Serdar Arseven

Serdar Arseven

Gezi zekâlı Sisi!..

Gezi zekâlı Sisi!..

Mısır’daki darbeci Firavun çocuklarının binlerce Müslümanı katlettiğini duyan gezi zekâlılardan bir biri ardına mesaj yağıyor.

Büyük sevinç gösterisi, ayyaş naraları; “Gebersin hepsi, Şeriatçıların” diyorlar.
“Arap” kardeşlerimize kinlerini kusuyorlar, katliama tepki gösteren bizlere de “Müslüman Arap”ların acılarını paylaştığımız için demediklerini bırakmıyorlar!..
Gezi zekâlı oldukları şuradan belli ki; Müslümanların katledilmesinden ne denli haz duyduklarını ortaya koymak suretiyle, gerçek yüzlerini de açığa vurmuş olduklarının farkında değiller.
Bu “Hedonist Çapulcu Sürüsü”, zevkin sarhoşluğunda, sevinç gösterilerinin kime yarayacağını bile düşünemez durumda.
¥
Şimdi…
Her şey ortada.
Milletçe kardeşlerimiz için dua edeceğiz, katliamı lanetleyeceğiz, dahildeki ve hariçteki firavun çocuklarına tepkimizi dile getireceğiz.
Gezi zekalıların “milli iradeyi” alaşağı etmek için sergiledikleri teröre tam destek veren ABD ile AB’nin aynı tutumu Sisi darbesi ve katliamında da göstermelerinden alacağımız çok faydalı dersler var.
Müslümanlar için “iyi” olan neyse bunlar için “kötü” olan o!..

BÜYÜYORUZ, BÜYÜK OLMAK MECBURİYETİNDEYİZ!

Sadece “tepki” göstermek yetmez.
Esas mesele, zulümleri durdurabilecek “güce” sahip olmakta…
¥
Türkiye, son otuz yılda kesintilerle, son on yılda ise sürekli olarak büyümüş bir ülkedir.
Güçlenmeye devam eden bir ülkedir.
Ama…
Çok güçlü bir ülke değildir.
Türkiye, çok güçlü ülkeler arasına girme yolunda hızla ilerlemektedir ama bölgesindeki hiçbir meselede “belirleyiciler” arasında yer alabilecek kadar güçlenmemiştir.
Türkiye; finans, enerji, savunma sanayii, teknoloji, sahip olunan markalar gibi birbirlerine bağlı temel güç göstergeleri bakımından önde gelen ülkelerden biri değildir henüz.
Dünya çapında markaları yoktur; Kore’nin Hyundai’ı, Hindistan’ın Tata’sı gibi bir marka olsun üretebilmiş değildir.
Son on yılda büyük teşvikler sağlanmış, her türlü yol açılmış olmasına rağmen, “montaj” kolaycılığından vazgeçemeyen iş dünyamız, dünya ölçeğinde değer ifade eden büyüklüklere ulaşamamıştır.
Ünlü işletme profesörü Ünsal geçtiğimiz günlerde şöyle bir kayıt düşmüştü belleğimize:
“Fortune 500 listesinde Türkiye’den sadece bir şirket yer alıyorken, gelişmiş ülkelerden; ABD’den 132, Japonya’dan 62, Fransa’da 31 ve Almanya’dan 29 ve gelişmekte olan ülkeler olarak ifade edilen Çin’den 89, Güney Kore’den 14, Brezilya’dan 8 ve Rusya’dan 7 şirketin bulunması durumumuzu özetliyor.”
¥
Türkiye’nin en büyük 500 sanayi şirketinin 2012 üretimden satış gelirleri 353 milyar; el oğlunun Royal Dutch Shell Firması tek başına 484 milyarlık gelire sahip, yani tek başına bizdeki 500 büyüğün topundan çok daha büyük.
Büyük mesafeler aldık; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde büyük atılımlar yaptık; ümitleri tükenmiş ülkemizin her alanda misliyle gelişmesine, büyümesine şahit olduk.
Lâkin, bir sürü darbe, muhtıranın üzerinden geçtiği ülkemiz hâlâ çok gerilerde.
Yapılması gereken çok iş var.
¥
Bosna’da, Doğu Türkistan’da, Kerkük’te, Batı Trakya’da, Çeçenistan’da, Filistin’de, Myanmar’da Suriye’de, Mısır’da…
Nerede zulüm, katliam, darbe varsa ‘ama’sız, ‘fakat’sız hepsine birden karşı çıkan sadece Türkiye oluyor.
Yüzyıllar boyunca İslam’ın sancaktarlığını yapmış olmanın sorumluluğu, kaçmaya çalışsak da bizi yakalıyor.
Sorumluluğumuz çok büyük, inancımıza ve o inancın kahraman neferleri olan ecdadımıza layık olabilmek müşkil iş; şimdikinden çok farklı yaşamamız şart.
¥
Çok savruk yaşıyoruz; milletçe habire “gâvur” için tüketiyoruz!..
Geçen senenin ilk altı ayında 5,7 milyon adet cep telefonu ithal ederken bu yıl aynı dönemde 6,7 milyon adede yükselmişiz!..
Daha doğrusu alçalmışız!..
Bu telefonları biz üretsek ve dünyaya biz satsak.
Bunu yapana kadar da “daha az” kullansak.
¥
Neredesin tefekkür!.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi