Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

Yeni Sütçü İmam’lara ihtiyacımız var

Yeni Sütçü İmam’lara ihtiyacımız var

 

Sütçü İmam deyince neden gönlümüzde ve ruhumuzda bir deprem meydana geldiğini hiç düşündünüz mü? Ondan bahis açıldığında kılcal damarlarımıza kadar bir heyecan dalgası içimizi kaplıyor, neden?
 
Bize okullarda öğretilen, büyüklerimizin de kulağımıza fısıldadığı kadarıyla Kurtuluş Savaşı sırasında Fransızlar tarafından işgal edilen Maraş’ta Sütçü İmam adında yiğit bir vatan evladının Maraşlıyı nasıl cuş-u huruşa getirerek silah üstünlüğüne rağmen Fransızları şehirden sürdüğünü biliyoruz.
 
Şimdi küçük bir-iki ayrıntı ile Sütçü İmam ve Maraş konusuna müdahil olalım. Efendim Sütçü İmam Maraş’ta Uzunoluk Mahallesi’nde yaşayan ve simitçilikle iaşesini sağlayan, bu arada da, Bektutiye Camii’nde de fahri imamlık yapan Maraş’ın bir sakinidir. Çevresinde özü sözü bir yiğit kişi olarak bilinir. 1919 yılında Maraş, Fransız işgaline uğradığında şehrin halkından olan Ermeniler de Fransız askerleri ile birlik olup, Müslüman ahaliyi tacize başlarlar. Yine bir gün Uzunoluk Mahallesi’ndeki hamamdan çıkan çarşaflı ve yüzleri peçeli iki kadının peçesini yırtmaya kadar götürürler azgınlıklarını Fransız ordusundaki Ermeni askerleri; bu alçaklar bir de tehdit savururlar:
 
- Burası artık Fransız toprağıdır. Fransa’da peçe yasaktır, böyle bilesiniz.
 
Ve o sırada Sütçü İmam dükkânından çıkar, Karadağ tabancası kınından çıkmış ve mermi namluya sürülmüştür. Gün düşmana korku salma, nefs-i müdafaa günüdür. Sütçü İmam oracıkta bir Fransız askerini devirir, sonra da atına atlayıp yakın bir köye bir akrabasının yanına gider.
 
Fransızlar o Ermeni asker için görkemli bir cenaze töreni düzenlerler, sonraki günlerde yaşananlar üstün bir silah gücüne karşı ayaklanan haçlı sürülerini şehirlerinden kovarak direnişin destanını yazan bir kahramanlık hikâyesidir ki nesilden nesile anlatılarak imanımızı güçlendirecektir.
 
Burada bize düşen Sütçü İmam ve onun Maraş’ın ufuklarında estirdiği direniş rüzgârıdır. Dünyadaki en büyük silahın ölümü göze almış bir insan olduğunu anlıyoruz onun yaptıklarından.
 
Bugün müstevlilerin dünyanın değişik coğrafyalarında İslâm topraklarına yaptığı haçlı saldırıları karşısında Aliya İzzetbegoviçlerin, Cevher Dudayevlerin, Ömer Muhtarların, Şeyh Şamillerin, Halid Meşallerin suladığı bir çınar olarak göklere yükselen o ağacın benzeri Kurtuluş Savaşı sırasında Maraş’ta Sütçü İmam’ın gayreti ve Maraşlının himmeti ile vücut bulmuş, kök salmıştır.
 
Sütçü İmam, umudun adıdır, imanın ruhlarımıza verdiği can suyudur, çorak topraklarda yeşeren bir selvidir, direnişin yediveren gülüdür. Sütçü İmam, Anadolu’nun kurtuluş mücadelesinde en karanlık günlerde sanki çoban yıldızı gibi yolumuzu aydınlatmıştır.
Bence tıpkı Çanakkale ruhunun ruhlarımıza sinmesi için Marmara’ya akın eden halkımızın yönü bu defa da Maraş’a çevrilmeli, Sütçü İmam’ın zor zamanda imkânsızı başaran mücadelesi genç nesillere hummalı bir şekilde anlatılmalıdır. Bilhassa da Fransızların kovulduğu 1920 yılının 100. yılı Kahramanmaraş için dünyaya parmak ısırtacak görkemli törenlerle kutlanmalıdır. Kahramanmaraş öylesine bereketli bir topraktır ki sadece direnişin yalın kılıç fedaisi Sütçü İmam’ı değil direnişi besleyen Necip Fazılları, Bahattin Karakoçları, Erdem Beyazıtları, Rasim Özdenörenleri, Nuri Pakdilleri, Cahit Zarifoğluları, Alaaddin Özdenörenleri de yetişmiştir.
 
Sütçü İmam, sadece Kahramanmaraş’ta bir üniversitenin adı değil, tüm dünyaya haçlı ordularına ve zulme karşı direnişin öğrencilerini yetiştiren Maraş’ın bizatihi kendisi olan bir üniversitedir.
 
Başörtüsüne ve namusumuza uzanacak ellere “dur” diyecek Sütçü İmam’lara bugün de her zamankinden fazla ihtiyacımız var. 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi