Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Güngören’deki patlama... PKK görünümlü Ergenekon!

Güngören’deki patlama... PKK görünümlü Ergenekon!

Kısa süreli bir "izin" dönemini daha tamamlayıp, işte yine sizlere kavuştum... Geçenlerde de dediğim gibi, bir yerden dönenlere; "Yediğin içtiğin senin olsun, bize gördüklerini anlat" derler... Biliyorum ki, sizler de "gördüklerimi" ve "duyduklarımı" merak ediyorsunuz... Ancak, ortada "17 kişinin öldüğü, 100 civarında insanın da yaralandığı" bir olay varken, kalkıp da "gezi notları" sunmak, herhalde abes olur... İnşaallah "gezi notları"nı bir başka günde aktarırım... Bugün, izniniz olursa "Güngören'deki 2 ayrı patlama"dan söz etmek istiyorum.
önceki akşam; oturmuş "televizyonda ne var, ne yok?" diye "kanal"ları dolaşırken, bir anda "alt yazı" geçmeye başladı:
"Güngören'de iki ayrı patlama: 13 ölü, 70 yaralı!"
Malûm, "ölü" sayısı daha sonra 17'ye, "yaralı" sayısı da 140'lara filan yükseldi!..

VUR PATLASIN, çAL OYNASIN!
Henüz, "İstanbul'da terör" diye "alt yazı" geçerken, yani hiçbir "ayrıntı" verilmezken, "tamam" dedim; "Bu, Ergenekon Terör örgütü'nün işi!"
"Ayrıntı"ları öğrenmek için, mecburen "haber kanalları"na yöneldim... çünkü, haber kanalları dışındaki diğer kanallar; "vur patlasın, çal oynasın!" şeklindeki "bol şarkılı, bol göbekli" normal yayın akışlarını sürdürdüler!..
Kimi kanal "İkizler"e şarkı söyletip dans ettirdi, kimi de "göbek" attırdı!..
Hiçbiri, ama hiçbiri, yayınını kesip de "Güngören'deki dehşet"ten bahsetmedi!..
Bir alt yazı!.. O kadar!..
öyle ya;
"ölen" ve "yaralanan" insanlar, ne de olsa "halk"tan insanlardı!.. Kartelcilerin ifadesiyle "göbeğini kaşıyan adamlar"dı!..
Dolayısıyla, onlar için "yayın kesmeye" değmezdi!..
Uzun lâfın kısası;
"Şarkı"lara, "dans"lara ve "göbek atma"lara devam ettiler!.. Bir kısmı da, "dizi film"lerin hemen ardından "yabancı film"leri getirdi ekrana!..
Ne yalan söyleyeyim;
Bu "umursamazlık" ve "adam sen deeee"cilik karşısında öfkelendim, tüylerim diken diken oldu!..
O patlamada ölen veya yaralanan insanlardan birisi, eğer "solcu" veya "laikçi" kimliği ile öne çıkan bir insan olsaydı, acaba aynı lâkaydlığı sergilerler miydi?..
Hiç sanmıyorum!..
Yeri-göğü birbirine katarlar, kızılca kıyamet kopartırlardı!.. Olay yerinden "calı yayın"la yetinmezler, bir de "aile"sini veya "arkadaş"larını çıkarırlardı ekranlara!..
Ama, dedim ya;
ölen ve yaralananlar, "göbeğini kaşıyan adam" dedikleri "halk"tan insanlardı!..
"Gariban"lardı!..
Kimi "erkek"ti, kimi "kadın ve çocuk", kimi de "7 aylık hamile kadın"lardı!..
Onlar "solcu" değildi,
Onlar "laikçi" değildi!..
Bu yüzden olmalı ki;
Görmediler!.. Duymadılar!..
"Tam 17 insanın öldüğü"nü bile bile; "vur patlasın, çal oynasın" programlarını aynen sürdürdüler!..
"Şarkı"lar, "türkü"ler, "dans" ve "göbek atma"lar gırla!..
Hani, bunlar için "halktan kopuk" deriz ya; önceki gün yaptıkları "halktan kopukluk" filan değil, düpedüz "halka düşmanlık"ın ekranlara yansımasıydı!..
Yuh!.. Ervahına yuh!..

ANAFARTALAR’DAN VERİLEN MESAJ
Ben, bu tür olaylarda iki şeye dikkat ederim: önce, Mahir Kaynak'ın yaptığı gibi, "kimin işine yarar" sorusunu sorarım, sonra da "zamanlama"sına bakarım!..
Bu defa da öyle yaptım... Tıpkı, Ankara'nın Anafartalar çarşısı'ndaki ve Diyarbakır'ın Selahattin Caddesi'ndeki patlamalarda da yaptığım gibi?..
"1) Kimin işine yarar?..
2) Niye böyle bir zamanda?"
Hatırlarsınız... Ankara Ulus'taki Anafartalar çarşısı'nda 22 Mayıs 2007'de, bir "canlı bomba"nın kendisini patlatmasıyla 6 kişi ölmüş, 79 kişi de yaralanmıştı!..
Lütfen "patlama"nın tarihine dikkat;
"22 Mayıs 2007"
Yani, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Cumhurbaşkanı adayımız, Abdullah Gül kardeşim" dediği 24 Nisan'dan, yaklaşık bir ay sonra!..
Dahası da var:
Bilumum "laikçi" ve "ulusalcı" kesimin, "Cumhuriyet'e sahip çıkma" adı altında miting düzenleyip "çankaya'da imam istemiyoruz" diye höykürdüğü 14 Nisan'dan ve 27 Mayıs'da yayımlanan "e-muhtıra"dan bir süre sonra!..
Böyle bir zamanda "patlama" olması; gayet açık ve netti ki; "birileri"nin arzuladığı "gerilim" ve "kaos" ortamına hizmet edecekti.
Etti de!..
22 Mayıs 2007'deki patlamadan 35 gün sonra, yani 27 Haziran'da, Anayasa Mahkemesi'nden "367 ucubesi" doğdu!..
Yani, Cumhurbaşkanı seçilemedi!.. Yani, Türkiye, "22 Temmuz seçimleri"ne gitmek zorunda kaldı!..

PKK NİYE üSTLENMEDİ?
Hele söyleyin şimdi;
Anafartalar'da patlayan o "canlı bomba"nın PKK'lı veya DHKP-C'li olması neyi değiştirir?..
Onlar zaten "kullanılmaya hazır birer piyon" değil mi?
İhale, PKK'ya verilmiş!..
Peki, kim vermiş?..
Herhalde "laikçi, ilerici, vatansever ve ulusalcı" geçinen "Ergenekoncular" olsa gerek!!!..
Tıpkı, 3 Ocak 2008'de Diyarbakır'ın Selahattin Caddesi'nde meydana gelen ve "5'i çocuk 6 kişinin öldüğü" patlamanın da "PKK'nın işi" olarak lânse edilmesi gibi!..
Lütfen dikkat;
"Lânse edilmesi" diyorum; çünkü Diyarbakır'daki patlamayı da, önceki gece Güngören'de meydana gelen patlamayı da PKK üstlenmedi!..
Tabiî, üstlenmemiş olması, bu işi "PKK'nın yapmadığını" göstermez!..
Ama, bana öyle geliyor ki;
örgüt, "kiralık eylemler"i sahiplenmiyor!..
Yani, "kendi ideolojisi" için değil de, "para karşılığı" yapılan eylemleri üstlenmiyor!..
Oysa; "terör"ün amacı "yüreklere korku salmak"tır!.. Bu korku salındığına göre, niye sahiplenmiyorlar ki?!?.
“Bizim eylemimiz değil” dediklerine göre, demek ki bu işi “başkaları adına” yapmışlar!..
Yani, “terör ihalesi” almışlar!.
Yani, “kiralanmışlar!”
Peki, kim kiralamış?..
Herhalde “Ergenekon”cular!..

ŞİRİNYER, RDX VE PKK
Deminden beri, “Ergenekoncular” diyorum.. Bunu derken, “paranoya” içinde filan değilim.. Tam aksine, “ayağı yere basan bilgi ve belgelerim” var!..
Hele hatırlayın..
İstanbul Güngören’de meydana gelen patlamaya bire bir benzeyen İzmir Şirinyer’deki saldırının hemen ardından, olayın PKK tarafından yapıldığı iddia edilirken, Ergenekon operasyonlarında ele geçirilen belgeler, saldırının ardında Ergenekon Terör örgütü’nün bulunduğunu ortaya koymuştu!..
Ergenekon Terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi Hayati özcan'ın evinde çıkan belgeler arasında, İzmir Şirinyer'deki saldırının "ayrıntılı plan"larına ulaşılmıştı!..
Durun, dahası da var...
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Güngören'de "masum vatandaş"lara yönelik saldırıda kullanılan bombanın türünü RDX olarak belirledi. Genellikle "gizli servis"ler tarafından kullanılan RDX, son dönemde PKK tarafından oldukça sık kullanılmaya başlandı. "C4 plastik patlayacı"nın hammaddesi olarak bilinen RDX'i kullanan örgüt, bazı kimyevi maddelerle patlayıcının etkisini güçlendiriyordu.
örgütün üs olarak kullandığı bazı mağaralarda RDX ve bol miktarda C4 türü patlayıcılar ele geçirilmesi dikkat çekmişti.
Dahanın da dahası;
Güngören'deki saldırının PKK tarafından yapılmış olabileceği iddiaları üzerine PKK / Kongra-Gel'in Başkanı Zübeyir Aydar, terör örgütü ile yakınlığı bilinen ANF'ye yaptığı açıklamada; 17 kişinin ölümüne ve onlarca kişinin yaralanmasına yol açan saldırının PKK ile bağlantısı olmadığını öne sürdü. Hatta, "saldırıyı kınadığını" ve bunun bir "katliam" olduğunu söyledi!..
“PKK yapmadıysa” kim yaptı?
Adres, yine “Ergenekon!”
Peki, niye Ergenekon ve niye şimdi?..
Uzmanlar” diyor ki;
¥ Birinci mesaj: ‘Merhum Menderes’in başına gelenler hatırlatıldı. Saldırının gerçekleştirildiği caddenin adı Menderes çıkmazı… Ergenekoncular ve yandaşları sürekli olarak Rahmetli Menderes’in başına gelenleri hatırlatarak, uzun süreden bu yana hükümeti tehdit ediyorlar.
¥ İkinci mesaj: Siz yüzde 99 da oy alsanız, biz istersek her şeyi yapabilecek güçteyiz. Bunu Menderes’te ispatladık, gerekirse Erdoğan’da da tekrarlarız!..
¥ üçüncü mesaj: İçerideki Ergenekonculara moral mesajı: “Konuşmayın; bakın hâlâ çok güçlüyüz.”
¥ Dördüncü mesaj: Ek iddianame öncesinde hukukçulara tehdit. “1 numaraya gitmeyin” dendi.
¥ Beşinci mesaj: ‘Göbeğini kaşıyan adam’a… Semt, bu tür sözüm ona küçümsedikleri vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı bir semt. Dar gelirlilerin semti!..

BOMBALANAN VE BOMBALAYAN!
Bütün bunlara rağmen, biliyorum ki; yine soracaksınız: Bütün “birbirine benzemez”leri aynı kategoriye nasıl soktun?..
Hemen söyleyeyim: Bütün eylemleri “Ergenekon”a dahil etmek için, benim özel bir çabam yok!.. “Yap-Boz”un parçalarını birbirine eklediğimde, ortaya böyle bir “tablo” çıkıyor!.
Söyleyin hele; “Gazetesi bombalanan İlhan Selçuk” ile “gazete bombalayan Alparslan Arslan” aynı örgüt içinde nasıl yer alabilir?!?.
Biri “Tehlikenin Farkında Mısınız?” diye “anons”lar yapıyor, diğeri sanki “tehlikeyi gözümüzün içine sokmak” için Cumhuriyet’e “bomba” atıyor!.
İşin daha da garibi;
İsmet Berkan’ın dün yazdığı gibi, “Cumhuriyet’e atılan ve patlamayan bombalardan birinin üzerinde Ergenekon zanlılarından birinin parmak izleri bulunuyor!”
Düşünebiliyor musunuz;
“Bombalanan” da Ergenekon zanlısı!..
“Bombalayan” da!..
Peki; “bombalanan ve bombalayan”ın aynı fotoğrafta buluşması, sizlere hiçbir şey hatırlatmıyor mu?..
Hele düşünün;
“Bombalanan” ve “bombalayan”ın buluştuğu fotoğraf karesine “PKK’yı” dahil etmek, çok mu paranoyakça olur?.
Hayır, “paranoyak” değilim...
“Halüsinasyon” da görmüyorum!..
Mantıktaki “tümevarış” metoduna göre düşünüyor ve diyorum ki; aralarında “çocuk”ların ve “hamile kadın”ların bulunduğu Güngören’deki patlama; “PKK’nın taşeron veya piyon olarak kullanıldığı Ergenekon yapımı bir eylem”dir!..
Olayın meydana geldiği “Menderes çıkmazı”ndan verilen “mesaj” da açıktır:
“Menderes’in akîbetini unutmayın!.. Biz, daha ölmedik!.. 1 numaranın peşine düşmeyin!..”
Uzun lafın kısası;
“Ne büyük bir tehlike” ile karşı karşıya olduğumuzun bilmem farkında mısınız?!?
====================
Ergenekoncu tezgâhlar!
önce, "Tehlikenin Farkında Mısınız" anonslarıyla "korku" ortamına zemin hazırlandı... Sonra, "Alparslan Arslan ve bar arkadaşları" nasıl olduysa oldu, "tehlike"(!)yi farketti ve Cumhuriyet'i bombaladı!..
"Bomba"nın çıkardığı ses yeterli görülmemiş olmalı ki, aynı Alparslan Arslan ve bar arkadaşları, bu defa da Danıştay'ı basıp, "kurşun" yağdırdı!.. Gerekçe de, "türban(!) için"di!..
Pek uymamıştı ama, uysa da komuşlardı, uymasa da!..
"Millet yemişti" işte!..
Madem millet yiyordu o halde, benzeri bir eylem de Yargıtay'a yapılmalıydı!..
Bundan sonrasını, Ergenekon Savcısı Zekeriya öz, şöyle açıklıyor: "Ergenekon Terör örgütü üst düzey yöneticileri, AK Parti'ye kapatma dâvâsı açılması için ciddi girişimlerde bulunmuşlardır!..(...) örgüt yöneticisi ve gazetenin yazarı İlhan Selçuk, kapatma dâvâsından aylar önce, "İktidar Partisi Zanlı" başlıklı yazıyla Yargıtay Başsavcısı'nı dâvâ açması için açıkça tehdit etti!!!"
Lütfen dikkat!.. Bu satırlar, "Ergenekon Savcısı"nın tesbitleridir!..
Peki, "tehdit" yapıldı mı?.. Yapıldı!.. "Dâvâ" açıldı mı?.. Açıldı!..
Gerisini sizin yorumlarınıza bırakıyorum!..

CENAZEDEN FOTOĞRAFLARA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi