Demokrasi ve Suikastler

Demokrasi ve Suikastler

Hemen herkes yine nutuklar atmaya başladı. Neymiş çağdaşmış, batı yanlısıymış, neymiş demokrasiye darbeymiş. Say say bitmiyor.

Herkes öldürülen siyasetçiyi konuşurken onunla birlikte ölen insanları insan saymıyor. Protesto için ya ölen insanlar onlar önemli görülmüyor.

Oldum olası fanatik taraftarlığın neden kaynaklandığını, kişinin sevdiği insan için ölüme neden ve niçin koştuğunu çözememişimdir.

İnsanoğlu garip bir yaratık. Sadece anne, yavrusu için canını verirken erkeğin yavrusu için canını vermesi istisnadır. Kendi yavrusu için canını veremeyen erkek, sevdiği siyasetçi, lider kim ise onun için rahatlıkla canını verebiliyor?

Konuyla ilgili tüm çalışmaları incelediğimde çıkan sonuç, koca bir hiç.

Dünyada genellikle böyle iken, gelişmiş toplumlarda bu oran tabi ki gittikçe düşüyor. örneğin biz Türklerde lider için kendini öldürme oranı hemen hemen sıfıra yakın. Tarihte de böyleydi cumhuriyet döneminde de böyle.

Menderes idam edilirken sadakatli yığınlardan hiç biri tepki gelmedi. Hele yakıp yıkma da Türklerde yoktur. İstisnalar vardır ama çok ama çok azdır.

Pakistan’daki Butto’nun öldürülmesi ile birlikte ölenleri gördükçe, dünyanın diğer yerlerinde liderin öldürülmesi ile yaşanan ölümler aklıma geldi. Oysa ABD’de Kenedy suikastinde hiçte kimse ölmemişti. Herkes suskunluğa bürünmüştü. Yine Avrupa’da başbakan Olaf Palme ‘de öldürüldüğünde kimseler ölmemişti.

Bu suikastler sonrası bu kadar çığırtkanlık yapılmamıştı. Söz konusu Müslüman bir ülke olunca batı-Hıristiyan dünya hemen ayağa kalkıyor. Yok demokrasiye kurşunmuş, yok demokratikleşme durmamalıymış.

Protestolar, kınamalar, tepkiler.
Pakistan’ı karıştırmak için gönderilen ABD ve İngiltere’nin tetikçisi Butto, Pakistan’da ne bekliyordu, yeniden iktidar mı?

Hırsızlık, yolsuzluk nedeniyle yargı kararıyla mahkum olmuş Butto ve eşi, hangi dürüstlük ilkesi ile haktan güven isteyecekti ki?

Bakın! Demokrasi de demokrasi diyenler, kanun önünde herkes eşittir ilkesini ne yazık ki hep ikinci plana atarlar. Aslında demokrasi, ülkeyi yöneten siyasetçinin, elit tabakanın, büyük işadamının dokunulmazlık zırhına büründürüldüğü sistemdir.

Bakın! Bizde Tansu çiller başbakanken dokunulmaz iken bir çok dosyası vardı, yargılanabildi mi? Mehmet Ağar, Susurluk nedeniyle tüm sanıklar yargılanırken o yargılanabiliyor mu?

Yada Anayasa Mahkemesine gönderilen bakanların hangisi cezalandırılabildi? Toplumun, kamuoyunun gazını almaktan başka sonucu var mı?

Şu anda cezaevlerinde bakan, milletvekili, bürokrat, asker, profesör, iş adamı, gazeteci, sanatçı var mı? Bunlar hiç mi suç işlemez. Suç yoksul alt tabaka tarafından mı işlenir? Baklava çalana verilen ceza, Bursa’da çocuğa gasptan verilen ceza gibi binlerce örneği var.

Dokunulmazlık zırhıyla cezalandırılmaktan muaf tutulan siyasetçiler, katil, hırsız rüşvetçi terörist kimlikleriyle demokrasi rejiminde rahatlıkla milletvekilliği yapıyor ve halk için yasa çıkarıyor. Odacılık, memurluk yapamaz denilenler milletvekili oluyor.

Bunun adı da demokrasi oluyor. Kapitalizm, soylular, aristokrasi, burjuvazi, yığınları zaptrurapt altına almak için demokrasiyi icat ettiler. Demokrasi oyuncağı ile oynatıp duruyorlar. Ama hukuk, suç ve ceza sadece yığınlara işler, başkasına işlemez mantığını kimse düşünmüyor bile.

Bürokrasiye bakın üst düzey bürokratların kaçta kaçı hakkında dosya var. Profesörler hakkında kaç tane dosya var, iş adamlarına bakın kaçta kaçı içerde, Gazetecilere bakın kaçı meslek dışında.

Kayıp trilyon davasından mahkum olan Erbakan’ın her şeyine haczi gelirken aynı davadan sanık Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi altı kırmızılı pabucu 640 Euoru iken, asgari ücret ne kadar net 435,92 YTL.

Demokrasi kamuflajı altında ülkeler işgal eden, yakıp yıkan öldüren ABD, İngiltere ve İsrail demokrasi de diyor başka bir şey demiyor. Afganistan ve Irak’ta demokrasi getireceğiz diye 3 milyona yakın insanı öldürmemişler gibi ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, 50 milyon insanı kurtardık diyebiliyor.

Pakistan’daki suikastle ilgili Türkiye ve dünya medyasını tararken bunlar aklıma geldi. Ve Spartaküs filmindeki kölelerin isyanı. İzlemedinizse mutlaka izleyin derim.

Günün Sözü; Hayatta ya başkalarının yolunu takip edersin ya kendi yolunu kendin çizersin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi