Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Vay be RTÜK... Güzellere ceza yazmak ha!

Vay be RTÜK... Güzellere ceza yazmak ha!

Ne olmuş yanı, bırak üstlerini başlarını teşhir ettirsinler, patronlarına para kazandırsınlar.
Çağdaşlık değil mi?

Adam dana etine domuz eti katıyor da kadın cinselliğini kadın hakkı diyerekten sergilemişse ne olmuş?
Ha domuz eti, ha teşhir eti...
Kapitalizm bu, paraya giden tüm yollar meşru...
Hele de belden kırma sanatçıların kurdukları her argo cümlenin altında bohçalanmış bir harikalık yatar. Halkın görgü, bilgi artırma olayı buradan başlıyor...
Yeşilçam kültürü...

Bu kültürde artist yapacağız diye kandırdıkları genç kızların ailelerine dönme şansları yoktu.
Şimdikiler eve de dönüyor, yuvaya da...
Kadını koruyoruz ya, hem de polis gücü ile...
Memur beyler sabahtan akşama kadar ne iş yapacaklar.
Ver önlerine aile içi şiddeti ev eve gezip dolaşsınlar.
Nerede bir perde sallanıyorsa memur beyler orada.
Çocukların gözleri önünde, “Yürü karakola...”
Komşuların gözü önünde polis aile dramı... Aile İçi Şiddeti Koruma yasası çıkalı bakın bakalım, boşanmalar arttı mı, azaldı mı?
Benim bildiğim bu yasa çıkalı şiddet arttı, aile kavgaları çoğaldı.
Cinayetler de çoğaldı...
Çağdaş kadın, hayatını yaşayan kadınmış...

Buradan şuraya geçelim, Simpsonlar çizgi filminde “Allah şeytana kahve ikram etmiş” demişlerse ne olmuş yani. İşte görüyorsunuz ki aileler bile polis gücü ile korunuyor...
Bak RTÜK kardeşim, sen sanattan sanatçıdan anlamıyorsun... Bir daha eline kalem alıp bu güzellere ceza yazma! Güzelleri bırak soyunsunlar, asıl çirkinler neden çirkin!
Soyunmanın piyasası paradır, puldur, makamdır...
Bu arada polis de doğru durmuyor.
Bir operasyon, oha sanatçıyı önüne katmış merkeze doğru götürüyor.
Bağıracağım duymazlar, “hey memur bey, ne yaptığının farkında mısın?
Sanatçıya kelepçe takılır mı?”
Sorun bakın, hepsi de Kemalist locasında eğleşir.
“Çağdaş hürriyetimizi Mustafa Kemal’e borçluyuz” demiyorlar mı?
Hatta diyorlar ki “bu iktidara karşı tavır almazsanız, bugünleri çok ararsınız...”
Yani uyuşturucu satamazsın, soyunamazsın, deniz kenarında şarap festivali düzenleyemezsin...
Nasıl işse, teşhircisi, satıcısı, alıcısı, inkarcısı, kundakçısı, hürriyetini hep aynı kişiye borçlu.
Kutsal tapınak Kemalizm...

Geçmişi hatırlayın, en yüksek vergi rekortmeni Manukyan değil miydi?
O da “ben Kemalistim” diyordu.
Şimdi de piyasayı dolduran Manukyanlar RTÜK denilen denetleme kurulunun yazdığı cezaya dinsel açıdan ahkam bularak iktidara fatura kesmeye çalışıyorlar.
RTÜK sözde iktidarın dinsel ayarlama eleği miymiş.
İşine gelmeyeni elermiş, işine geleni övermiş!
RTÜK ne yapasın peki?
Sen kalk tarihe küfret, genel ahlakın içine et, tüm inanç abidelerini yık, sonra da sanatçılıktan, çağdaşçılıktan, Atatürkçülükten dem vur.
Gürültü yap, kafa şişir.
Eskiden Hıristiyan mahallelerinde salyangoz satılırdı, şimdilerde bu satış işi Müslüman mahallelerine sıçradı. Dizilere bakıyoruz, başını kuma sokanların çevirdikleri entrikalar hanımın kocasını aldatması üzerine. Yabancılar da haklı olarak soruyor, “sizin ülkenizde kadınlar hep kocalarını aldatıyor mu?” Ne cevap versek ki? “Hayır efendim artık aldatamıyor, Aile İçi Şiddet yasası gereği kadınların ayaklarına takılan cihazlarla korumaya alındılar...”
Cevap pek de sevimli gelmese de kararlıyız, ailenin plaj sefasında atılan dikişlerini polis gücü ile söktürmeyeceğiz, kadını erkeğe ezdirmeyeceğiz, kadını yücelteceğiz, erkeği küçülteceğiz...
O yüzden, RTÜK’ün işi çok zor.

Rejim baronları tarafından kutsanmış bir sahaya ceza kesiyor...
“Kesme, yaş ağaca balta vuran el olmaz” demişti şair....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi