Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Ergenekon pembe dizi

Ergenekon pembe dizi

Son zamanlarda duyduğum en güzel esprinin kimden geldiğini tahmin bile edemezsiniz. Ne Cem Yılmaz'dan, ne Yılmaz Erdoğan'dan...

İkisi bir araya gelse de Cem Yılmaz Erdoğan olarak çalışsalar bile, böyle güçlü ve sağlam bir espriyi üretemezlerdi.

İmralı'daki örgüt lideri Abdullah öcalan'dan geldi o muazzam espri.

Ergenekon davası ile ilişkilendirildiğinde, şöyle bir açıklama yapmıştı:

"Adımı kirletmek istiyorlar."

Bence bu yılın en kaliteli açıklamasıydı.

* * *

Şimdi bakıyoruz da Ergenekon sanıkları da avukatları aracılığıyla birer ikişer açıklamalar yapıyorlar ve onlar da aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyor.

"Ben şerefli bir adamım. İsmimi kirletmek istiyorlar. Haysiyetimle oynuyorlar. Bütün bunlar iftira."

Onların dediği de aynı kalıp ifadeler ama artık biliyoruz ki orijinal değil.

Daha önce yapılmış bir esprinin tekrarı mahiyetinde. Bir bakıma taklit... Moda tabirle 'çakma'.

Şimdi bu sözlere bakıp "vay canına" demenin sırası değil.

Kanun da öyle emreder ya. Hani, suçlu olduğu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça, herkes masumdur meselesi.

* * *

Şakayla işimiz yok; hukukun en temel kuralıdır bu.

Aksi halde mahkemelere gerek kalmaz, herkes iddianameler sayesinde doğrudan hapse gönderilebilirdi.

Eski düzen devam etseydi, ipi çekilebilirdi.

* * *

Ergenekon iddianamesi iki bin beş yüz sayfa. Dört yüz küsur klasör de ek var.

Medyamız her gün bir bölümünü keşfediyor ve kısım kısım yayınlıyor. Brezilya dizisi gibi.

Duyduğumuz her iddiada biraz daha şaşırıyoruz.

Fakat önceleri ana haber bültenlerinin ilk sıralarında yer alan Ergenekon, yavaş yavaş ikinci ve üçüncü sıralara düşmeye başladı.

Buna da dikkatinizi çekeyim dedim netekim.

* * *

Sıcak gündemle yakından ilgilenenlerin dizisi Kurtlar Vadisi'ni heyecanla takip edenler, bazen "Bu kadar da olmaz ki canım!" tepkisini göstermekten kendilerini alamıyorlardı.

Şimdi görüyoruz ki hiç de abartma yokmuş. Hatta gerçek, hayali aşmış.

Kurtlar Vadisi, Ergenekon'un yanında pembe dizi.

* * *

Vaktiyle, aynı büroyu paylaştığımız bir ressam arkadaşımın, iki tane küçük su kaplumbağası vardı.

İnsanların eliyle beslediği hayvanlara isim verme alışkanlığı vardır ya, sormuştum ilk gördüğümde.

"Şerefsiz bunlar" dedi.

"Nasıyağni?"

"Bunun adı Şerefsiz 1, şunun adı Şerefsiz 2..."

Sevdiğinden öyle söylüyor... Kendi oğluna "Eşşoğlu eşek" diye seslenen babalar vardır hani. Sevgisinden. Bu da o hesap. Zavallı hayvancağızların kendilerine verilen isimlerden haberleri yoktu tabii.

* * *

Şimdi ne zaman bir adamın kendisi için kurduğu ve içinde şeref, şerefli gibi sözlerin geçtiği cümlelere rastlasam, aklıma o minik su kaplumbağaları gelir.

Ve merak ederim, insan ne diye kendinin ne kadar şerefli olduğunu anlatmaya çalışır ki?

Allah kimseyi öyle bir mecburiyet içinde bırakmasın.

* * *

Konumuzla pek alâkası yok ama, şimdi size bir konuda basit bir sual tevcih edeceğim...

Hangisi daha küçük? Veli Küçük mü, Yalçın Küçük mü?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi