Mehtap Yılmaz

Mehtap Yılmaz

Yargıtay da mı güç peşinde?

Yargıtay da mı güç peşinde?

 

TSK’daki darbeci kafa yapılarına Silivri’de format çekip TSK’yı fabrika ayarlarına geri döndürecekler sanıyorduk! Her şey ama her şey sivil toplum içindi.
 
Hatırlayın… 28 Şubat döneminde, darbeciler kodesi boylasa da sivil toplum bayram yapsa diyorduk ya hani… Yapamadık… Zira 28 Şubat süreci ve öncesinde halka karşı yapılırken kınadığımız etik dışı yöntemlerin, yargı sürecinde metot olarak kullanıldığına tanıklık yaptık. Ne yazık ki TSK’nın içerisindeki bu toplum zararlıları kodese tıkılınca farkına vardık ancak… Evet, yaşla kuru bir arada yandı. Biz ise bunu adaletin tecellisi sandık.
 
 Öyle ya, sivil toplumun hak ve özgürlükleri uğruna aldığı kararlarla, TSK’daki darbeci halk düşmanlarına kafa tutan, hukuku şaha kaldıran Yargıtay, sivil toplumdan, bireysel hak ve özgürlüklerden yanaydı! Her şey vatan içindi! Bireysel hak ve özgürlüklerin tesis edilmesi içindi… Öyle ümit ediyorduk. Öyle olacak sandık.
 
Lakin ne hazindir ki; “Bu ne Yargıtay’mış yahu” noktasına da gelecekmişiz demek ki.  
Usulsüz dinlemelerden tutun, özel hayatların deşifresine… Adamların karısından, kızına, oğlundan yakınlarına varana dek, davayla alakası olmayan hususların dava dosyalarında dile getirilmesine… Sanıkların kendi dertlerini bırakıp dostun düşmanın yüzüne bakamayacak hale getirilmesine ve daha bir sürü şey…
 
Yöntem ve araçlar fazla gayrı İslâmîyi bırakın, gayrı insanî olmadı mı sizce de?
Yahu darbelene darbelene sosyo basiretimiz mi bağlandı nedir? Nereden bilebilirdik böyle destansı bir sivil mücadelenin altından, bir “güç tutkusu” çıkacağını? Yargıtay’ın, iktidar üzerinde bir iktidar olma tutkusuyla gözünün kararacağını? Sınırlarını aşıp, siyaset mühendisliğine soyunacağını?
 
Haklı bir mücadelenin, asla hakkaniyetli olmayan yöntem ve araçlarla da yapılacağını?
Darbelendiğimiz dönemlerde kınadığımız ne varsa kendi mücadelemize kopy-past yapmamız ne kadar etikti, ne kadar vicdanlıca?
 
Düşünsenize, pratiğe dökülmeyen suçlarından ötürü kim bilir kaç kişiye haksızlık edildi?
Ya içlerinde masum olanlar da varsa? Nasıl cevap vereceğiz dünyaya? Eşlerinin, kızlarının, oğullarının tüm yaşanmışlıklarının, dostun düşmanın karşısında ortaya dökülmesi ne derece ahlâkîydi?
 
Biz sandık ki, sivil toplum, siyaset, medya, üniversiteler üzerinde kumanda ünitesi gibi duran TSK içerisindeki negatif unsurlara karşı virüs taraması yapıyorlar. TSK’daki üst düzey kötü adamları Silivri’de etkisiz hale getirecekler, toplum rahat bir nefes alacak! Sivil toplumun, bireysel iradenin sırtında kambur gibi duran askeri vesayetten kurtulacağız ve toplum rahat bir nefes alacak!
 
Ah bu güç tutkusu yok mu?
 
Efendilik arzusu.
 
Nasıl da şaşırtıveriyor insanın rotasını!
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehtap Yılmaz Arşivi