Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Hisseli hainler kumpanyası!

Hisseli hainler kumpanyası!

Son taksidin ödenmesiyle IMF’ye olan borcumuz bitti çok şükür; artık IMF’ye borç verecek durumdayız. Ekonomik kapasitemizin refah üretir hale gelmesinin ve iktisadi kalkınma momentumunun, askeri ve teknolojik kapasitemizi tetikleyecek olmasının potansiyel gücümüzü çok daha görünür ve kullanılabilir kılacağı muhakkak.

Kapasite genişlemesi ile birlikte derinlik ve zenginliği belirginleşecek ve fark edilebilecek olan coğrafya, tarih, kültür ve nüfus gibi sabit unsurların verimliliği bundan böyle gittikçe artacak ve ancak o zaman sert gücümüz (hard power) yumuşak/ince gücümüzle (soft power) birleşerek akıllı bir güce (smart power) inkılâp edebilecek.

Kendi ıstılahımızla ifade edecek olursak ‘âdil kudret’ ve bunun asıl şartı olan ‘âkil kuvvet’ gayesi için ise çok daha başka bir şartın tahakkuku elzemdir ki o da stratejik planlama, stratejik zihniyet ve bunları idare edecek ‘hikmetli’ ve ‘ahlâklı’ bir siyasi iradedir.

Tüm bu değişim ve dönüşüm Kemalist Pradigma’nın izleri silinmeden mümkün olmadığı için bugün pek çok sahada devrim denilebilecek değişimlere ve bunların sebep olduğu rahat(sız)lıklara şahit oluyoruz. Her değişimin bir fiyatı var elbette ve şayet bu değişimlerin toplumsal karşılığı olmazsa ve bu karşılığı görebilecek bir ‘kâmil toplum’ mevcut ise, o fiyatlar katmerlenerek siyasi irade sahiplerine vakti geldiğinde ‘kanlı yahut kansız’ fatura edilir. Bu hep böyle olmuştur tarihte.

Bu şuna benziyor biraz da: On yıllardır bir gidiş bir geliş, delik deşik bir yolun bir belediye tarafından genişletilme ve ıslah edilme kararının uygulama safhasında yaşanan ‘geçici’ rahatsızlıkları görüp, “Nereden çıktı şimdi bu yol işi!” diyenlere şahit olmuşuzdur. Bilhassa İstanbul’da saç-baş yolduran trafik çilesinin sebebi ‘bitmek bilmeyen’ yol çalışmaları olur bazen. Ama neticelenince elde edilen rahatlık sonrası, daha evvel serzenişte bulunanların belediyeyi tebrik ettiği nadiren görülse de bu rahatlama geçmişteki çileyi bir süre sonra unutturur.

Sosyal devlet anlayışının hizmet gereklerini ifa etmek adına ortaya çıkan bu geçici ‘yol çilesi’ şayet ‘güvenlik devleti’ refleksleriyle vukua gelir ve ‘yol kesme’ veya adım başı ‘kontrol’ şeklinde zuhur ederse, ancak seferberlik zamanlarında katlanılabilecek olan bu çilenin motivasyonlarının toplumsal karşılığı olmadığı için eninde sonunda yaşanan huzursuzluk bir noktadan patlak verir ve neticede ya ihtilal yahut anarşi olur!

Türkiye’nin eğitimden sağlığa, yargıdan güvenliğe, siyasetten ekonomiye ‘trafik çilesi’ yakın vakte kadar büyük oranda tam da bu şekildeydi. Bir gidiş bir geliş delik-deşik yollar! Güvensizlik, kaypaklık, liyakatsizlik, ehliyetsizlik, kayırmacılık paçalarımızdan akıyordu adeta! Trafik canavarı her yerdeydi! Bugün de hâlâ el değmeyen yollar, ıslah edilmeyen bataklıklar var! Bir süredir bazı sahalarda yürüyen yol yapım ve genişletme çalışmaları ‘geçici’ rahatsızlıklar vermiyor değil! Özellikle eski devrin ‘efendi ve kölelerini’ kirli saltanatları elden gittiği için çıldırtıyor bu düzenlemeler! Hisseli Hainler Kumpanyası iflasın eşiğinde onun için! Çaresizlik denizine düştükleri için de arsızca, imansızca ve amansızca kimliğine ve zehrine bakmadan her yılana sarılıyorlar! “Bizim bahçemize yağmayacaksa yağmur, bundan böyle hiç yağmasın!” firavunluğunun peşindeler!
En son Banyas-Reyhanlı hattındaki zulüm çarkında bir kez daha başlarını çıkardı bu kirli kumpanyanın sivil paşaları! Dikkatlice nazar edin, bir bir deşifre edeceksiniz hepsini bu mendeburların!

Onlar için çözüm sürecini başlatan, IMF’ye borcunu ödeyen, pek çok sahada terakki içinde olan, Suriye’de mazlumun hakkını savunan, kapısına gelen misafire sahip çıkan, evini açan, yüz yıla yakındır unuttuğu kardeşleriyle kucaklaşan bir Türkiye en tehlikeli Türkiye oldu hep!

Onlar ‘çözüm’ü ‘ölüm’ diye okuyup kan, gözyaşı ve tabuttan nemalandılar daima!
Onun için yakın vakte kadar “Tehlikenin farkında mısınız?” diye felaket telalığı yapıyorlardı. Yine onun için yakın geçmişte tam “Biz kaç kişiyiz?” diye sayıma başlamışlardı ki, vehimlerinin kurbanı olduklarını çok sonraları anladılar.

Bitti çok şükür. Borç bitti! Tehlike geçti şimdilik! Siperden çıkabiliriz artık! Ama asıl iş ve imtihan siperden çıkınca başlıyor.

Kuru lafla ne Merkez Bankası kasası doluyor ne Amel Defteri çünkü!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi