Elif Nisa

Elif Nisa

Bir Tohum Tanesi Bile Yeter!

Bir Tohum Tanesi Bile Yeter!

Dünyada hayatı ayakta tutan tüm sistemler mucizevi dengeler üzerine kurulmuştur. Bu dengelerde meydana gelebilecek en ufak bir oynama ya da sapma, yaşamı imkânsız bir hale getirebilir. Bunlar öyle hassas dengelerdir ki, biraz inceleyince hepsinde olağanüstü bir hesap ve tasarım olduğu hemen fark edilir.

 

Örneğin; Dünya, güneş çevresinde dönerken öyle bir yörünge çizer ki, her 29 km. de bir doğru çizgiden yalnızca 2.8 milimetre sapar. Eğer bu sapma 0.3 milimetre az veya 0.3 milimetre daha fazla olsa, yeryüzündeki canlılar donarak veya kavrularak ölürlerdi. Küçücük bir bilyenin bile milimetrik hesaplarla aynı yörüngede dönebilmesi neredeyse imkânsızken, dünya dev kütlesiyle böylesine mucizevi bir dönüşü gerçekleştirir.

 

İnsanların çoğu, Allah'ın varlığına inanıyor olsalar da, Allah'ın "her şeyi yaratıp kendi haline bıraktığı" –Rabbimi tenzih eder, yüceltirim- sonra bu düzenin kendi kendine devam ettiği şeklinde sapkın bir inanca sahiptirler. Oysa evrende meydana gelen bütün olaylar, Allah'ın izniyle, O'nun bilgisinde ve kontrolünde gerçekleşir. 

 

Kâinattaki her detay, sonsuz kudret ve ilim sahibi Allah'ın varlığını bize kanıtlayan açık birer delil iken, göklerde ve yerde sürekli yaratılan bu delilleri görmemek,  Allah'ın sonsuz gücünü takdir edip, iman etmeyi engeller.

 

Akıl ve vicdan sahibi bir insan, yalnızca kendi vücudu hakkında düşünse, çok üstün bir yaratıılışın eseri olduğunu anlayabilir. Örneğin; vücudumuzdaki damarların toplam uzunluğu 100.000 kilometreden fazladır. Damarlarımız uç uca eklendiğinde dünyanın etrafını 2,5 defa dolaşacak bir uzunluğa erişir. Ayrıca vücudumuzda son derece düzenli işleyen, birbiriyle uyumlu kompleks sistemler vardır. Bu da, tüm kâinat gibi insan vücudunun da üstün bir akıl tarafından tasarlanarak yaratıldığını gösterir. Akıl sahibi insanlar için her yerde Allah'ın delilleri vardır:

 

"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler (deliller) vardır. Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz sen bunu boşuna  yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru."  (Al-i İmran Suresi, 190-191)

 

İnsan tek bir tohum tanesinde bile Rabbimizin gücünü ve büyüklüğünü görebilir. İşte bu sebeple,  Allah'ın varlığına kanaati gelen bir insanın, karşılaştığı güzellikler üzerinde düşündükçe inancı pekişecek,  imanı güçlenecek ve kişi O’nun bütün kâinatta hâkim olan kudretini takdir edecektir.

 

Ki Bediüzzaman’ın ifadesiyle tek bir tohumun, ait olduğu cismin bütün parçalarıyla alâkalı olduğu gibi, kendi türüyle, yani kendi cinsinden olanlarla ve bütün mevcudatla da münasebetleri vardır.

 

“Ve onlara karşı o münasebetleri nisbetinde vazifeleri vardır. Eğer o tohumcuk habbenin Kadir-i Mutlaktan nisbeti(bağlantısı) kesilip kendi nefsine(kendisine) isnad edilirse(dayandırılırsa), yani kendi kendine olmuştur denilirse, her bir tohumda, her şeyi görecek bir gözün ve her şeye muhit(kuşatan) bir ilmin bulunmasını itikad etmek(inanmak) lâzım gelir.” (Mesnevî-i Nuriye)

 

Ağaçları ve bitkileri tüm muhteşem sistemleriyle birlikte ortaya çıkaranın tohumun kendisi olduğunu elbette söyleyemeyiz. Böyle bir iddia, tohumun son derece akıllı, bilgili ve şuur sahibi bir varlık olduğu anlamına gelir. Bediüzzaman bu inancı, her bir atomda hakikî bir güneşin varlığını iddia etmek gibi gülünç bir ahmaklık olarak nitelendirir.

 

Tohumlara taşıdıkları bilgiler, sonsuz bir güç sahibi tarafından yerleştirilmiştir. Bu üstün gücün sahibi Alemlerin Rabbi olan Allah'tır. O sonsuz ilim sahibidir ve toprağa atılan her tohum O'nun ilmiyle kuşatılmıştır. Allah, tohumu, ağacı oluşturabilecek bilgi ve sisteme sahip olarak yaratmıştır.

 

Dolayısıyla tohum gibi kâinat kitabında yazılı olan cisimleşmiş her bir kelime, pek çok yönlerden tek başına ve topluca Sanatçı’sını gösterir, Allah’ın isimlerini ortaya çıkarır. Yaratılmış her bir ‘şey’ özellikleriyle, şekliyle, nakışlarıyla, âdeta Sanatçı’sını övgü için yazılmış bir şiirdir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Elif Nisa Arşivi