Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

İnsanlığını yitiren insanlık

İnsanlığını yitiren insanlık

Allah'ın en şerefli mahluk olarak yarattığı insan, ölçülerini yitirince ortaya insan kılığında ama insanlıktan uzaklaşmış bir yaratık çıkıyor.

Eğer böyle olmasaydı hergün gazetelere yansıyan cinayet haberlerini okur muyduk?

Böyle olmasaydı önce ses bombası atarak insanların merakını celbedip topladıktan sonra parça etkili ikinci bomba patlatılarak 17 insan ölür, yüzlercesi yaralanır mıydı? İnsanlık duygularını yitirmemiş bir mahluk bunu yapabilir miydi?

Böyle olmasaydı vazifeleri sadece zanlıyı yakalayıp gerekli delilleri toplayarak savcıya ulaştırmaktan ibaret olan görevliler işkence ile insanların ölümüne sebebiyet verebilirler miydi?

Böyle olmasaydı Amerikan askerleri elinin altındaki tutukluyu çırılçıplak soyup işkence etmek, boynuna ip geçirerek köpek gibi peşinde dolaştırmaktan zevk alabilirler miydi?

Aslında 'insan insanın kurdu' olarak değil, birbirine yardımcı olan, acıyı ve tatlıyı paylaştığı bir yaratık olarak dünyaya gönderildiği halde bugün eğer insanlık insanlıktan uzaklaşıyorsa bunun sebebi üzerinde durmak ve anlamaya çalışmak zorundayız.

üniversitelerde öğretilen, "İnsan insanın kurdudur" nitelendirmesi sanıyorum insanın insanlıktan uzaklaşmasının bir ifadesi olsa gerek.. çünkü, insan insanın destekçisi, yardımcısıdır. Allah böyle buyuruyor.. Eğer insan insanın kurdu olmuş, birbirini yemeye başlamışsa yaratıcının ölçüleri terkedilmiş demektir.. Yaratıcının ölçüleri terkedildiğinde insan oğlu edindiği putlarının emrine girmekte, yeni putu madde olmaktadır. Maddenin putlaştığı bir toplumda herkes her ne şekilde olursa olsun madde biriktirmeye yöneliyor ve bunun için her yol mübah gibi algılanıyor. Böyle olmasaydı aldıkları para uğruna bir kamyonun arkasına doldurdukları göçmenlerin havasızlıktan ölmüne sebep olur, ondan sonra da toprak atar gibi ormanlık bölgeye atıp gidebilirler miydi?

Böyle olmasaydı insanlar biraz daha fazla para kazanmak uğruna zehirli sebze ve meyveleri toplayarak piyasaya sürer, göz göre göre insanların zehirlenmesine sebep olabilirler miydi?

İlahi nizamı terkedip maddenin esiri olanlar gerçekten "İnsan insanın kurdudur" prensibini uyguluyorlar ve güçlü olanlar zayıfları sömürüyor, öldürüyorlar.. Bir süre sonra kendisinin de bir başka güçlü tarafından yok edileceğini hiç düşünmeden.

Maddeye tapıcılık birtakım gelişmeler sebebiyle insanların hayatını kolaylaştırmış gibi görünüyor olsa da tüm insanlık maddenin esiri olmanın acısınıı, huzursuzluğu ve mutsuzluğunu yaşıyor. Bu bakımdan insanlığın gerçek anlamda huzura ve mutluluğa erişmesinin yolu maddeye tapıcılığı terkedip vahyi esas alan nizama dönmek ve teslim olmaktan geçiyor. çünkü, Allah insanı, insanın kurdu olarak değil, destekçisi ve tamamlayıcısı olarak yaratmış.

Vahiy medeniyetinde bir insan bir başkasını ne adına olursa olsun öldürüp varile koyarak üzerine beton dökemez. Bunu bir çılgınlık halinde yapsa bile içinde uzun süre saklayamaz. çünkü, vicdanı rahatsız olur, uykuları kaçar. Eğer, insanlar işledikleri vahşi cinayetlerin arkasından hiçbir şey olmamış gibi ortada dolaşabiliyor, insanların arasına karışabiliyorlarsa ortada bir terslik var demektir.

İnsanlık Allah'ın emirlerini terkedip maddeye tapmayı sürdürdüğü, 'herşeyin bir bedeli vardır, parayla istediğini elde edebilir' mantığı geçerliliğini koruduğu sürece insanlık huzur bulmaz, sevgiyi ve mutluluğu yakalaması mümkün olmaz.

İnsanlar arasında parayı belirleyici olmaktan çıkartıp sevgiyi ve saygıyı yerleştiremediğimiz sürece maddeten zenginleştiğimiz oranda insanlığımızı yitirmeye devam edeceğiz demektir. çünkü, vahyin emrine girmemiş bir akıl ile pek çok keşifler yapılabiler ama vahşet ve cinayetlerde bu vahyin emrinden sıyrılmış akıl ile işlenmektedir.

Bugün insanlığın en önemli meselesi huzura ve mutluluğa giden yolda, aklı yeniden vahyin emrine verebilme çabası olmalıdır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi