Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Mustafa Kemal’in Askerleri mi, Netanyahu’nun askerleri mi?

Mustafa Kemal’in Askerleri mi, Netanyahu’nun askerleri mi?

Geçen haftaki Akit’te öyle “haber”ler yer aldı ki, tam “belge” niteliğinde.

Geçen hafta bugün;
“Aç yüzünü köpek” manşetini kullandık... Niye kullandık?..
Çünkü, Taksim’de, Ankara’da, İzmir’de, Lice’de ve Yüksekova’da “hep aynı görüntüler”e tanık olduk.
Güya “demokratik hak” talep ederek “yüzleri maskeli” eylem yapanların hepsi kendini gizliyor...
Bu duruma tepki gösteren vatandaşlar; “Yüzünüzü niye açmıyorsunuz köpekler!.. Demokratik gösteri yapanlar, hiç yüzlerini gizler mi?” diye soruyordu.
Akit de, işte bu duygulara tercüman olup, o manşeti atmıştı;
“Aç yüzünü köpek!”
Akit; Gezi Parkı eylemcilerinin “Üçüncü köprü, üçüncü havaalanı ve Kanal İstanbul projeleri iptal edilsin” şeklindeki taleplerinin ardından harekete geçip, “Üçüncü havaalanı projesinin iptali için Danıştay’a başvuran CHP’nin tavrı”nı da; “CHP, Taksim’in ayakçısı” başlığı ile yine manşet yaptı.
AK Parti İstanbul Milletvekili Av. Bülent Turan da, aynısını söylüyordu; “Eylemciler, projeler konusundaki rahatsızlıklarını AYM ve Danıştay’a taşıyamadığı için bu görevi onlar adına CHP yerine getirmiştir. Al CHP’yi vur Gezi eylemlerine.”

SİVAS’TA AZİZ NESİN’İN ROLÜ!

Akit, geçen hafta “20 yıllık bir gerçeği” tekrar gündeme getiriyor ve 3 Temmuz Çarşamba günlü sürmanşetinde diyordu ki;
“Sivas’ın müsebbibi Aziz Nesin.”
Böyle demiştik, çünkü;
2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nde yaşanan ve 37 kişinin hayatını kaybettiği Sivas olayları davasında verilen ilk mahkeme kararında “tahrik” olayına işaret edilerek, “Sivas olaylarının çıkmasının müsebbibi Aziz Nesin’dir” deniliyor ve yasadışı bir örgütün varlığının tespit edilemediği belirtiliyordu...
Bu karardan memnun kalmayan dönemin Adalet Bakanı Seyfi Oktay ise kararı veren Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi heyetini dağıtarak yeni üyeler atanmasını sağlıyordu... Olayları, “örgüt” kapsamına alarak “anayasayı ilga” suçundan değerlendiren yeni heyet ise, Sivas mazlumlarının 33’ü için idam, bir çoğu için ise, ağır hapis cezaları kararı veriyordu!..

DERİN DEVLET VE PERİNÇEK!

Akit, 3 Temmuz günü bu haberi verirken, 4 Temmuz tarihli Sabah’ta Mahmut Övür; “Madımak’ta en büyük günahkârlardan biri de ülkeyi yöneten iktidar ortağı sosyal demokrat SHP’ydi” dedikten sonra, ilâve ediyordu;
“Bakanlar Kurulu’nda Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Kültür Bakanı Fikri Sağlar, İnsan Hakları’ndan Sorumlu Bakan Mehmet Kahraman gibi solcu isimler vardı.
O insanlar katledilirken hükümet ortağı sosyal demokratlar ne yaptı? (...) Bu gerçeği bir tarafa not edelim ve Ahmet Nesin’in şu sözlerine kulak verelim: ‘Doğu Perinçek verdiği sözü tutmadı ve gazeteyi kendi partisinin gazetesi gibi çıkarmaya devam etti. Aziz Nesin’in ‘Şeytan Ayetleri’ kitabını da yayınlatmak istediğini bildiğinden bundan faydalandı ve gazetede yayınladı. Doğal olarak da Sivas katliamının nedeni sayıldı ve suç İşçi Partisi ve Doğu Perinçek’e değil Aziz Nesin’e kaldı. Yani derin devlete bu konuda yardım eden Doğu Perinçek’ti. O şimdi Ergenekon’dan cezaevinde.’
Solun veya Alevi kesimin Madımak meselesi konuşulduğunda hiç bu konu üzerinde durduğunu gördünüz mü?
Dahası Madımak’ta babasını kaybeden Zeynep Altıok, bu iddiayı dinlediği halde dönüp tek söz söylemedi. Bu nasıl bir sol ve nasıl bir hafıza?”
Görüyorsunuz ya;
Madımak’ta “derin bir operasyon” yapılmış ama ve nedendir bilinmez; bu katliama “İslâmcıların işi”(!) demek, “Sol’un ve Alevilerin işine gelmiş”, ortada “organize bir operasyon” olduğunu görmemişler ya da görmek istememişlerdir!..
Bugün “Taksim Gezi Parkı” üzerinden oynanan oyunu görmedikleri veya görmek istemedikleri, dolayısıyla oynanan oyuna “figüran” oldukları gibi!..

BU GREV NİYE?

Oyun, sadece Türkiye’de değil, Mısır’da ve Brezilya’da da oynanıyor ve orada da “figüranlar” kullanılıyor.
Onlar için;
“Figüran... Piyon!.. Kukla” demek mümkün olduğu gibi, “Netanyahu’nun askerleri” demek de mümkün!..
Biliyorsunuz;
Gerek “Çözüm Süreci”nde görevlendirilen “Akil İnsanlar Heyeti”ne yönelik protestoların, gerek Taksim Gezi Parkı maskeli eylemlerin baş aktörleri, “Maoist Doğu Perinçek’in Kemalist Askerleri” idi!..
Lütfen dikkat;
“Taksim Gezi Parkı’ndaki birkaç ağacın sökülmesi” üzerine 27 Mayıs’ta başlatılan eylemlerin; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın; 15 Nisan ve 18 Mayıs’ta yaptığı konuşmalarda; “Allah nasip ederse Nisan veya Mayıs sonunda Gazze’ye gideceğim” demesinden sonra olması acaba bir “tesadüf”(!) müdür?..
Ne var ki;
Eylemler, en başta “halk”tan daha sonra bu “yargı”dan ve “asker”den destek görmeyince, eski hızını kaybetmiştir.
Başbakan Tayyip Erdoğan, “Gazze’ye gitme kararlılığı”nı tekrarlayınca, bu defa, ne ilginçtir ki, “İsrail elçiliği ve konsolosluğu”nda birden bire “grev” başlayıvermiştir!..
Peki, niye?..
Başbakan Erdoğan, eğer Gazze’ye giderse; yanında, en azından “gazeteciler” bulunmasın!..
Gazetecilere “vize” verilmezse, Gazze’e gidemezler ve “gezinin önemi”ni anlatamazlar!..
Siyonist İsrail, “elçilik ve konsoloslukta grev başlatmakla” kalmadı; her ihtimale karşı “piyon”larını harekete geçirdi, Tahrir’i yeniden hareketlendirdi ve “Mursi’ye yapılan askeri darbe”nin zeminini hazırladı!..

DARBE, FİLİSTİN İÇİN Mİ?

Gerisini boşverin, bir tek “ayrıntı”ya dikkat edin, o yeter!.
Malûm, “Mısır’ın, 1.5 milyar dolarlık ABD yardımına muhtaç askerleri” tarafından, 3 Temmuz Çarşamba akşamı bir “darbe” yapıldı ve “Mısır’ın, seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı” olan Muhammed Mursi görevden uzaklaştırıldı ve yerine “Hıristiyan biri”, evet evet Adli Mansur getirildi... Adli Mansur’un, “Hıristiyan gibi görünse” de, aslında “Kendini gizleyen bir Yahudi” olduğuna dair de bilgiler var...
Akit, “gizli Yahudi” olduğu söylenen Adli Mansur’un, “darbeci general Sisi” tarafından göreve getirilmesini, 5 Temmuz Cuma günkü manşetinde; “Haçlı Mısır” başlığı ile duyurdu...
Öyle ya;
“1400 küsur yıldır Müslüman” olan Mısır’ın başına, ilk defa bir Hıristiyan veya Yahudi Cumhurbaşkanı getirildi.
İşte bu “Hıristiyan” ya da “Yahudi”nin “ilk icraatı” da, “Filistin’in nefes borusu” olan “Refah Sınır Kapısı’nı kapatmak” oldu, iyi mi?..
İşin özü ve özeti şu:
“Türkiye; Mavi Marmara olayından sonra İsrail’e kapılarını kapattı... Muhammed Mursi, geçen yıl seçilir seçilmez Refah Kapısı’nı açtı... Ve, her iki ülkede de, darbe girişimleri başladı.”
Siyonistler; Taksim’de başarılı olup bir “darbe” yaptıramadılar ama Tahrir’den “darbe” çıkartmayı başardılar!..

BU “ASKER”(!)LERE DİKKAT!

Kim, ne derse desin;
Taksim’de de, Tahrir’de de “ABD ve İsrail’in kuklaları” kullanılmış, her ikisinde de “ABD’li direnişçi Gene Sharp’ın ve CIA destekli direniş örgütü Otpor’un taktikleri” uygulanmıştır.
Bu “eylem”ler ve “eylemci”ler için, hiç kimse “Yerli” demesin...  Kendilerine “Gezi zekâlı” diyen eylemciler “kukla”dırlar, “piyon”durlar, “figüran”dırlar!.
Akit’in, bugünkü “Gezi, Davos’un intikamı” başlıklı manşetinden sonra, meydanlarda eylem yapan ve kedilerine “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen güruha, şu soruyu sormak lâzım değil midir;
“Siz Mustafa Kemal’in askerleri misiniz, yoksa İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun askerleri mi?”
“İsrail’in askerleri” şimdilik Mısır’da başarılı oldular, aynı “İsrail’in askerleri” Türkiye’de de “darbe” yaptırabilmek için, “Gene Sharp ve Otpor’un taktikleri” doğrultusunda eylemler yapmaya devam ediyorlar!..
CHP de;
Bu “ayak takımı”nın “ayakçı”sıdır!..
Selâm ve saygılarımızla!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi