Ersoy Dede

Ersoy Dede

Anayasa için 330’a gerek yok!

Anayasa için 330’a gerek yok!

Yeni Anayasa için partiler tekliflerini sunmuş durumda. Her biri kuşkusuz içerik açısından değerlendirilecektir. Kimi millet vurgusuna kimi vatandaşlık tanımına kimi resmi dil meselesine göre taslaklar hakkında fikir beyan ediyor, edecek de.. Açıkçası sadece manşete çıkmış birtakım ifadelerle; “Şu daha iyidir, bu biraz kötüdür” gibi temel karşı duruşlar ya da peşin kabullenişler, bana göre değil.. Bu ilk taslakların biraz daha pişmesinde yarar var.. Ancak içerik kadar önemli bir başka husus daha var ortada..

O da metnin kabul edilişi için izlenecek yol.. Daha açık bir ifadeyle sormak gerekirse; kaç oy Anayasa’nın kabulü için yeterli, kaç oyla referanduma gider, kaç oyla reddedilmiş olur?.. Soru bu..

1982 ANAYASASI BİTTİ
Bu da soru mu Dede?.. Hepsi Anayasa’da açık açık yazıyor zaten. Yoruma bile gerek olmaksızın.. (ki zorlama yorumlarla 184 sayısının 367 yapıldığı da oldu ya neyse) Dolayısıyla bir daha “kaç oy lazım?” gibi bir soru, gereksiz kaçmaz mı? Kaçmaz efendim.. Zira ben, yeni Anayasa’nın kaç oyla kabul edilirse geçmiş sayılacağını bilmiyorum.. Çünkü söz konusu yasa, herhangi bir yasa değil..

Anayasa.. Eğer, TBMM, her zamanki yasama faaliyetini sürdürüyor olsaydı ve bir kanun (hem de çok önemli bir kanun) çıkıyor olsaydı, eldeki mevcut 1982 Anayasası’na bakarak size rakamları söyleyebilirdim. Oysa bu defa elimizde, 1982 Anayasası da yok..

330 ESKİ METNİN KRİTERİ
Şöyle açıklayayım fazla kafa karıştırmadan.. 1982 Anayasası dikkate alınacak olursa, bir anayasa değişikliği, 330 ile 367 arasında oy alırsa, referanduma gidiyor. 367’nin üzerinde oy alırsa eğer, Köşk’e..
 

Orada Cumhurbaşkanı ya onaylıyor ya da referanduma götürüyor. 330’un altında alırsa kabul edilmemiş anlamına geliyor.. İşin özeti bu.. İyi de, Anayasa Hukukçuları çok daha iyi bilirler ki, mevcut anayasa, madde değişiklikleri için bir prosedür ön görüyor, fakat var olanın yenisi ile değiştirilmesi konusunda herhangi bir hüküm içermiyor. Yani bir anayasa değişikliğinin nasıl yapılacağını yazıyor.

Fakat “bu anayasayı çöpe attığınızda yerine getireceğiniz anayasayı şu koşullarla kabul edersiniz” diye bir madde yok.. Zaten de olamaz.. Çünkü bu bir kuruluş sözleşmesidir.. Bu Devletin, yurttaşlarıyla yapmış olduğu bir akittir. Bu bir yeni anlaşmadır.. Bu anlaşma, eski koşullar dikkate alınarak yapılacak olursa hiçbir anlamı yoktur.. Eski maddelerden kastettiğim maddelerin tümü.. Başlangıç metni dahil, rakamlar dahil.. Bu her haliyle yeni bir metindir..

İLLA DARBE Mİ YAPMAK LAZIM?
Bazı Anayasa hukukçuları diyor ki, Anayasayı ancak kurucu meclisler yapar. Normal parlamentolar ise ancak tadilat yapar.. Bu tabii böyle değil. Misal 1924 Anayasası parlamento iradesiyle değişmiş bir metindir.. Fakat o da önemli değil. 12 Haziran seçimleri öncesi bütün siyasi partiler, seçim meydanlarında vatandaşlara yeni bir anayasa yapacakları sözünü verdiler. Dolayısıyla onları parlamentoya gönderen seçmen, bunu bilerek gönderdiğine göre halkın tâ en başından onayı alınmış anlamına geliyor. Ne 27 Mayıs’ta, ne de 12 Eylül’de halkın fikri soruldu..

Dahası, seçimler sonrası ortaya çıkan aritmetiğe bakacak olursak da, yurttaşın oy kullanımı oranı ve oyların parlamentoya sandalye olarak yansıması bakımından temsil kabiliyeti en yüksek meclis var karşımızda.. Bu insanlar yapmayacak da, 5 tane darbeci general mi yapacak yeni anayasayı?.. Anayasa yapmak için bir darbe ya da savaş olması gerektiğini düşünen varsa, lütfen bir an evvel normale dönsün.. Bahar geldi, çiçekler açtı.. Hayat, yaşanılası bir hayat..

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi