Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Diyarbakır’da Gün Başkadır

Diyarbakır’da Gün Başkadır

Diyarbakır ve onun ötesi…

Halktan kiminle konuşsanız barış diyor.
Halk öyle diyor da kimileri de bir başka barıştan söz ediyor.
Yani önce katliam, sonra direniş, sonra da üçüncü safha dediğimiz devletleşme…
Gidin görün, Güneydoğu halkı artık günlük hayatında Kürtçe konuşuyor.
İsimler hep Kürtçe.
Belediye otobüslerinden tutunda Baro’ya kadar önce Türkçe arkasından Kürtçe.
Görevimiz Akil adam olmasa da değişik kesimlerle görüşmeyi ihmal etmedim.
Diyarbakır’a ilk adım attığımızda hava alanında bizi karşılayan şahsın evinde akşam orucumuzu açıyoruz, cemaatle namaz kılıyoruz.
Ev sahibi Ermeni kökenli sonradan Müslüman olduğunu söylüyor.
Hacca gittiği için Hacı diyorlar.
Ondan duyuyorum, diyor ki PKK adil bir örgüt. Durduk yerde kimseyi kaçırmaz, rahat durmayanları kaçırır. Halka zulmedenlerin kulağını çeker…
Bir dizi methiye…
Sonra bir başka kişiden duyuyorum, bizi misafir eden şahıs BDP’li imiş.
BDP Diyarbakır’da etkin, ama bunun yanı sıra geniş bir tabanda Müslüman Kürtlerin desteklediği HÜDA-PAR da ciddi bir şekilde atakta…
Parkta konuşuyoruz.
Aşireti olan bir başkası anlatıyor:
“Başbakan büyük bir komplonun içerisinde. PKK’nın barış dediği toparlanmadır. Şu anda örgüte 2500 genç katıldı, daha da devam ediyor.”
Bir başkası da, “ileride af çıkınca eyleme katılmayanlara devlet ev ve maaş verecek” şeklinde örgütün yapmış olduğu propagandalar katılmaları sağladığını söylüyordu.
Barış sürecinde dağlar da şenlendi.
Köylere yerleşim tüm hızıyla sürüyor. Ne var ki geçmişin üzücü olayları tekrarlanmasın diye evler taştan yapılıyor. Tahta kolay yanar ama taş yanmazmış.
Devlet güneydoğu’da geç davrandı.
Eski sürgün zihniyetine dayalı soyguncu idareciler yerine halkla diyalog kuran ve de zulmetmeyen idareciler… Halk bu uygulamadan oldukça memnun.
Diyarbakır’da çokça Diyarbakırlı memur dikkati çekiyor.
Sabaha kadar dondurmacılar, pastahaneler, lokantalar açık.
Adliye’de karşı avukatın tam tesettür olması dikkatimi çekiyor.
Diyarbakır Barosu’nda eskiden beri beş on avukat kapalı olarak duruşmalara giriyormuş. Anladım ki baro özgür, yargıdakiler de halkın inançlarına saygılı.
Tablodan iki ayrı dünya görüşü çıkıyor.
Müslüman kesim barıştan yana, ve de hiçbir surette ayrılık taraftarı değil. Ama diğer laik kesimin kafasındaki şablon Kürt devleti/Kürtçülük…
Çokça çocuk yapma, eskinin aksine çocukları okutma…
O kesimin çocukları fakültelerde zaman zaman dil sorunu çıkarıyorlar.
“Kürtçe olmazsa dinlemeyiz” şeklinde hocalara baskı...
Öte yandan, Suriye’nin kuzeyinde kurulduğu söylenen Özerk Kürt devleti  bölücülüğün bir başka adresi. Kürtçülük propagandası yapanların birinci adresi orası.
Asıl propaganda, örgüt olmasaymış TC halka bu hakları vermezmiş.
Örgüt her işin başı ve de aleyhinde konuşulmayan tek isim.
Anlattıklarına göre örgüt halen yardım adı altında para topladığı gibi, ihalelerden de payına düşeni alıyormuş. Bu haliyle Diyarbakır ile ötesi karışık bir tablo.
Devlet geç kalsa da halkın büyük bir ekseriyeti Müslüman. Hem de batıya göre daha da samimi. Şifresini çözmek o kadar da zor değil.
Anlayacakları dilden konuşulursa anlarlar…
Yeter ki biz konuşmasını bilelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi