Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Yağmur yağmaması için

Yağmur yağmaması için

Etiyopya’da en çok lazım olan şey elbette su.

TİKA’nın yoksul köylere açtığı su kuyularını görmek için sabah erkenden yola çıktığımızda, yerel rehberimiz bir şeyler mırıldanıyordu.
Tercümanımız açıklama yaptı? Rehberimiz; “umarım öğleden sonra yağmur yağmaz” diyormuş.
Su kuyularının olduğu köylere ulaşmak için meğer öyle yerlerden geçecekmişiz ki, yolumuzu bir kaybedersek, geri dönüşümüz zor olurmuş.
Geri dönüşümüz, arabamızın izinden ancak bulunabilirmiş. Eğer yağmur yağar da iz kaybolursa, biz de kaybolurmuşuz.
Endişe ile umut arasında yolculuğumuz başladı. Sonra “endişeyi” başımızdan savdık.
“Bizi buraya getiren Allah, herhalde buradan geri götürür. Yok, götürmezse demek ki, burada kalacakmışız” dedik.
¥
Yola düştük düşmesine de yol yok, yolak yok. Ev yok, evlek yok. Ortalıkta köy yok, köylü yok.
Ara sıra bizdeki bostan gümeleleri gibi dört çalıdan, beş çırpıdan yapılmış, kapısı penceresi, damı duvarı olmayan, geçici bekçi kulübeciklere rastladık. Meğer bunlar evmiş.
Bu kulübeler arasında da; başlarında bir şeyler taşıyan insanlarla, ellerinde su bidonuyla su arayan, kimi yerde de keçi güden insanlar görüyorduk.
Rastladığımız her canlıya yakından bakıyor ve yoksulluğun, çaresizliğin; dilinin, dininin, ırkının olmadığına şahitlik ediyorduk.
¥
Rehberimizin geçtiğimiz her 10 km’de bir belirlediği yol işaretleriyle nihayet TİKA’nın beş köyün orta yerine yaptırdığı su kuyusu, çamaşır yıkama alanı ve hayvanların su içmesi için yapılan havuzlu noktaya gelmiştik.
Kuyu başında tatlı bir ıssızlık vardı. Biraz sonra ağaçlı çölün ortasındaki sessizlik, çocukların ve büyüklerin sevinç çığlıklarıyla dolmaya başladı.
Önce çocuklar koşarak geldiler, ardından büyük insanlar akın etti derken keçi sürüsü de öğle suyunu içmek üzere yerini almıştı.
¥
Dire Dawa şehrinin Şinilli bölgesinde kuraklık ve susuzluk had safhadaymış. TİKA burada beş köyün ortasına su tesisleri yapmış.
“Altın mı isterseniz su mu” soruma hiç düşünmeden “su” dediler. Su o kadar kıymetli ki, bir damlası bile boşa gitmesin diye kuyudan günde iki sefer su alınabiliyormuş.
Birincisi sabah 8 de, ikincisi ikindi üzeri 16’da. Kimi yerler var ki, uzaklığı 5 km’yi buluyormuş. Bineği olanlar bineği ile olmayanlar yürüyerek günde iki sefer su taşıyormuş.
Buradan başka bir bölgedeki su biriktirme tesisine geçtik. Tesise vardığımızda köylü kadınların tesisin duvar dibinde oturduklarını gördük.
Neden buraya toplandıklarını sorduğumuzda cevap ilginçti:
Meğer köylü kadınlar ilk defa duvar görmüşler ve duvarın gölgesinde oturmanın keyfini çıkarıyorlarmış.
¥
Başbakan R. Tayyip Erdoğan, Bakan Bekir Bozdağ ve TİKA yetkililerinin aldığı dualar, dalga dalga yayılırken, bir başka sahaya doğru yolumuza devam ettik.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi