Faruk Köse

Faruk Köse

Köprü ve otoyol satışlarının öteki yüzü

Köprü ve otoyol satışlarının öteki yüzü

12 Eylül darbesinden sonraki ilk seçimlerde Özal “köprüleri satacağım” diyor, karşısındaki biri sağdan, diğeri soldan giren cunta destekli partiler ise “sattırmayız” diye karşı çıkıyorlardı. Özal bugün yaşasaydı çok mutlu olurdu herhalde. Çünkü nihayet köprüler satıldı. Hem de otoyollarla beraber.
Yeni sahip “Ülker-Koç ortaklığı”, 5 milyar 720 milyon dolar bastırdı. Artık, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olan, yapım, bakım, onarım ve işletimini üstlendiği “bağlantı yolları” ile birlikte, “Boğaziçi Köprüsü”, “Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve Çevre Otoyolu”, “İzmir ve Ankara Çevre Otoyolları”, bunlara ilaveten “Edirne-İstanbul-Ankara”, “Pozantı-Tarsus-Mersin”, “Tarsus-Adana-Gaziantep”, “Toprakkale-İskenderun”, “Gaziantep-Şanlıurfa”, “İzmir-Çeşme”, “İzmir-Aydın” otoyolları ile bunlar üzerindeki hizmet tesisleri, bakım ve işletme tesisleri, ücret toplama merkezleri ve diğer mal ve hizmet üretim birimleri ile varlıkları, 25 yıllığına Ülker-Koç grubunun malı.
Özel sektörün “keyfi zam” yapıp yapmayacağı endişesine ilişkin olarak yetkililerin açıklamalarına göre keyfi fiyat artışı olamayacak, “sözleşme süresince” yapılacak en yüksek ücret artışları “yılda bir kere” Ocak ayı başında, “yıllık kümülatif TÜFE ve kümülatif ABD doları devalüasyon endeksleri karşılaştırmaları baz alınarak” belirlenecek. Böylece, “otoyol ve köprü ücretlerine her yıl zam yapılacağını”, miktarının da enflasyon ve dolar kuru esas alınarak belirlenecek bir oran üzerinden tayin edileceğini öğrenmiş olduk.
Ancak ücret artışlarının bu kadarla sınırlı kalacağını sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Zira özelleştirme kapsamına girenlere dikkat edin: Otoyollar, çevre yolları, köprüler, bağlantı yolları, tesisler...
“Ne var bunda?” diyeceksiniz.
Şimdi sizi, bu köşede yazdığım 16.05.2012 tarihli “Sahi, Deli Dumrul gerçek miydi?” başlıklı yazıya götürmek istiyorum. O yazıda, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Karayolları Genel Müdürlüğünün Sorumluluğu Altında Bulunan Otoyollar ile Erişme Kontrolünün Uygulandığı Karayollarında Geçiş Ücretlerinin Belirlenmesi ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik”e dikkat çekmiştim. Zira bu yönetmeliğe göre, artık “otoyol” ya da “erişme kontrolünün uygulandığı karayolları”nda “güzergahın tamamı”na ilaveten “çevre yolu”, “bağlantı yolu”, “köprü”, “tünel” ve “viyadükler”in her biri için, araç sınıfına göre değişecek tarifelerle ayrı ayrı geçiş ücreti alınabilecekti.
Görülen o ki, aylar öncesinden gerekli “mevzuat altyapısı” hazırlanmış ve otoyolların ve köprülerin yeni sahibinin “büsbüyük paralar” kazanması için ne gerekiyorsa yapılmış. Şimdi yeni sahip, ilgili yönetmeliğe dayanarak, otoyol üzerindeki her bir viyadük, tünel, bağlantı yolu, çevre yolu, köprü için ayrı ayrı geçiş ücreti uygulasa, “güzergâhın tamamı” için hiç zam yapmasa bile, “araç başına otoyol geçiş ücreti” en az bugünkünün iki katına çıkmayacak mı? Yani bu durumda, Koç-Ülker grubu, “keyfi zam yok, sadece yasal ücret kalemlerinin tümünü alıyorum” dese kim ne diyebilir?
Acaba sözünü ettiğim yönetmelik, sırf bu özelleştirme için mi çıkarılmıştı?
Bir başka husus da şu: Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, köprü ve otoyolların ucuza gittiği iddialarına karşı çıkarak, “faiz ve vergi öncesi kârın 27 katına gittiğini” söylüyor. Durum gerçekten böyle mi, bakalım.
İhale ücreti, 25 yılın tamamı için 5 milyar 720 milyon dolar. Oysa, köprü ve otoyolların sadece 1 Ocak 2001-30 Kasım 2012 tarihleri arasındaki 12 yıllık getirisi 3,8 milyar dolar. Sadece bu gelire göre bile, 24 yılda 7 milyar 600 milyon dolar kazanılır. Artı 25. yıl. Yani yeni sahip, hem de bugünkü rakamlarla, kafadan en az 2 milyar dolar kazanmış gibi gözüküyor.
Bir de kazancın her yıl arttığını hesaba katmalıyız. Zira köprü ve otoyolların 2001 geliri 203 küsur milyon dolar iken, bu rakam yaklaşık olarak 2002’de 136, 2003’te 182, 2004’te 266, 2005’te 322, 2006’da 349, 2007’de 493, 2008’de 431, 2009’da 403, 2010’da 561, 2011’de 535 ve 2012’nin 30 Kasım’ına kadar da 741 milyon dolar olmuş. Yani her yıl artan bir gelir grafiği var. Bunlara bir de yukarıda sözünü ettiğimiz değişen yönetmelik gereği bağlantı yolu, çevre yolu, viyadük ve tünel geçiş ücretleri eklendiğinde, “millete ait olan köprü ve otoyollar” üzerinden Koç-Ülker grubu çok güzel bir “kâr” etmiş olacak.
İşte köprü ve otoyol satışlarının öteki yüzü böyle.
Yukarıda atıf yaptığım yazımın sonunu, “satacak bir şey kalmadı ama, sağacak çok şey var” diye bağlamıştım. Yanılmışım.
Meğer hem satılacak, hem de sağılacakmış. Satın alacaklar için de “sağacak yollar” hazırlanacakmış.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Faruk Köse Arşivi