten.


Yalnız şehre sahip çıkan yöneticilerin bu “grileşme” meselesini ciddiye almaları lazım diye “yutkunmak” yerine söylemeliyim.

Osmanlı şehirleri “vakıf” şehirlerdir ve “emanet” şehirlerdir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi