Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Eski CHP, yeni CHP... Katranı kaynatsan da olmaz şeker!

Eski CHP, yeni CHP... Katranı kaynatsan da olmaz şeker!

Hani, her zaman derim ya;

“Katranı kaynatsan da olmaz şeker,
Cinsini sevdiğim cinsine çeker.”
Alın bu sözü;
Uygulayın bugünkü CHP’ye!..
“Yeni CHP”ye geçmeden önce, “Eski CHP”den örnekler vermek istiyorum.
Bu örneklere bakın ve kararınızı kendiniz verin... Bakın bakalım, “katran”dan “şeker” oluyor muymuş, olmuyor muymuş?..

DİNİ NEŞRİYATA HAYIR!

Buyrun, birinci örnek:
Yıl 1944...
Yani ülke yönetimine, tek başına “CHP’nin egemen olduğu” yıllar!..
O yıllarda, “Hazreti Muhammed” adlı bir kitap çıkarılır piyasaya... Çıkarılır çıkarılmaz da, “toplatma” kararı verilir ve toplatılır!..
Oysa, kitapta; “İslâmiyet” ve “Peygamberimiz” hakkında bilgiler vardır.
Kitap toplatılınca, yayınevi ve yazar, İçişleri Bakanlığı’na, o günkü adıyla Dahiliye Vekâleti’ne bir “mektup” gönderip, “kitabın niye toplattırıldığını” sorarlar...
Verilen cevap şudur:
“Mektubunuzu aldım... Biz, her ne şekil ve surette olursa olsun; memleket dahilinde dinî neşriyat yapılarak, dinî bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dinî bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz!”
Bu “resmî yazı”nın altında kimin imzası var dersiniz?..
Vedat Nedim Tör’ün!..
Vedat Nedim Tör; o yıllarda “Matbuat Umum Müdürü”dür!.. Yani, bugünkü adıyla Basın Yayın Genel Müdürü’dür?..

1942 TARİHLİ GENELGE

Madem “Matbuat Umum Müdürü” dedik, o halde “ikinci” örneğimizi de yine oradan verelim...
CHP’nin tek başına iktidar olduğu 24 Temmuz 1942 tarihli bir belgede Başbakanlık adına basına yönelik talimat yayınlayan Matbuat Umum Müdür Vekili İzzettin Tuğrul Nişbay, gazetelerde “din”den bahseden bazı unsurların tespit edildiğini belirterek diyor ki;
“Gazetelerimizin son günlerde neşriyatı arasında dinden bahis bazı yazı, mütalaa, ima ve temennilere rastlanmaktadır. Bundan sonra din mevzuu üzerine gerek tarihi, gerek temsili ve gerek mütalaa kabilinden olan her türlü makule, bent, fıkra ve tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi ve başlanmış bu kabil tefrikaların en çok on gün zarfında nihayetlendirilmesi rica olunur.”

TANRILARIN EN SONUNCUSU(!)

Bu örnekler, “Eski CHP”yi herhalde yeterince anlatmıştır... Ama yine de, “üçüncü bir örnek” daha verelim ki, tam olarak anlaşılsın...
Efendim, olay şudur:
Yıl, 1945’tir!..
Yani, iktidarda “tek parti” olan CHP vardır!..
O yıllarda, “gençlere okutulan bir kitap”ta, aynen şu ifadeler vardır:
l “Tanrıların en sonuncusu, en verimlisi Muhammed’in haber verdiği Tanrı’dır... Bu Tanrı’nın da, diğer ilkel tanrılara benzer tarafları vardır!”
l “Ümit edelim ki; yarının dünyası; göklerden gelecek görünmez kuvvetlerle ve fizik ötesi fikirlerle beslenmesin!”
Yukarıdaki satırlar Köy Enstitüleri Dergisi’nden alınmıştır!..
Dahası;
“Millî Eğitim Basımevi”nde basılmıştır, iyi mi?..
İnanmayanlar, arşivlere gidip, bu derginin 1945 tarihli nüshasının “2. sayı”sına ve o sayının “304. sayfası”na bakabilirler!..
Demem o ki;
“Katranı kaynatsan da olmaz şeker,
Cinsini sevdiğim, cinsine çeker.”
Evet, evet;
“Eski CHP” ile “Yeni CHP” arasında hiçbir fark yoktur.
Al birini, vur ötekine!..

BU DA YENİ CHP

Madem bunu dedik, o halde “Yeni CHP”den de “2 örnek” aktaralım...
Aktaralım ki;
“Eski ve Yeni arasında bir fark olmadığını” cümle âlem görsün.
Birinci olay şöyle:
CHP Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Mehmet Siyam Kesimoğlu, Tatvan ilçesinde bu yıl ilk defa alanlarda kutlanan Kutlu Doğum Haftası’nda doğan bebeklere Peygamber Efendimiz’in isimlerini ya da eşleri ile kızlarının isimlerini veren ailelere çeyrek altın verilmesiyle ilgili İçişleri Bakanı Muammer Güler’e soru önergesi vermiş...
Demiş ki;
“Tatvan Kaymakamı’nın bu davranışını doğru buluyor musunuz? Bakanlığınızın bu yönde bir talimatı var mıdır, yoksa bu davranış kaymakamın kişisel inisiyatifi midir? Kaymakamlar ne zamandan beri Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında din istismarı yapmaktadır? Tatvan Kaymakamı hakkında soruşturma açtınız mı? Soruşturmanın selameti açısından kaymakamı görevden almayı düşünüyor musunuz?”
Şu hâle bakın;
Bir “kaymakam” ki;
“Mahkeme duvarı” gibi soğuk yüzlü, baskıcı ve ceberrut devlet profilinden çıkmış, halkla kaynaşıyor, doğan çocuklara altın takıyor... “Tebrik edilmesi” gereken bu davranış, CHP Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu tarafından “tahammülsüzlük”le karşılanıyor.
Söyleyin Allah aşkına;
“Halka” ve “halkın değerleri”ne bakışta; “Eski CHP” ile “Yeni CHP” arasında bir fark var mıdır?..
Demek ki, neymiş;
“Katran”ı kaynatsan da,
“Şeker” olmazmış!..
CHP’li Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun Kaymakam Murat Erkan’a “Kutlu Doğum Haftası’nda doğan çocuklara altın takması” sebebiyle tepki göstermesi üzerine, Tatvan’daki STK’lar toplanmışlar ve Kaymakam Bey’i makamında ziyaret etmişler... Burada yaptıkları açıklamada da demişler ki;
“CHP, cumhuriyet tarihi boyunca halkın değerleriyle kavga etmeyi şiar edinmiştir.
Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi Tatvan’da da sponsorların desteklediği birçok proje hayata geçirilmiştir. İslam dininin yeni nesiller tarafından öğrenilmesini istemeyen bu zihniyet, cumhuriyet tarihi boyunca tek tip insan modelini dayatmış ve başarılı olamamıştır. Halkımız değerlerine her zaman sahip çıkacaktır. Tatvan Kaymakamımız Murat Erkan Bey’i tebrik ediyor ve kendisine yönelik her türlü saldırıda yanında olduğumuzu ifade ediyoruz.
Ve deklâre ediyoruz ki;
Bebeklere altın takan Kaymakam Bey değil, biz STK temsilcileriyiz...
Hiç kimse, bazı basın-yayın organları tarafından servis edilen maksatlı haberlere itibar etmesin!”

ÖĞLEDEN SONRA MUHALEFETİ

Görüyorsunuz ya;
Bundan 50 yıl önce, “keçisi çalınan imam”ın haberini “imam keçi çaldı” başlığı ile sunan Cumhuriyet gibi gazeteler, bugün de, yeni doğan bebeklere “altın” takan STK’lar iken “kaymakam”ı hedef almışlar!..
CHP dediğin de;
Eski Genel Sekreter Tarhan Erdem’in ifadesiyle, hep “öğleden sonra muhalefeti” yaptığından, yani öğleye kadar “gazeteleri” okuyup, öğleden sonra “beyanat” patlattığından, Tatvan’da da aynısını yapmış!..
Okumuşlar gazeteleri,
Patlatmışlar demeci!..
İyi de;
İnsan, biraz olsun araştırır!.. Yazılanlar “doğru” mudur, “yalan” mıdır?
Ama, dedik ya;
“Dine karşı hep mesafeli” ve de “halkın değerleriyle kavgalı” olduklarından araştırma gereği bile duymamışlar.
“CHP’nin halktan niye karşılık bulamadığını” merak edenler, bi zahmet CHP Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun “soru önergesi”ne baksınlar!..
Orada;
“Halkla, halkın inancı ve değerleriyle kavgalı bir CHP” vardır.

KUTLU DOĞUM’A YASAK!

Şimdi de, ikinci örneğe gelelim.
Olay, İskenderun’da geçiyor.
İskenderun’daki Anıt Meydanı’nda yapılmak istenen Kutlu Doğum Haftası etkinliklerini güvenlik gerekçesiyle reddeden CHP’li İskenderun Belediyesi, İstanbul’u savaş alanına çeviren STK’ların başında gelen KESK’in 1 Mayıs kutlamalarını burada yapmasına izin vermiş...
Ne demektir bu?..
“Kutlu Doğum kutlamasına hayır,
1 Mayıs kutlamasına evet!”
Söyleyecek söz bulamıyorum.
Söyleyeceğim tek söz;
“Katranı kaynatsan da olmaz şeker,
Cinsini sevdiğim, cinsine çeker.”
Anlayacağınız; CHP cephesinde değişen hiçbir şey yok...
Al “Eski CHP”yi,
Vur “Yeni CHP”ye!.. Özcan Yeniçeri MHP’yi mi tarif ediyor?
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, dün düzenlediği basın toplantısında demiş ki;
“Kimin ne içeceği ya da kimin ne giyeceğinin, kaç çocuk yapacağının gündem oluşturduğu ülkeler, totaliter iktidarlarla yönetilen ülkelerdir.”
Farz edelim ki, öyledir... Peki; sırf “Merve Kavakçı’ya destek vermemek” için dönemin MHP Milletvekili “Nesrin Ünal’ın başörtüsünü çıkarttırmak” ne oluyor?..
Bu durumda, MHP de, “totaliter bir parti” mi oluyor?!?..

 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi