Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Mısır’daki Darbe’den Türkiye’deki Gezi’ye... Maskeler tek tek düşüyor!

Mısır’daki Darbe’den Türkiye’deki Gezi’ye... Maskeler tek tek düşüyor!

Geçen hafta; “200’den fazla Müslüman’ın şehit olduğu Mısır’daki katliam” hariç, nisbeten sakin geçti.

Mısır’daki katliamın elebaşı General Sisi’nin İsrail tarafından “kahraman” ilân edildiğini biliyorsunuz... İsrail’in yerinde kim olsa Sisi’yi “kahraman” ilân eder ve hatta göğsünü “madalya” ile donatırdı.
Öyle ya;
Halkın oyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi’ye yönelik bu darbe, sadece ve sadece “İsrail’in güvenliği” için yapıldı... Bir yıl önce göreve gelen Mursi’nin yaptığı ilk iş, nasıl ki “Filistin’in hayat damarı” olan “Refah Sınır Kapısı’nı açmak” olmuşsa, onu deviren “Son Firavun Sisi”nin yaptığı ilk iş de “Filistin’in hayat damarını kesmek” yani “Refah Sınır Kapısı’nı kapatmak” olmuştur!..
İsrail, böyle bir Sisi’yi elbette “kahraman” ilân eder, elbette baştacı yapar!
Tel Aviv’e çağırıp, göğsünü madalya ile donatırlardı ama bunu da herhalde daha sonra yaparlar.
Görüyorsunuz ya;
Kim “Hazreti Musa’nın soyundan”dır, kim “Firavun’un dölleri”dir, belli değil!..
Belli olan şu ki;
İsrail’in de, Sisi’nin de “maske”leri düştü... İsrail, çevresinde “Müslüman bir yönetim” istemediğini bir defa daha ortaya koydu... General Sisi ise “satılık bir general” ve “İsrail’in piyonu” olduğunu gösterdi.

LÂNET OLSUN HAÇLI’YA!

Maskeleri düşenler, elbette sadece İsrail ve Sisi değildi... Bu süreçte, “Batı”nın da maskesi düştü.
Önceki günkü Akit’in sürmanşetinde “Mısır’da katliam: 200 şehit, 5000 yaralı... Bu kan Firavun’u boğar” deniliyor ve olayın dehşeti fotoğraflarla gözler önüne seriliyordu...
Manşette ise;
“Lanet olsun Haçlı kafasına” başlığı altında deniliyordu ki;
“Gezi Parkı olayları sırasında 17 açıklama yaparak Türkiye’yi kınayan ABD; Türk polisinin tavrı konusunda raporlar hazırlayan AB ile AP ve olaylardan hükümeti sorumlu tutan BM, Mısır’da cuntacıların kendi halkını katletmesine ise seyirci kalıyor.”
Akit’e konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu da diyordu ki; “Dünyaya insan hakları ve barış savunucusu kesilen Batı’nın, Mısır ve Suriye’deki katliamlara sessiz kalması ikiyüzlü olduklarını gösteriyor. Lânet olsun bunların demokrasi ve insan hakları anlayışına.”

ÇAPULCU HAKİM!

Bazı “kritik olaylar” vardır ki, “insan”ların ve “ülke”lerin kimliklerini ortaya çıkarır... Meselâ, ömür boyu “kedi” gibi uysal görünen bir insan, bir an gelir ki, “köpek” olur, saldırır... “Güvercin” bildikleriniz, bir de bakmışsınız, “şahin”leşmiş!..
Ya da; “serçe”ler “kartal”laşmış!..
Gezi Parkı olayları da, “insanların gerçek çehreleri”nin ortaya çıkmasına vesile oldu...
Meselâ;
Çağlayan’da görevli İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Hakim Keskin Karakurt’un, Gezi Parkı olaylarını protesto etmek bahanesiyle İstanbul Adalet Sarayı’nı işgal eden ve “Kahrolsun Tayyip” sloganı atan avukatlara ve adliye çalışanlarına destek verdiği ortaya çıktı.
YARSAV Kurucu Üyesi olan Karakurt, hakim, savcı ve avukatların üyesi olduğu ‘adalet.org’ adlı internet sitesinde avukatların eylemini destekledi ve “Ben de protestocuları alkışlarla destekledim. Duruşmadan daha erken çıkmış olsaydım, cübbemle aralarına karışıp desteğimi göstermek isterdim” dedi.
Akit, bu olayı 26 Temmuz Cuma günü manşetine taşıyıp, “Çapulcu hakimin pervasızlığı” başlığını kullanınca da, bu defa “ağlamaya” başladılar;
“Akit bizi hedef gösteriyor!”
Bunun neresi “hedef gösterme”dir Allah aşkına?.. Başbakan Tayyip Erdoğan’a hakaret eden adamlara “alkışlarla destek veren” sensin, “Elimde olsa cüppe ile aralarına katılırdım” diyen sensin!..
Dahası;
Bunları, kendi internet sitende cümle aleme ilân eden de sensin!..
Akit’in yaptığı;
“Malûmu ilâm”dan başka bir şey değil... O halde, bu şikâyet niye?..

HSYK GÖREVİNİ YAPMALI

Sen, “tarafsız” olmaya mecbur ve “ihsas-ı rey”de bulunma özgürlüğü olmayan bir “hakim” olarak açık açık “görüş” belirteceksin ve Akit bunu yazmayacak öyle mi?..
Sen böyle konuşursan, Hukukçular Birliği Vakfı Kurucusu Yaşar Gürkan gibi bazı hukukçular da çıkar ve derler ki; “Keskin Karakurt, hakimlik mesleğini suiistimal etmiştir... HSYK, Keskin Karakurt hakkında işlem yapmak için neyi bekliyor?”
Evet, biz de soruyoruz;
“HSYK neyi bekliyor?”
Keskin Karakurt hakkında da, ona destek veren Sevgi Övüç adlı hakim hakkında da işlem başlatılmalı ve bu iki kişi gerekiyorsa meslekten ihraç edilmeli değil midir?..
Olaylara bu kadar “taraflı”, bu kadar “ideolojik” bakan insanlardan, hiç “adalet” beklenir mi?..
Demek oluyor ki;
Bunların önüne bir “Gezi sanığı”nı getirseler, daha adını bile sormadan anında serbest bırakacaklar!..
Bu mudur hukuk,
Bu mudur adalet?..
“Adalet” dağıtması gereken “hakim”ler bunlar ise, eline “pala” alıp adalet sağlamaya çalışan “esnaf”ı yadırgamamak gerekir.
Ne yapsın o esnaf;
Hakim, “Gezicilerin safında” ise!..
Söyleyin; “tuz” koktu ise, ne yapsın?..

EDEP YA HÛ

Geçen haftanın ilginç olaylarından biri de “yastıklı hamile”lerdi.
Olay, özetle şu:
Cuma günü Kadıköy’de 100 kişilik kadınlı erkekli grup, karınlarına yastık ve benzeri eşyalar koyarak kendilerine hamile süsü verdi ve “İster gebe, ister fahişe, sokaklar bizim terk etmeyeceğiz” sloganları attı.
Peki, niye?..
Sebep şu:
TRT’deki “Ramazan Sevinci” programında; “Türk Tasavvuf Düşünürü ve Avukat” olarak takdim edilen Ömer Tuğrul İnançer, hamileliğin ne kadar önemli olduğunu göstermek için, Şeyh Vefa Efendi’nin hayatından bir kıssa anlatmış...
Sonunda da şöyle demiş:
“Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir. 6 ay, 7 ay, 8 aydan sonra biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, şöyle bir dolanır anne adayı kardeşimiz. Sonra akşamüstü falan çıkar. Şimdi maazallah kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor, ayıptır ayıp.”
Vayy sen misin bunu diyen?..
“Direngezi”ciler, bu defa da Kadıköy’de toplanıp “direnhamile”ci oldu...
Aslında, iyi de oldu!..
İyice anlaşıldı ki; bu “Canı Sıkılanlar” taifesi, bundan sonra da “her fırsatta” sokağa fırlayacak ve ellerine “pankart” alıp, bir şeyleri “protesto” edecekler!
Kulakları çınlasa, “direnkulak!”
Popoları kaşınsa, “direngeri!”
Saçları dökülse, “direnkafa!”
Saymakla bitmez!
Saya saya “pöstekide tüy” biter, bunlarda “bahane” bitmez!..
“Canları sıkılıyor” ya,
“Rahatsız”lar ya,
Herkesi rahatsız ediyorlar işte...
Olaylara, “Canları Sıkılanlar Kulübü’nün eylemleri” deyip geçmek mümkün... Ama, anlaşılan o ki; Gene Sharp ve Otpor, üzerlerine “ihale”yi almışlar... Aldıkları para karşılığında, Türkiye’yi “darbe”ye zorlayacaklar!.. Herkes uyanık olursa, Allah’ın izniyle hiçbir şey yapamazlar!..
Çünkü biz, onları iyi biliyoruz.
Selâm ve saygılarımızla...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi