Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

CHP’nin santralı neden kilitlendi

CHP’nin santralı neden kilitlendi

Ve İsrail özür diledi. Dünya şaşkın, bir de CHP’liler şaşkın. Bu iş nasıl oldu, İsrail’in bükülemeyen bileğini şu Kasımpaşalı nasıl büktü, bu soruların cevaplarını arıyorlarmış. Boşa koyuyorlar dolmuyor, doluya koyuyorlar almıyor.

Daha dün Kanada’dan gelen heyete şikâyet ettikleri AK Parti hükümeti 3 yıl boyunca sabırla beklediği sonucu alıyor ve İsrail suçlu olduğunu kabul eden bir özrü beyan ediyor, Türk hükümetinin ileri sürdüğü 3 şart da aynen kabul ediliyordu. Özür, ölenlerin yakınlarına tazminat ve Gazze’ye ablukanın kaldırılması.

Bu özrün hemen arkasından İsrail Suriye’yi bombalamaya başladı ve Suriye kasabı Beşar Esat’ın en yakın koruması tarafından öldürüldüğü haberleri sitelere düştü. Bu yazı kaleme alındığında henüz bu suikast olayı kesinleşmemişti. Yalnız bu üç olayın zincirleme cereyan ettiği düşünülürse bu saldırının İsrail’in bir tertibi olabileceği akla geliyor. İsrail böyle bir altın vuruşla hem Türkiye’nin hem de dolayısı ile İslâm âleminin kalbini kazanmayı düşleyebilir. Ayrıca gittikçe yalnızlaştığı Ortadoğu’da kendisini askeri açıdan Amerika’dan başka bir güvenceye daha kavuşturmayı pekalâ düşünebilir. Yani NATO’ya girmek isteyen İsrail’in önündeki tek engel veto hakkını kullanan Türkiye’dir.

Daha önce de Türkiye, Yunanistan’ın NATO’ya dönüşüne karşı çıkmış ve siyasi iktidarların bu tavrı 12 Eylül 1980 darbesi ile aşılmıştı. Darbenin lideri Orgeneral Kenan Evren ve saz arkadaşları hiçbir taviz almadan Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüşünü onaylamışlardı. Bu bile Türkiye’ye ihanetin apaçık delilidir.

Türkiye’nin bugün asla İsrail için böyle bir koz vermeyeceği kesindir. “One minute” çıkışıyla İsrail Cumhurbaşkanına “Sesin çok yüksek çıkıyor. Benden yaşlısın. Biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar çok yüksek çıkmayacak. Bunu böyle bilesin. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüz, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum.

Ülkenizde başbakanlık yapmış 2 kişinin bana çok önemli lafları vardır. Filistin’e, tankların üstünde girdiği zaman, ‘kendimi bir başka mutlu addediyorum’ diyen başbakanlarınız var. Tankların üzerine çıkıp da ‘Filistin’e girince mutlu oluyorum’ diyen başbakanlarınız var. Ve bana sayılar veriyorsunuz. İsmini de veririm, belki merak edenleriniz vardır” diyebilen bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanından başka bir tavır asla beklenemez. Hele bundan sonra İsrail’le ilişkilerde daima teyakkuzda bulunma zarureti vardır.

Başbakan’ın İsrail politikası bu hassas çizgide sürerken bölgenin kan dökücü iki devleti Suriye ve İsrail’in kadim dostu ve kendi hükümetini dış mihraklara şikayet etmekle maruf ana muhalefet partisi CHP, İsrail’in bu özründen rahatsızlığını açıkça belli etmiştir.

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, İngiltere’nin başkenti Londra’daki Clapton Park Kilisesi’ne bağlı faaliyet gösteren Round Şapel’de “Türkiye nereye gidiyor?” konulu bir konferans vermiş ve İsrail’le ilgili endişelerini paylaşmış.

“İsrail özür dilemiş, helal olsun be, özür dileyecek bugünü mü buldu? İki senedir neredeydi? Neden bugün? Acaba bu özrün karşılığında Esed’i vurmak için bir şeyler almasın? Ya da İran’ı bombalamak için bir şeyler almış olmasın? Ne aldı bunun karşılığında?” deyivermiş. CHP’nin İran’a avukatlık yapması da tarihe geçecek bir olay. Bir yanda çok sevdiği toplu Kürt katliamcısı Hafız Esat’ın oğlu Beşar Esat, onların hamisi İran, diğer yanda da canciğer kuzusarması İsrail. İşin tuhafı “AK Parti’ye vuralım” derken dostlardan birini gücendirmek gibi bir açmaza düşebilir.

Efendim, CHP’nin mayası Anadolu’da yoğrulmuş, parti içi müzmin muhaliflerden eski parti meclisi üyesi Savcı Sayan, katıldığı bir televizyon programında ülkesini yakıp yıkan eli kanlı katil Beşar Esat’ı şiddetle eleştirerek “CHP Beşar Esat’ın Enformasyon Bakanlığı gibi çalışıyor, bu asla kabul edilemez” demişti. Buradan yola çıkan halkımız da Beşar Esat’ın öldürüldüğü haberi üzerine CHP’nin Ankara’daki genel merkezinin santralini kilitlemiş. Yoğun bir telefon trafiği:

- Efendim CHP Genel Merkezi mi?

- Evet, buyrun.

- Beşar Esat’ın öldürüldüğü doğru mu acaba?

- Biz nereden bilelim efendim?

- Savcı Sayan, CHP’nin Suriye’nin Enformasyon Bakanlığı olduğunu söylemişti de. Biz de en sağlıklı bilgiyi alırız umudu ile sizi aradık.

Telefon “Çaat!” diye kapanıyormuş birden. Bu yüzden CHP Genel Merkezi’nin telefonları otomatiğe bağlanmış. “Beşar Esat’ın durumunu öğrenmek isteyenler bire, üyeliğini iptal ettirmek isteyenler ikiye” ve böylece kodlama devam ediyormuş. Eğer Beşar Esat öldürülmüş ise CHP Genel Merkezi’nde ve il-ilçe teşkilatlarında bayrakların yarıya indirileceği ve 3 günlük yas ilan edileceği, gıyabi cenaze namazı kıldırıp, ardından mevlût dahi okuturlar. Hazır İhsan Özkes’i de bulmuşken neden olmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi