Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Neden Reyhanlı?.. Bir taşla, birkaç kuş vurmak!

Neden Reyhanlı?.. Bir taşla, birkaç kuş vurmak!

Dikkat ettiyseniz, dün, sadece “Manisa izlenimleri”mi aktardım, Hatay Reyhanlı’daki patlamadan hiç bahsetmedim... Reyhanlı meselesini bugüne bıraktım ki, detaylarını yazabileyim...

Efendim, “Manisa seyahati”ne çıkmadan önce, şöyle bir plân yapmıştım: Pazar akşamı dönerim, Pazartesi günü “Manisa notları”nı yazarım... Salı günü de “Türkiye’nin IMF tarihi”ni kaleme alırım, Çarşamba günü yayınlanır...

Öyle ya; Salı günü Başbakan Tayyip Erdoğan’la birlikte Washington’a gideceğimden, önceden hazırladığım bu yazıyı koyarım köşeme...

Ne yazık ki;
Benim emeklerim de boşa gitti, yazıyı hazırlamamda bana yardımcı olan Zekeriya Say’ın çabaları da...
Diyecektim ki;
“Türkiye Cumhuriyeti, 52 yıldan beri borçlu olduğu IMF’ye; Hazine’nin 14 Mayıs’ta yapacağı, yaklaşık 422,1 milyon dolarlık son taksit ödemesi ile borcunu bitiriyor... 9 Cumhurbaşkanı, 37 Hükümet ve 19 stand-by anlaşmasından oluşan bu serüven nihayet burada bitiyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın her platformda bahsettiği DSP-MHP-ANAP koalisyonundan devraldıkları 23.5 milyar doları tasfiye ediyor, Türkiye’yi IMF’ye borç verir ülke haline getiriyor.”

REYHANLI’NIN ÖZELLİĞİ
Evet, bunları diyecek ve “IMF tarihi”ni ayrıntılarıyla anlatacaktım.
Ne var ki;
“Reyhanlı’daki vahşet” geldi gündeme... Bütün Türkiye bu vahşeti konuşuyor;
“Kim yaptı?.. Niye yaptı? Amaç ne?”

Saldırıyı duyduğumuzda Akhisar’da idik... Heyet üyelerimizden Fadime Özkan, kendisine gelen bir haberi paylaştı bizimle; “Reyhanlı’da bomba patlamış, 3 vatandaşımız ölmüş!”
Kendi aramızda; “Acaba kimler ve niye?” diye konuşurken, ölü sayısı artmaya başladı... Biz Manisa’dan ayrılırken, ölü sayısı 42’ye çıkmıştı... Şu yazıyı yazarken ise, ölü sayısı 50’yi aşmıştı... İnşallah başka ölü olmaz ama olacak gibi... Çünkü, “ağır yaralı” sayısı çok...

Allah tekrarını yaşatmasın...
Ölülerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Belki çok klasik gelecek ama, Mahir Kaynak’ın o meşhur sorusunu yine sormak gerekiyor; “Bu saldırı en çok kimin işine yarıyor?.. Kimin işine yarıyorsa, fail de odur!”
Peki; saldırı, en çok kimin işine yarıyor ve hedef niye Reyhanlı?..
Çeşitli yorumlar şöyle:

“Hatay hemen her türlü etnisite, inanç ve mezhepten insanların yaşadığı kozmopolitlik bir şehrimiz. İki yıldan fazla süredir kaos ve savaşın devam ettiği Suriye ile komşu. Daha da önemlisi sınırın her iki tarafında onbinlerce akraba bulunuyor. Suriye’de iç savaşın çıkmasıyla birlikte binlerce kişi Esed yönetiminin katliamlarından kaçmak için Hatay’a sığındı.

On binlerce kişi çadır kamplarda ve kiraladıkları evlerde kalıyor.
65 bin nüfuslu Reyhanlı’nın ise hemen hemen tamamının Sünni olması dikkat çekiyor.
Yüzde 60’ı Arap, yüzde 25’i Türk, yüzde 8’i Çerkez, yüzde 5’i Kürtler ve diğer unsurlardan müteşekkil... Sınırın sıfır noktasında bulunan Reyhanlı’da 50 bin civarında Suriyeli mülteci yaşıyor.

Yıllardır hoşgörü, sevgi ve barışın hakim olduğu Reyhanlı’da halk, savaştan kaçan Suriyeli mültecileri adeta bağrına bastı... Kimi aileler evlerini Suriyeli kardeşleri ile paylaşırken, kimileri ise evindeki fazla battaniyeyi verdi. Halk, katliamdan kaçan masum halka el uzatarak zor günlerinde destek oldu.

Reyhanlılar ile Suriyeliler arasında derin akrabalık bağları da bulunuyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin iyi olduğu dönemlerde Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı’nda gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretlerle sınırın iki tarafındaki akrabalar birbirlerini ziyaret ederek hasret gidermişlerdi. Savaş sonrası Reyhanlı’da kısa zamanda kaynaşan Suriyeliler ile Türkler arasındaki ilişkiler devam etti, hatta yüzlerce Suriyeli ve Türk genci hayatlarını birleştirdi.
Reyhanlı bu ve benzeri özelliklerinden dolayı, Esed ve destekçilerinin kirli planlarında bir taşla birden fazla kuş vurmak için son derece uygun bir yerleşim yeriydi.

Saldırıdan; masum Suriyeli mülteciler sorumlu tutularak Reyhanlı halkının mültecilerle arasındaki kardeşliğe darbe vurulabilecekti. Böylece hem Suriyelileri barındıran Sünni Reyhanlı halkı bir şekilde ‘cezalandırılmış’ olacak hem de Suriyelilerin Reyhanlı’yı terk etmesi için otomatik baskı kurulmuş olacaktı.

Ayrıca, tamamı Sünni olan Reyhanlı halkını, çoğunluğu Nusayri olan bazı bölgelerdeki vatandaşlarla karşı karşıya getirerek Sünni-Nusayri gerilimi daha da tırmandırılabilecekti.
Böylelikle, Irak ve Lübnan’da başlayan ve yer yer çatışmaya dönüşen mezhepsel bir savaşın içine Türkiye de daha kolay bir şekilde çekilebilecekti.”

Tabiî, şöyle diyenler de var:
“Esed yönetimi, bu saldırı ile Türkiye’ye iki mesaj vermiş olabilir: Suriye’ye müdahale edersen, bu iş daha da büyür... Beni rahatsız edersen, ben de seni rahatsız ederim... Suriye’den elini çek!”

THKP-C ACİLCİLER
Saldırıdan sonra yapılan operasyonlarda 9 kişi gözaltına alındı ve onların “itiraf”larından anlaşıldı ki, “Suriye ile işbirliği” yapan “Eski bir Marksist örgüt” vardır ve “bombalı araçları” patlatan onlardır.

Bunlar, 32 yıldır aranan Mihraç Ural adlı caninin adamlarıdır... Mihraç Ural’ın başında bulunduğu THKP-C’nin Acilciler kolunun 2 bin üyesi vardır... “Sırtlan” lâkaplı Mihraç Ural, halen Lazkiye’de ve Suriye İstihbarat Örgütü El Muhaberat’ın kontrolünde yaşamaktadır.
“Esed güçlerinin sahaya indiğini” duyuran Mihraç Ural, Mukaveme Suriyyi adıyla yeniden örgütlenmiş... Banyas’taki katliamdan da o sorumlu tutuluyor.

NİYE ŞİMDİ
Olaya “zamanlama” açısından bakacak olursak; eski Savcı Gültekin Avcı’nın dediği gibi;
l Reyhanlı’daki saldırı; çözüm süreci ve özellikle PKK’nın Türkiye içindeki teröristlerini sınırdışına çekme süreci içinde gerçekleşen bir saldırıdır...
Çekilme nereye?
Kuzey Irak’a!..

Şii jeopolitik ekseninin sadık oyuncularından Nuri El-Maliki, PKK teröristlerinin Kuzey Irak’ta toplanmasından oldukça rahatsızdır...

Bu konuda sert ikazlarda da bulunduğu unutulmamalı!..
l Saldırı, Başbakan’ın ABD ile Suriye’ye yönelik temaslarından ve Suriye’ye yönelik açıklamalarının arkasından geldi.

Saldırının; Başbakan’ın, Esed rejimine yönelik açık askeri ve politik tavrına bir misilleme olduğu güçlü bir ihtimaldir.

İşin özü ve özeti şu:
Esed rejimi; ya kendi debelendiği bataklığa Türkiye’yi de çekmek istemekte ya da “Türkiye’yi Suriye’den uzak tutmak” istemektedir.
Ne var ki;

Hangi sebeple olursa olsun, Türkiye; bu saldırının karşılığını vermekten aciz bir ülke değildir ama bugünlerde “soğukkanlı” davranmak durumundadır.

OBAMA İLE GÖRÜŞME
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Obama ile yapacağı görüşmede bu olay kesinlikle gündeme gelecektir... Biz de bu görüşmeyi takip edecek ve sonuçlarından, inşallah sizleri de haberdar edeceğiz...
Şimdilik Allahaısmarladık.

MHP’nin çıkardığı gürültüye baktım da!
Bir insan mezarlığa gitse, “herkes ölü” zanneder... Hastaneye gitse “herkes hasta” ve düğüne gitse “herkes eğleniyor” zanneder.

Manisa’ya gittiğimizde, hele hele vatandaşla konuşmak üzere sokağa çıktığımızda zannettik ki, “Manisa’ya MHP hakim”dir!..

Öyle ya; adım attığımız her yerde onlar!.. Ya sataşıyorlar, ya slogan atıyorlar, ya da bayrak sallıyorlar!.. İyi organize olmuşlar!..

Merak ettim... “Manisa’da MHP’nin durumu nedir?” diye araştırdığımda gördüm ki, “AK Parti’nin üçte biri” kadarlar.

Evet, evet; 2011 seçimlerinde AK Parti 405 bin 652 oy almış... MHP’nin aldığı oy ise 145 bin 929 civarında... AK Parti 5 milletvekili, MHP ise 2 milletvekili çıkarmış... Oran olarak da AK Parti yüzde 46.9, MHP ise yüzde 16.8 civarında oy almış!..
Demem o ki, “gürültü”lere aldanmamak gerekir... “Boş teneke” de çok ses çıkarır ama, adı üstünde “boş”tur.

MHP’liler “sokağı doldurmak” yerine “oy sandığı”nı doldurmaya çalışsalar, daha iyi ederler!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi