Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

Kurban Bayramı’nda Kurbanlarımızı Taksim’de Keseceğiz

Kurban Bayramı’nda Kurbanlarımızı Taksim’de Keseceğiz

Efendim “Burası Türkiye, burada her an her şey olabilir” sözü artık inkar edilemez bir gerçeklik olarak zihinlerimize yerleşiyor. Şimdi bakın şu hal-i pür melalimize... Her mahkemede duvarda Hazreti Ömer’in bir sözü büyük harflerle yazılıdır. “Adalet mülkün demelidir” (El adl-ü esas ül-mülk) Yani adalet memleketin temelidir. Şimdi mahkemelerimizdeki uygulamalara bir bakıyoruz.

Adam 10 ayda 35 kere hırsızlık yapmış, her defasında da yakalanmış ve mahkeme tarafından salıverilmiş. Yani mahkemenin kadrolu hırsızı, adam neredeyse sigorta isteyecek. Ardından 1 Mayıs’ta buna benzer bir tuhaflık yaşıyoruz. Marjinal örgütler Şişli’de, Mecidiyeköy’de ve Beşiktaş’ta ortalığı kan gölüne çevirdiler. Yaktılar, yıktılar, kaldırım taşlarını söküp önlerine gelene attılar, hatta  yanlışlıkla birbirlerine attılar. Dört kişiyi de komaya soktular. Ve CHP milletvekilleri de bu kan dökücülere alkış tuttular. “Efendim, Taksim’de mitinge izin verilseydi bunlar olmayacaktı” pişkinliğin bu kadarı ancak 90 yıllık bir partiden sadır olur. “Taksim’de miting yapılacak” diye vahiy mi geldi? Herkes, AK Parti de dahil, nasıl gösterilen yerde miting yapıyorsa, siz de bundan azade değilsiniz, uyacaksınız. Şimdi şöyle bir istekte bulunsak:

- Kardeşim, Taksim bizim için çok anlamlı. Zira yıllarca Taksim’i kurtarılmış bir bölgeniz olarak görüp orada Taksim Camii’nin yapımını engellediniz. Nüfusunun % 99’u Müslüman olan bir ülkede insanımızın ibadet hakkını kullanmasına mâni oldunuz. Bu yaptığınız bizim ruh dünyamızda derin yaralar açtı. Biz de bu haksızlığın toplumsal hafızamızda sürekli yaşaması, hiç unutulmaması için tüm STK’lar ve İmam-Hatip camiası olarak her yıl Taksim’de olacağız. Bize yapılanları unutmadık, unutturmayacağız. Önümüzdeki Ramazan ayında bütün Müslümanları iftar yapmaya Taksim’e bekliyoruz. Sonra da orada 300.000 kişi her gün teravih namazı kılacağız. 2 ay sonra da tüm Müslümanların Kurban Bayramı geliyor, herkes koyunlarını, ineklerini alıp gelsin, orada 100.000 kişi kurbanlarımızı keseceğiz. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu bize mani olmayı sakın aklından geçirmesin.”

Sonra da ellerimizde koca koca bıçaklarla Taksim’e yürüsek, normal mi bu istekler? İşte işçi konfederasyonlarının Taksim inadı da böylesine kör bir inat. Niyet üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek! Taksim’de olay çıkarıp Erdoğan’ı zorda bırakabilir miyiz!
 Cevap ver Kılıçdaroğlu, Bahçeli, kutb-ul azâm İhsan Eliaçık Hoca... Cevap verin işçi konfederasyonlarının liderleri... Ve 70 tane kan dökücüyü serbest bırakan mahkemenin hakimleri. Biz de Taksim’i kan gölüne çevirirsek bizi de serbest bırakacak mısınız?
İyi ki hukuk fakültesini bitirmemişim!

CHP VE MHP İNTİHARIN EŞİĞİNDE!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kılıcı kınından sıyırmaya hazırlanıyor. Önünde sıra ile yapılacak 3 seçim var, belediyeler, başkanlık seçimleri ve ardından da milletvekili seçimleri. Seçimler ne ile kazanılır? Önce siz iktidar olarak iyi, yüz akı işler yapacaksınız, sonra da yeni dönemde bu yaptıklarınızı halkınıza anlatacak kadrolarınız olacak. Erdoğan, Ankara Kızılcahamam’da önce il ve ilçe başkanlarını kampa aldı. Kamp deyince sakın aklınıza yan gelip yatma yeri gelmesin. Orada komutan konuşuyor, kendi yaptıklarının hesabını teşkilatına veriyor ve teşkilatından hesap soruyor.  “Biz bunları yaptık, ya siz ne yaptınız?” Doğrusu bu Başbakan hızlı tren gibi, herhalde bu yüzden Türkiye’yi hızlı trenle donatıyor. 27 Mayıs 1960 darbesinin Milli Birlik Komitesi üyesi Muzaffer Özdağ’la İstanbul’da Nişantaşı’ndaki evinde bir söyleşi yapmıştık.
Özdağ’a ayrılırken Başbakan Erdoğan hakkındaki düşüncesini sormuştuk ve şu cevabı almıştık.

- Onunla aynı düşünceleri paylaşmıyorum, fakat enerjisine hayranım. Adam sabah 9’da Londra’da, öğleden sonra Bosna Hersek’te, akşama Moskova’da Putin’le görüşüyor. Bu tempoya ancak şapka çıkarılır ve takdir edilir.

Erdoğan’da Kızılcahamam’da önce il ve ilçe başkanlarını, şimdi de milletvekillerini topladı. Onlara hız takviyesi yapacak. Ardından sıra belediye başkanlarına gelecek belki. Görünen o ki Erdoğan’ın acelesi var. Türkiye’yi bir yere götürüyor. O gidilen yerden rahatsız olanlar da var elbette. CHP rahatsız bu gidişten, normaldir, tarihinde dinle bir türlü barışamamanın örnekleri olan, halkın inançları ile problemli, kökleri alkolle sulanmış bir CHP, tabii olarak Erdoğan’ın yaptıklarına şiddetle muhalefet şerhi koyacak. Onun Türkiye’yi götürdüğü yerde vakıf eserlerinin ihyası var, halbuki CHP camiler dahil, vakıf eserlerini “kelepir” ilanları ile satışa çıkarmıştı.

Erdoğan, Dersim katliamı için özür dilerken, katliamın mimarı ve uygulayıcısı CHP, hiç utanmadan “Dersim mağdurlarının hakları verilsin” diyerek, sanki bu işler AK Parti’nin başının altından çıkmış gibi ortalıkta arz-ı endam etmektedir. Aynı şekilde genlerinde halkın inançları ile kavga yatan, Doğu Perinçek’in İşçi Partisi’nin de AK Parti’ye düşmanlık çizgisini anlayabiliyoruz. Zakkum ağacından gül kokusu çıkmaz. Pekiii, MHP’nin hangi gerekçe ile olursa olsun İşçi Partisi ile kucaklaşması ve oradan onlarla birlikte Erdoğan’a salvo ateşi yapmasını eski bir ülkücü olarak bir türlü hazmedemiyorum.

Hele şimdi bir de “milli merkez” adıyla örgütlenip, “Cumhuriyet elden gidiyor” diye koro halinde ağlamıyorlar mı içim cızzz ediyor. Bir dönem “vatanı satan Maocular” ve onlara karşı “vatanı koruyan” ülkücüler! Toplanmışlar, aynı kapta kaynıyorlar, dostluk mesajları veriliyor karşılıklı. Bugün Alparslan Türkeş, canlanıp gelse ulusalcı Perinçek’çi Yaşar Okuyan liderinin yüzüne nasıl bakacak? Gerçekten temel fıkrası gibi... Bu merkezde Türkiye’de ne kadar miadını doldurmuş, tedavülden kalkmış siyasetçi, kendini ilim adamı zanneden şahsiyet varsa orada “Biz de varız” yarışındalar. Tek sığındıkları çatı Mustafa Kemal. Kendi acizliklerini, beceriksizliklerini “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” pankartının örttüğünü sanıyorlar.

Oysa mızrak çuvala sığmaz. Türkiye’yi iflasın eşiğine getirip Erdoğan’ın kucağına bıraktılar, O da 10 yıldır bunların pisliklerini temizleye temizleye sonunda memleketi düze çıkardı. Yunanistan, İspanya, Portekiz ve AB ülkeleri krizle boğuşurken Türkiye uçuyor. Bir dönemin 70 sente muhtaç Türkiye’sinden iki projeye 60 milyar dolar yatırabilen, IMF’ye borç verme hazırlığında olan bir Türkiye’ye geliyoruz. Bir iş yapma kabiliyeti olmayanlar adam gibi kenara çekilip takoz olmayı bıraksalar, buna da eyvallah. Kıskançlıktan çatlıyorlar adeta.
Ne diyelim, kıskananlar çatlasın!


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi