Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Taksim eylemlerinin perde arkası ve Akit

Taksim eylemlerinin perde arkası ve Akit

Neredeyse “2 ay”dan bu yana “hasbihal” etme imkânı bulamadık... Bir yandan “Akil İnsanlar Heyeti”ndeki çalışmalarımız, bir yandan “yurtdışı seyahatler” derken, bir türlü “Akit’in içi”nden söz edemedik...

Aslında, değişen bir şey yok...
Akit, 12 Eylül 1993’te hangi yola adım attıysa, bugün de aynı yolda devam ediyor.
Hem de, milim sapmadan!..
Hem de kararlılıkla!..
Hiç kuşkunuz olmasın ki;
Akit, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da “hak” bildiği yolda ilerlemeye devam edecek, hiç kimsenin güdümüne girmeyecek, “dik duruş”unu bundan sonra da sürdürecektir.

O REKLÂM VE İLÂNLAR

Sözü biraz daha açıp, açık ve net söyleyelim;
“Aleyhlerinde” haberler yaptığımız bazı kuruluşların “ilân”larını Akit’te görünce, bazı okurlarımız haklı olarak soruyorlar;
“Sus payı mı verdiler?!?”
Böyle bir soruyu, bize yapılmış bir “hakaret” telakki etmekle birlikte, “açıklama” yapmak durumundayız.
Evet, bazı firmaların aleyhinde yayınlar yaptık... Neydi o haberler?..
“Mescid açmadı!.. Cuma Namazı’na izin vermiyor!.. Başörtülü işçiye tahammülleri yok!”
Akit’i sürekli takip eden okurlarımız gayet iyi bilirler ki, bu haberlerimiz ses getirdi ve adı geçen firmalar “sağduyulu” hareket edip, “yanlış uygulama”larından vazgeçtiler.
Onlar “yasakçı uygulama”larından vazgeçince de, “ilân ve reklâm”larını almada bir sakınca görmedik.
Zira biz, “firma”lara değil, “yasakçı uygulama”larına karşıyız.
Diyeceksiniz ki;
“Hem Taksim provokatörlerini Migros’un beslediğini yazıyorsunuz, hem de Migros’un ilânını alıyorsunuz!”
Hayır, biz “Migros’un ilânı”nı almadık... “Kaya Bisiklet” adlı firmanın ilânını aldık... Kaya Bisiklet, sattığı bisikletlerin Migros ve Tansaş mağazalarında bulunduğunu söylüyorsa, biz ne yapabiliriz ki?..
İçiniz rahat olsun...
Bilin ki, 20 yıl boyunca sizleri “satmayan” bir gazete, bundan sonra da “satmaz.”
Ve ayrıca;
“Bağımsız, Bağlantısız ve Güdümsüz” bir gazete olarak, bundan sonra da “Halkın gören gözü, işiten kulağı, haykıran sesi” olmaya devam eder!..
Evet, içiniz rahat olsun...

TAKSİM’İN ARKA YÜZÜ

Bunu böylece belirttikten sonra, gelelim “gündemdeki olaylar”a...
“Olaylar” dediğimize bakmayın, 2 haftadır, “bir tek olay” var ki, aslında gündemi işgal etti, gündemin ortasına çöreklendi...
Tahmin ettiğiniz gibi, bu olay “Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların sökülmesi”ni protesto ile başlayıp, önce İstanbul’a, sonra da bütün Türkiye’ye sıçrayan eylemlerdir!..
Hepinizin bildiği gibi;
“Ağaç” söylemiyle başlayan bu eylemler, daha sonra “illegal örgütler” tarafından “elegeçirildi” ve “ağaç” deyince akıllarına “darağacı” gelen güruhlar, “AK Parti iktidarını devirmeyi, Tayyip Erdoğan’ı da asmayı” dillendirecek kadar azgınlaştılar...
Bu süreçte;
Eylemlerin “zamanlama”sını, eylemcilerin arkasında “kimler”in bulunduğunu ve kimlerin de, “ambulansın açtığı yoldan ilerleyen uyanıklar” gibi “eylemlerden rant devşirmeye çalıştığını” gözler önüne serdik.
Meselâ, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sık sık sözünü ettiği “faiz lobisi”nin neden çıldırdığını ve “eylemcileri niye desteklediğini” 11 Haziran Salı günkü “rantiyeyi çıldırtan rakamlar” manşeti ile ortaya koyduk.
Olay şuydu:
“Hazine’nin verilerine göre, iç ve dış rantiye çetesi, 28 Şubat sürecinde devlete enflasyondan arındırılmış yüzde 27’lik faiz oranıyla para satarken, 2011’de Hazine faizleri yine enflasyondan arındırılmış haliyle yüzde 1.6, 2012’de yüzde 2.4, 2013’ün ilk altı ayında da yüzde 0,8 oldu. ‘Faiz lobisi’nin yeniden yaşamanın hayalini kurduğu günlerde, devlet; saniyede bin 78 dolar faiz ödüyordu.”
Bu “faiz lobisi” çıldırmasın, bu faiz lobisi karalar bağlamasın da ne yapsın?.. “Eylemci gençler” gibi bir “maşa” bulmuşlar, elbette kullanacaklar!..
Zaten tepe tepe kullandılar!..

YABANCI PARMAĞI

Yine biliyorsunuz ki;
“Taksim provokatörleri”nin arkasında “ABD ve Avrupa ülkeleri ile onların medya organları” vardı...
ABD’nin CNN International kanalı vardı, İngiltere’nin BBC kanalı ve Reuters Ajansı vardı... “Her gün yüzlerce kişinin öldüğü Suriye”den bir gün olsun “canlı yayın” yapmayan bu televizyon ve ajanslar, “Taksim’den 9.5 saat canlı yayın” yaptı, iyi mi?..
CNN, “Irak’ın işgali” günlerinde sadece “10 savaş muhabiri”ni görevlendirirken, “Taksim’e 13 savaş muhabiri”ni gönderdi!..
İşin tuhaf tarafı;
Bu muhabirler, “Taksim olayları başlamazdan çok önce” gönderildi Türkiye’ye!..
Tabiî, sadece “savaş muhabirleri”ni değil, “ajan”larını da gönderdiler ki, onları “deşifre” eden yine Akit oldu...
Akit’in 13 Haziran Perşembe günkü manşetinde “İşte o ajanlar” başlığı vardı... O gün; “kim oldukları belirsiz onlarca yabancının Taksim’de cirit attıklarını” haber verdik... O ajanlar, “bizzat saldırıların içindeydi”ler... Kimi Afrika kökenliydi, kimi İsviçreli, kimi de Hollandalı ve Alman!.. Ne var ki, “Akit’in objektifleri”ne yakalanmaktan kurtulamadılar.

AB’Yİ KUDURTAN RAKAMLAR

Avrupa ülkelerinin “eylemcilere destek” vermesinin bir sebebi de, “Türkiye’nin büyümesinden duydukları kıskançlık”tı...
Öyle ya;
Türkiye, yılın ilk çeyreğinde “yüzde 3 oranında büyüme” gerçekleştirirken, “17 Avrupa ülkesi”nin toplam büyüme hızı, “bir Türkiye kadar bile etmiyor”du!..
Son yıllarda istikrarlı bir şekilde büyüyen Türkiye’nin 2013’te de yüzde 3’lük bir büyüme rakamına ulaşması, krizlerle çalkalanan Avrupa ülkelerini adeta kudurttu. İstikrarsızlık ve işsizlikle boğuşan AB ülkelerinin toplam büyüme oranı bile Türkiye’nin gerisinde kaldı.
Evet, Avrupa, işte bu yüzden de Türkiye’yi kıskanıyor, “Türkiye’nin ayağına çelme” takacağını umduğu provokatörleri bu yüzden destekliyordu...
Akit, Avrupa’nın bu ruhsal durumunu, 12 Haziran günkü manşetinde şu başlıkla duyuruyordu:
“Batı’yı bu tablo kudurttu!”

KENDİNE BAK AVRUPA!

Türkiye’yi 4 koldan sıkıştırmaya çalışan Avrupa ülkeleri; “televizyon ve ajanslar”ın yetersiz kaldığını düşünmüş olmalı ki; bu defa Avrupa Parlamentosu’nu devreye sokuyor ve Türkiye’yi AP kararıyla kınıyorlardı...
Ne var ki; Avrupa’nın bu tavrı en sert tepkiyi Başbakan Tayyip Erdoğan’dan görüyordu...
AP’nin oy çokluğuyla aldığı ve hükümeti eleştirdiği, ‘fitne’ kokan kararına, partisinin belediye başkanları ile yaptığı toplantıda cevap veren Başbakan Erdoğan, “Sizin bizimle ilgili kararlarınızı tanımıyorum, üye bile olmayan Türkiye’yi eleştirenler Yunanistan’daki olaylara ve İngiltere’deki G-8 zirvesinde yaşananlara neden sessiz kaldılar. Üstelik bunlar AB üyeleri” diye konuşuyordu...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve AB Bakanı Egemen Bağış ise; AP’nin kararını eleştirirken; “Karar bizim için yok hükmündedir. Gelince aynen iade edeceğiz” diyor, Bağış ise, “AP üyelerinin de saçmalama özgürlüğü var. Türkiye muz cumhuriyeti değildir” ifadelerini kullanıyordu...
Akit ise, bu “dik duruş”a, 14 Haziran Cuma günkü manşetinde şöyle destek veriyordu:
“Kendine bak AB!”

AMA’SIZ… FAKAT’SIZ!

Uzun lâfın kısası;
Haziran ayının başından beri yaşadığımız “gerilimli süreç”te, Akit hiç yalpalamadı, tökezlemedi, “Ama!.. Fakat!.. Lakin!..” demedi ve “Dik dur eğilme, Türkiye seninle” sloganıyla bağra basılan Tayyip Erdoğan’ın yanında oldu!..
Erdoğan, “bu milletin hizmetkârı” olmaya devam ettiği sürece de, yanında olmaya devam edeceğiz…
Bu vesileyle; bu süreçte, tavırlarını “Erdoğan’dan yana” koyan “MHP, SP ve BBP liderleri ile bu partilerin tabanları”nı da takdirle anmak gerektiği kanaatindeyiz... Onların da katkısıyla, Taksim temizlenmiş ve kaos sona ermiştir.
Selâm ve saygılarımızla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi