Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Ali Ulvi Kurucu

Ali Ulvi Kurucu

 

Ruhum sana aşık, sana hayrandır EFENDİM.
Bir ben değil âlem Sana kurbandır EFENDİM.
Ecramü felek Levhu kalem mesti nigâhın,
Medh eyleyen ahlakını Kur’ân’dır EFENDİM.
Mahşerde nebîler bile Senden medet ister,
Rahmet diyen âlemlere Rahmandır EFENDİM.
Kıtmırinim Ey Şahı Rasûl kovma kapından,
Asilere lütfün, yüce fermandır EFENDİM.
Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim.
Sensiz bana cennet bile hicrandır EFENDİM.
Doğ kalbime bir lahzacık Ey Nur-i Dilara,
Nurun ki gönül derdime dermandır EFENDİM.
ULVİ de Senin bağrı yanık aşık-ı zarın,
Feryadı bütün ateş-i suzandır EFENDİM… Ali Ulvi KURUCU

¥
 
3 Şubat 2002 senesinde büyük bir âlimimiz Hakk’a yürüdü. Ömrünün en güzel yıllarını çok sevdiği Efendimiz (s.a.v.) manevi huzurunda geçirdi.
Türkiye’nin karanlık dehlizlere hızla daldığı ve Müslüman halkımızın da bu dehlizlere mahkûm edildiği yıllarda, Konya’dan Medine’ye bir hicret gerçekleşti.
Bu hicretin bir kısmı tahsil için Mısır’da geçti. Geriye kalan 50 yılı aşkın bir ömür ise ülkemiz, milletimiz ve dinimiz için harcandı.
Ali Ulvi Kurucu hocamızı tanımamak ve bilmemek; “Her Müslüman için büyük bir kayıptır” ifademi, beni anlayacaklar için sarfetmek isterim.

¥
 
Ali Ulvi Kurucu hocamız, Konya’nın Sakyatan köyünde 1922 yılında domuştur. Konya’nın ilim, irfan ve hizmet büyüklerinden Hacı Veyis Efendinin torunu ve bir Peygamber aşığı olan İbrahim Efendi’nin oğludur.
Türkiye’de imam hatip okullarının açılmasına öncülük eden Konya’nın manevî büyüklerinden Hacı Veyiszade Mustafa Efendi’nin ise yeğenidir.
Ali Ulvi hocamız, Kur’an öğrenmenin yasak olduğu yıllarda, dedesinin de arzusuyla gece gündüz çalışarak hafız olur. Bir yandan da ilk ve ortaöğrenimini tamamlar.
“Azim, gayret, inanç ve inanmanın” şartı olan “iman etmenin” ne demek olduğu, Ali Ulvi Kurucu’nun bütün hayatında kendisini gösterir.
Ezanın değiştirilmesi ve dini hayatın baskı altına alınması, Kurucu ailesini hicrete zorlar. Baba İbrahim Efendi, 1939 yılında ailesiyle Medine’ye göç eder.
Hicret tamamdır ama genç Ali Ulvi, Medine yerine Mısır’a gider. Hayalini gerçekleştirmek için El-Ezher’de tahsile başlar.
Aynı zamanda İslâm coğrafyasından bir kısım âlimlerle irfan meclislerinde buluşur. Bu mecliste Tokatlı Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin yeri başkadır.
Mustafa Sabri Efendi’nin yanısıra Düzceli Zahid El-Kevseri, Yozgatlı Mehmed İhsan Efendi gibi isimleri anmak gerekir.
Ali Ulvi hocamız, babasının vefatı üzerine altı yıllık Mısır hayatını noktalayarak Medine’ye döner.
Uzun müddet Evkaf Dairesinde, 1953 yılından 1975 senesine kadar Sultan Mahmud’un yaptırdığı Mahmudiye Kütüphanesi’nde, daha sonra da Şeyhülislâm Arif Hikmet Kütüphanesi’nde çalışır. Ecdad yâdigârı on binlerce kıymetli eser elinden geçer.
Ruhu için El-Fatiha.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi