Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Tencerecilerin kazancı komşularının nefreti oldu

Tencerecilerin kazancı komşularının nefreti oldu

Tencere tava çalmak, komşulara karşı işlenmiş kul hakkı ihlalidir.

Denilebilir ki; “O kadar ince düşünen insanlar zaten böyle bir şeye kalkışmaz.”
Evet, tencere tava çalmak, komşuyu rahatsız ettiği gibi komşusu hakkındaki güvenini ve itimadını sarsmaktır.
Tencereciler kimi dinler kimi anlar bilmiyorum ama yaptıklarıyla; “nefretten, sevgisizlikten, hoşgörüsüzlükten” başka bir şey kazanmadıklarını bilmeleri gerekir.
Tencere tava çalarak; komşu, eş, dost ve akrabalarından başka kimseye bir zarar vermiyorlar.
Oysa daha düne kadar birbirlerine girip çıkabiliyorlardı, birbirlerinin sofrasına oturabiliyorlardı, birbirlerinden alışveriş edebiliyorlardı, birbirlerine selam alıp selam verebiliyorlardı.
Şimdi tüm iletişim kesildi. Kimse kimsenin yüzüne bakmadan aynı apartmana girip çıkıyor. Birbirlerini görmemek için özel gayret sarf ediyorlar.
¥
Hani tencereciler, tavacılar biraz İslam’a karşı saygılı olsa denilir ki;
-“Bakın İslam Peygamberi (s.a.v.) komşuyu komşuya mirasçı saymıştır. Komşu hakkı böylesine yüce bir değerdir. Gelin komşunuzdan başkasına mesaj vermediğiniz bu işten vazgeçin.”
Lakin bu güzide sözü ve tavsiyeyi anlamak için önce insanın; kinden, nefretten, öfkeden, bencillikten, nemelazımcılıktan” sıyrılması ve insanı sevmesi gerekir.
Hasan Aksay’ın ifade ettiği gibi;
-“Komşu olmanın ilk şartı, bir duvarın taşları gibi birbirine kenetlenip bir cemaat olmaktır.”
Çünkü aynı çatının altında, aynı bahçenin içinde, aynı sokakta hayatın paylaşıldığı bir mekânda, aynı ortamda bulunuluyor ve birlikte yaşamaya çalışılıyor.
Komşu komşuya güvenini yitirdiği zaman, pek çok insani değerler de kayboluyor. Geçmişte bunun acıları çok yaşandı.
¥
Her mahalle, her apartman, her site kendi içerisinde bir cemaattir. Cemaatten kasıt, sadece camilerde namaz kılanlar veya belli bir düşünce etrafında toplanmış olanlar değildir.
Camilerimiz başta olmak üzere insanın toplu olarak yaşadığı hangi ortam olursa olsun, insanların buralara; “kalp ve kafası ayrı ayrı girip çıkması, cemaatsiz kalması demektir.”
Yine Hasan Aksay’ın güzel bir sorusu var. Evet, önceliği insan olan ve insanca yaşamak isteyen herkes, acilen şu soruyu kendisine sormalıdır:
-“Evlat, kardeş, akraba, arkadaş ve komşumuzla cemaat miyiz? Allah, lütfuyla Müslümanları kardeş yaptı. Biz, kardeş miyiz?”
-“Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” emri; dağlara taşlara, ovalara, bağlara, kuşlara, böceğe börtüye, yılana, tilkiye, aslana, kaplana, küçük ve büyük baş hayvanlara değil, bizim gibi insanlara buyruktur.
¥
Sözü Hasan Aksay’ın ifadeleriyle noktalayalım.
-“Gezi Parkı olayları gibi hadiseler; ülkenin huzur, itibar, ekonomi, hukuk ve sosyal hayatını tahribe yöneliktir.
Bu tehlikeler zamanında ise milletler, devlet yönetimlerine kenetlenir.
Bu, vatan borcudur. %50 oy alan partinin desteği birden %85-90’a çıkar.
Bu, büyük milletlerin, olmazsa olmaz sağduyusudur.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüseyin Öztürk Arşivi