Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Şeytan bunun neresinde

Şeytan bunun neresinde

CHP yılların darbecisi değil mi?

Dün 27 Mayıs dediler, bu gün de Ergenekon ulusalcı eşliğinde Türk Baharı geveliyorlar. Dış odaklar da dahil, istiyorlar ki Suriye gibi Türkiye’de etnik bölücülük veya mezhepçilik oyununda bir daha düzelmeyecek şekilde karışsın.
Bu zihniyet karıştırıcı.
Ülkenin kalkınması, yatırımlar, kredi notunun yükselmesi namerdin gözünü korkutuyor. İstedikleri, ülke yeniden Şef devrinin karanlıklarına dönsün.
Hastanelerde röntgen çekecek bir film dahi bulunmasın, ekmek- yağ kuyrukları oluşsun, piyasalar bir gecede fakirin elindekini de kapsın kaçsın, döviz yükselsin.
Yeniden repo zenginleri türesin…
Halkın omuz verdiği iktidarlar ne zaman bu ülkeye bir çivi çakmaya kalkışsa bu vuvuzelalar sokaklara dökülerek polis araçlarını yakarlar, iş yerlerini tahrip ederler, cadde ve sokakları savaş alanına çeviriler. Sorunlar ne?
Kafa çekme yeri, kadın ticareti yapan mekanlar dururken Taksim’e neden Gezi Parkı?
Göreceksiniz, bu park halkın hizmetine açılınca bu sefer de alkol diye tutturacaklar, hatta o güzelim parkta alenen seks hürriyetimiz neden yok diyecekler.
Bunların kafaları ya kadıncılığa çalışır veya iktidarın yaptıklarını tahrip etmeye.
İşte Asya’yı Avrupa’ya bağlayan üçüncü köprü.
Bu köprüye verilen isimden malum kesim durmadan fırtına biçiyor.
Bu alçaklar bilmelidirler, Yavuz Sultan Selim gibi bir deha bu milletin halifesidir.
Devrin Şah İsmail’i, Suriye’nin Esed’ine taş çıkaracak cinsinden ve de Müslüman halkı Alevi Sünni şeklinde takıştırmaya efor sarf eden bir karıştırıcı.
Çokça ikaz edildiği halde dinlemeyip Osmanlı ile savaşı tercih edince sonunda tahtını, çoluk çocuğunu geride bırakarak kayıplara karıştı.
Kaldı ki olay, sevabı ile günahı ile tarihe mal olmuş gitmiş.
O gün bugün Alevilerle Sünniler bir arada barış ve hoşgörü içerisinde yaşamlarını sürdürürken geçmişin kaşınması elbette ki ülke adına hayra alamet değil.
Kılıçdaroğlu artık CHP demiyor, biliyor ki CHP onun yönetiminde çoktan silindi gitti.
Şimdi iş sokaktaki taşlara kaldı.
Taşları bağlayıp itleri salmak olayı eski bir hikaye.
Hatta ya tutarsa masallarından.
O yüzden Kılıçdaroğlu gibi bir muhalefet ülkenin başbakanına bodoslamadan katil suçlaması ile yüklenince belli ki arkası 27 Mayıs havasında esintilerle çırpıntılarla sökülüp gelecek. Gelmiyor değil bir avuç da olsa geliyor.
Ve bakıyoruz sokaklara.
İstanbul’da ağaç kesiliyor, Çankaya’nın tuzu kuruları ellerine tencereleri alarak cadde ve sokakları kirletiyor. Yine eski şarkılar…
Manzarayı yakından izledim.
PKK teröründe işi biten çocuklar bu kez ulusalcıların sokak kışkırtmalarında kullanılıyor. Sermayeden soluklanan kanallarla yazarlar destekçileri.
Bu kadar zarar ziyan…
Cumhuriyet mitingleri tutmadı ya, yerine polis terörü suçlamaları.
Polis, huzuru bozana, araçları yakana neden gül suyu değil de biber gazı kullanıyor?
Oturup az şekerli kahve neden yapmıyor?
Şüphesiz sivil inisiyatifte sorunlar olduğu gibi emniyet güçleri arasında da işi yokuşa sürecek veya kalabalığı tahrik edecek kişiler vardır.
Öyledir diye kimsenin cadde ve sokakları savaş alanına çevirmeye hakkı yok.
İnsansan fikrini insan gibi söylersin, hayvansan tepinirsin kırar dökersin. Hukuk da senin nallarını söker, başına tasmanı geçirir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi