Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Bozcaada tarihinde görmezden gelinen gerçekler (1)

Bozcaada tarihinde görmezden gelinen gerçekler (1)

Bozcaada’ya giden tatilciler veya ziyaretçiler için bir harita hazırlanmış. Haritanın bir bölümünde Bozcaada hakkında tarihi bilgilere de yer veriliyor. Söz konusu bilgilerden kısa bir alıntı yapayım.
“Hava kirliliğinden ve gürültüden bitmiş bir kentten geliyorsanız eğer, Bozcaada’nın iskelesinde şöyle bir durur, tertemiz havayı derin derin koklar ve içinizden mutlaka ‘İyi ki gelmişim..’ dersiniz.”
Bozcaada’nın havası gerçekten güzel ama büyük bir açık otopark oluşu yüzünden gürültüden dinlenmek ve o güzelim caddelerinde yürümek mümkün değil. Anlaşılan o ki; harita bundan 7-8 yıl önce hazırlanmış; çünkü İstanbul’da yaklaşık 7-8 yıldır hava kirliliği yok, diğer illerimizde de kalmadı.
Geçelim haritaya; “Adada birkaç gün kalıp insanlarını tanıdığınızda ve bünyenizdeki zindeliği hissettiğinizde, Bodrumlu koca tarihçiye hak verirsiniz. Ne diyor Heredot; Tanrı, insanları uzun ömürlü olsunlar diye Bozcaada’yı yaratmış.” (Heredot)
Galiba Bodrumlu Heredot, Bodrum ve Bozcaada’dan başka yer görmediği için böyle söylemiş. ülkemizin her yanında nice Bozcaadalarımız var bizim. Bir de Heredot’un zamanında Bozcaada’da her şey; şarap, rakı ve bira üzerine bina edilmemiştir herhalde.
İnsanın ömrünün uzamasındaki maksat, sağlıklı bir bünyeye sahip olma anlamı taşıdığından, sağlıklı yaşam için alkol ve sigaradan uzak durulması gerektiği söylenir. Modern tıp da; “İnsanın uzun ömürlü olması için alkolden ve sigaradan uzak durmak gerekir” der. Bozcaada’da ise en çok ve sınırsız tüketilen iki şey, alkol ve sigara.
Mesela güneş batıp akşamın alacası geceye doğru kaymaya başladığında meydanda ikişerli üçerli genç kız ve erkekler bir araya gelerek, ellerinde bira ve şarap şişeleri, kulaklarında müzik kabloları, gecenin ilerleyen saatlerine kadar içiyorlar. Eğer bu sağlıklı olmaya işaretse, bir diyeceğim olamaz elbet.
Geçelim diğer tarihi bilgilere; “çanakkale ilinin Bozcaada ilçesi, çanakkale Boğazı Ege ağzının 18 deniz mili güneyinde, doğudaki anakara kütlesinin Kumburnu mevkiine 3, Geyikli’nin yük yeri feribot iskelesine 3.5 deniz mili mesafededir. Ege Denizi’nde ülkemize ait iki adadan diğeri olan Gökçeada’ya 29 deniz mili uzaklıktadır. çevresi 14 mil tutan Bozcaada, etrafında irili ufaklı adacıklar olmak üzere yaklaşık 42 km.’lik yüzölçümüne sahiptir. En yüksek noktası 192 metrekarelik Göztepe’dir.
Heredot’a göre, eski adıyla Tenedos, şimdiki adıyla Bozcaada’nın bilinen ilk sakinleri Pelasglar (Veya Pelazziler) imiş. Muhtemelen adaya İsa’dan 2 bin yıl önce yerleşmişler. O tarihlerden 1500 yıl kadar sonra ise İonya kentleri ve adaların tümüyle birlikte Bozcaada da Persler'ce tahrip edilmiş.
1. Dünya Savaşı çıkar ve “Adalar Sorunu” ancak Lozan Antlaşması'yla çözümlenir. Bu süre içerisinde (1912-1923) Bozcaada ve İmroz, Yunanlıların elinde kalır. çanakkale Savaşları sırasında İngiliz ve Fransızlarca üs olarak kullanılır. Bozcaada, 20 Eylül 1923 Perşembe günü, Hızır Reis Gambotu ile gelen Türk İdareci ve Emniyet Kuvvetleri'nce devralınır.”
Evet, Bozcaada’nın böyle bir tarihi çıksa çıksa, ancak Bozcaada’yı bu topraklara ait olarak görmeyen bir elden ve dilden çıkabilir. İfadelere bakıldığında da zaten rahatlıkla anlaşılıyor. Bir kere Bozcaada’nın tarihini Heredot’tan başka bilen ve yazan olmamış mıdır?..
Eski adıyla Tenedos denilen Bozcaada’nın şimdiki adı da neredeyse Tenedos diye anılıyor. çünkü her yerde Tenedos ismiyle birlikte, Yunanca ve Rumca isimler almış başını gidiyor. Bozcaada sadece resmi levhalarda yer alır hale gelmiş.
Bozcaada’ya İsa’dan önce 2 binli yıllarda Pelasgların yerleştiği biliniyor ama nedense Osmanlı’nın yerleşiminden hiç söz edilmiyor ve Bozcaada’da Osmanlı tarihi ve eserleri görmezden gelindiği gibi, kaynaklara dahi alınmıyor. Yarına Osmanlı izleri.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi