Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Gezi’dekiler kimlerdi?

Gezi’dekiler kimlerdi?

Gezi Parkı’nda twitter’i başında bu olayı değerlendiren, bu yönde mesaj veren, sonra kalkıp eyleme giden ve dönüşünde yine duygu ve düşüncelerini paylaşan bu insanlar kimlerdi?

Aralarında çete, Ergenekoncu ve yabancı istihbarat ajanları da vardı, ama “bizim çocuklar” da vardı. Kimi kanaat önderi, kimi akademisyen, kimi radikal, kimi sufi karakterli dindar aile çocukları bunlar!
Yüzde 51’i erkek, yüzde 49’u kadınlardan oluşan bir kitle bu..
Süreç içinde 1.385.733 kişiden retweetler hariç, 5.614.018 adet tweet atılmış. 1.162.365 tweet, 1.182.613 defa retweet edilmiş..
Bu kitlenin yüzde 70’i “Y kuşağı” denilen kesim. Kim bunlar derseniz, Wikipedia’daki tanımı şöyle: “Y nesli; teorik olarak Amerikan kültüründe X nesli’nden sonra gelen kuşaktır. 1977 ile 1981 yılı itibariyle doğmuş olanları kapsadığı söylenir.. Ancak nesil, Vietnam savaşı sonrasında çoğunluğu ekonomist olan, aralarında masonlardan tutun dünyanın dört bir yanındaki ülke insanlarının bir nevi topluca yarattığı dünyanın ilk global neslidir.”
Bu insanlar enegram davranış modellerine göre kendilerini yüzde 91 oranında barışçıl-arabulucu olarak görüyor, ama aynı kişiler yüzde 93 oranında da tehditkâr ve meydan okuyucu bir dil kullanıyor.
Bunların  yüzde 83’ü bu işi tutkulu bir şekilde sürdürüyor..
Bu kişilerin yüzde 69’u yeni fikirlere açık, kendini yenilikçi olarak tanımlıyor.. Ve bu çabaları sebebi ile kendini doğa dostu, yardımsever ve sosyal olaylara duyarlı bir yurttaş olarak tanıtıyor.. Fikirlerine ya da bağlandığı gruplara sadakati yüzde 46 seviyesinde..
Bunlardan yüzde 32’si olayları araştırıyor, sorguluyor ve tartışıyor. Gelişmeleri merak ediyor.
Bu kütlenin yüzde 17’si bireysel olarak hareket ediyor, yüzde 83’ü kolektif hareket ediyor ya da belli grupların paralelinde tepki veriyor..
İlginç; bu insanların çok büyük çoğunluğu işsiz ya da yaptığı işten tatmin olmayan, başarısızlıklar yaşamış ve yapılan şeyleri başarılı da bulmayan mutsuz insanlar.. Ancak yüzde 3’ü başarılı!
Ynklabs’ın twitter analizinden aldım bu sonuçları. Bu karakterler, aynı anda birden fazla özelliği birden taşıdığı için yüzde 100’lük bir paylaşım modeli değil tabi..
Yüzde 46’sı öğrenci mesela. Yüzde 43’ü değişime açık. Yüzde 19’u lider karakteri taşıyor, yüzde 67’si pasif ve liderler tarafından yönetilen takipçi. Yüzde 59’u izleyici, sınırlı katılım sağlıyor. Yüzde 82’si bu işi yaparken eğleniyor ve mizah dili kullanıyor. Yüzde 3’ü bu işi kendini tanıtmak, ispatlamak için tramplen tahtası olarak görüyor. Yüzde 28’i kışkırtıcı bir dil kullanıyor. Provokasyon yapıyor, örgütlüyor. Yüzde 11’i tutarsız bir dil kullanıyor. Yüzde 67’si isyan ruhu taşıyor, yüzde 96’sı kendi arasında dayanışmaya önem veriyor, yüzde 13’ü amaçsız. Yüzde 16 pozitif tüketici, yüzde 23 negatif tüketici, yüzde 17 potansiyel tüketici, yüzde 97’si futbol taraftarı. Yüzde 2’si reklamcı, PR dili kullanan uzman kişiler. Yüzde 9’u profesyonel ya da marka, ünlü kişi. Yüzde 5 sahte ajan, provokatör olabilir. Yüzde 13’ü yangına körükle giden, sürekli retweet atan kişiden oluşuyor..
Bu kitlenin yüzde 80 üzerindeki 3 temel, ana belirleyici davranış modeli taraftar, sosyal paylaşımcı ve alaycı oluşu..
Farkında değiliz, ama bu gençler bu işleri yaparken aynı zamanda eğleniyorlar! Daha doğrusu bu yaptıkları şeyden “haz” alıyorlar.. Size ahlâksızca, sadistçe gelebilir ama, öyle de olsa haz alıyor, mutlu oluyor! Bir kimlik ve aidiyet duygusu geliştiriyor “sosyal sorumluluk”…
Bu mesajlardan benim için en çarpıcı olanlardan biri, Ege’den atılan bir mesajdı. “23 yaşımdayım ve bu son 3 gün içinde ilk defa kendimi bir insan olarak hissediyorum ve bir işe yaradığımı düşünüyorum” diyordu! Bunu görelim, bu çığlığı duyalım..
Kızmak çözüm değil.. “Biz hepimiz, nerede yanlış yaptık?” diye düşünmemiz gerek şimdi başımızı iki elimizin arasına alıp..
Bu süreçte hangi üniversite, hangi stratejik araştırma kuruluşu bu tehlikeye dikkat çekti ve çözüm önerisinde bulundu? Dünya ve bölge meselelerine o kadar odaklandık ki, kendi evimizde neler olup bittiğini göremedik.. Bunların hepsi tamam da, bizim “cici çocuklar” neresinde bu işin?.. Kanaat önderleri, cemaat gençleri, üniversitelerimizdeki gençliğimiz, İlahiyat, İmam Hatip gençliği?.. Bunlar meydandaki insanlar değil, yarıdan fazlası meydana fiilen giden, ama tamamı internet üzerinden ülkede olup bitenlere tepki verenler..
Bu tepkisiz, sessiz kalan gençler de en az oraya gidip ya da internetin başında olumsuz tepki verenler kadar yanlış içindeler. Bu kadar sorumsuzluk, tepkisizlik anlaşılır bir şey değil.. O kadar burs alan çocuk, vakıf yurtlarında kalanlar, bu olaylar olurken neredeydiler? Bunu konuşmamız gerek.
Tabi, bu süreçte yurtdışından twitter motoru kullanarak süreci maniple etmek isteyenler bu hesaba dahil değil. Bu yanı ile olay Türkiye’ye karşı bir siber savaş denemesi idi de diyebiliriz.. Zaten siber savaşın aktörleri daha ilk günden sürece dahil oldular..
Bana kalırsa herkesin bu veriler üzerinde oturup bir iyi düşünmesi gerekir.. Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi