Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Herşey birbirine karıştı

Herşey birbirine karıştı

özal suikastı, Sabancı suikastı, Eşref Bitlis, Uğur Mumcu, Hablemitoğlu..
Kim doğru söylüyor kim yalan, belli değil.
Sistemin bir parçası durumundaki YöK eski başkanı Teziç’in söyledikleri ibret verici: İğreniyorum!
Teziç’in gördüğünü Abdurrahman Yalçınkaya ne zaman görür bilmiyorum! Ya da bayan Mumcu! Eğer sistem içi bir görevleri yoksa, bir gün daldıkları derin uykudan uyanırlar diye düşünüyorum..
Şimdi bir de hedef saptırıcı, kafa karıştırıcı iddialarla işin sulandırılmaya çalışıldığı anlaşılıyor.
“çatlı arabadan sağ çıktı” iddiası da bana pek inandırıcı gelmedi. Mumcu’nun MOSSAD tarafından öldürüldüğü iddiası da..
O kadar çok iddia dolaşıyor ki ortalıkta, bu durumda Ergenekon davasındaki belgelerden yola çıkarak Ergenekon’dan bağımsız onlarca yeni dava açılması, hatta bazı eski davaların yeniden görülmesi gerekiyor.. Milyonlarca evraktan söz ediyoruz. Bu durumda, bu hızla bu dava bitene kadar bu belgelerin tartışması bitmez.. Bu evraklarla ilgili açılacak her soruşturma sebebi ile, yeni yüzlerce belge, iddia, tanık ifadesi gelecek gündeme.. Eğer bu süreç devam edecekse, daha bir çok tanığın ortaya çıkması muhtemel.
Ağar, çiller, Mesut Yılmaz, özkasnak, Bir, kimi arasan listede var.. Behçet Cantürk, Savaş Buldan hakkında Hikmet çiçek’in evinde çıkan belgelerdeki iddialar görmezden mi gelinecek?.
MİT raporu diye ortalıkta dolaşan bir belgeye göre “çatlı’da her türlü kimlik var.. Başbakanlık poligonu kimliği de var. öldürecekleri adamı poligona götürüp, sorgulayıp öldürüyorlar. Ersever de burada öldürüldü!”
Ağar’dan Tuğrul Türkeş’e, herkesin adı geçiyor bu belgelerde.. Bakalım Ağar, Tuğrul Türkeş konuşacaklar mı, yoksa susacaklar mı? Muhsin Yazıcıoğlu işler bu noktaya geldikten sonra iddialar, belgeler konusunda ne diyecek merak ediyorum? Yazıcıoğlu’ndan çatlı ile ilişkisi ve Refahyol hakkındaki iddiaları cevaplamasını istemem niçin Yazıcıoğlu’na karşı düşmanlık gibi algılansın.. Hiç kimse “La yüs’el” değil.. Değil mi yoksa! Her siyasi, halka vekalet ettiği dönemde, yaşadığı zamanının hesabını halkına vermesi gerekmez mi?
Yoksa bütün bunlar devlet sırrı olarak kalacak mı? öyle anlaşılıyor ki, birileri bu konuda konuşmaktan korkuyor.. çünkü karşılarında kanlı, gözünü kırpmadan adam öldüren bir örgüt var. Eğer bu yapı tasfiye edilmeyecek olursa, korkarım yakın bir gelecekde kanlı bir hesaplaşma başlar.. Bu konuda bilgisi olan bir çok kişi susuyor.. Birileri hâlâ darbe planları yapıyor. Kimileri hala, AK Parti’ye yönelik yeni bir parti kapatma davası ve siyasi yasak konusunu sıcak tutmaya çalışıyor.. Bu arada sürpriz gelişmeler de oluyor. Mesela son YAŞ kararlarında ihraç kararı çıkmaması, öyle anlaşılıyor ki CHP’yi işkillendirmiş.. Ve ilk kez CHP, TSK ile açık bir şekilde karşı karşıya geliyor..
Bakın bu işler karıştıkça karışıyor. Daha da karışacak.. Güngören’den sonra üsküdar’da patlayan bombalar, geliyorum diyen tehlikenin ayak sesleridir.. Ramazan öncesine ve Ramazan sonrasına dikkat.
İşin kötü yanı kimse içine bakmıyor.. AK Parti kendi içine bakıyor mu? CHP bakıyor mu, ötekiler bakıyor mu? Soru sormanı bile istemiyorlar.. Herkes kendinden çok emin.. Oysa sahabiler, Hz. ömer’den cübbesinin hesabını soruyorlardı.. Hz. Peygamber kimin alacağı varsa gelsin istesin diyordu..
Bilmem biliyor musunuz, Ergenekon’dan tutuklu iken hastalanıp çıkınca ölen Okkır’ın annesi ve kardeşi beş vakit namazlı ve bu işlerle hiç bir ilgisi olmayan, gazeteciliğe ilk başladığımda birlikte çalıştığımız insanlar.. Kardeş kardeşi ikna edemiyor bu işte. Konuşunca selamı-sabahı kesiyorlar.. Sonra ateş ocağımıza düşüyor.. Bugün de dünden çok farklı değil..
“İslâm kültürü soysuzların kültürü” imiş. Ergenekoncu ümit Sayın öyle diyor.. İlhan Arsel’le temas kurmuşlar.. Bakın kendi aralarında neler konuşuyorlar: ümit Sayın: … Osmanlı kültürü Türklüğü mahveden iğrenç bir kültürdür. Savunulacak hiçbir yanı yok. Yavuz: Osmanlı kültürü Arap kültürüdür. Türk kültürü değil. İslâm kültürüdür. Soysuzların kültürü.
Hatırlayın, bu Ergenekoncuların işbirliği yaptığı bazı akademisyenler bir zamanlar bizim gazetelerde yazılar yazıp, bize akıl veriyorlardı.. Hani söyledikleri kendi fikirleri olsa onları da dinleyelim ama, psikolojik harbin misyonerlerine karşı daha dikkatli olmamız gerekmez mi idi?
Bu yazıma bile kızanlar olacak belki, kinayeli bazı göndermeler yaptığım için..
Ben bir şekilde 28 Şubat’ı sıcak bir şekilde yaşadım. Ama hâlâ fotoğrafı bir bütün olarak göremiyorum. Başkaları da göremez.. Gerçeğin parçaları avuçlarımızın içinde, bu parçaları bir araya getirmeden fotoğrafın bütününü göremeyeceğiz.. özeleştiri mi dersiniz, nefs muhasebesi mi, neyse onu yapalım işte. Nefs muhasebesi sadece bireysel değil, tüzel nefslerimiz de vardır bizim.. Yani kendi örgütlerimizin de muhasebesini yapmamız, hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekmemiz gerek..
Sincan’daki ana konuşmacı bendim.. Ben o gün gidemedim. Nureddin Şirin içeri girdi. Resmin bir parçası Şirin’de. Belediye başkanı vardı, parti vardı..
Bu olayın içinde yaşadık ama, hani “balıklar denizde yaşar ama denizi bilmezler” misali, içinde yaşadığımız sürecin gerçeklerinden habersisiz. Kuşkularım çok, ama bunları soruya dönüştürmek bile tepki doğuruyor.. Ve biz yolumuza devam ediyoruz. Benim bir önerim var: Tamam, güvenin, güvenmek güzeldir çünkü. Ama kontrol de edin, soru da sorun.. Hiçbirimiz “masum” değiliz, nefs taşıyoruz.. İyi niyetle de olsa hata yapmış olabiliriz.. Şöyle dua edelim: Rabbim, bizi bize bırakma! Sevgimiz ve nefretimiz gözümüzü kör etmesin.. Din gününde gerçekler mutlak şekilde ortaya çıkacak.. Bu gidişle o güne sıra gelmeden de bazı gerçekler dökülecek ortaya. O zaman birileri mahcup olacak, ama korkarım gerçeği anlamakta geç kalmış olacaklar.. Allah, cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez..
Selam ve dua ile..
NOT: üsküdar’dan bomba haberleri geliyor. Allah (cc) encamımızı hayreyleye. Birileri bombalamaya devam ediyor!
Bu arada birileri, benim Amerikan pasoportu taşıdığımı yazmış . Hay Allah. Ahiret gününde görülecek çok hesap var. İki defa Amerika’ya gittim, ilki Amerika Milli Görüş Teşkilatı’nın davetlisi olarak Avrupa Milli Görüş Teşkilatı Genel sekreteri Ali Yüksel’le, diğeri Kombassan’ın açılışında Kombassan’ın davetlisi olan bizim çevreden diğer gazeteci arkadaşlarla.. Kavakçı’nın da Amerikan pasaportu var. Bizim arkadaşımız, kardeşimiz. Birileri bir başka ülkenin pasaportunu taşıyor diye ajan mı olacak? O zaman Türk pasaportundan başka hiç bir zaman bir başka pasaportu olmayan bana değil, kendi çevrelerine baksınlar.. Söylediğiniz söz muhatabınızda yok, siz o şekilde hesaba çekilirsiniz.. Benden söylemesi..

'LAİKÇİ ERGENEKONCULAR ERBAKAN'DAN KURTULMAK İÇİN ABD'YE YALVARIYORDU' HABERİ İÇİN TIKLAYINIZ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi