Ersoy Dede

Ersoy Dede

Hepsine üzülebilirsiniz isterseniz

Hepsine üzülebilirsiniz isterseniz

Eskişehir’de şüpheli bir şekilde ölen Ali İsmail Korkmaz’ın dövüldüğü geceye ait görüntüler ortaya çıkınca, yeniden “Gezi Kamplaşması”na geri döndük.. Sanki bir kesim Ali İsmail’in ölümüne alkış tutuyor da bir kesim onun hakkını savunuyor gibi bir tablo.. Sanki Gezi ile bu ülkede darbe tertiplendiğini savunanlar, bu süreçte ölenleri umursamıyormuş gibi sunma taktiği de yine aynı kafanın bir ürünü.. Samimiyetle Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne üzüldüğümü burada anlatmayı bile ayıp sayarım.. Niye? Çünkü Ali İsmail gariban bir Anadolu çocuğu.. olandan-bitenden habersiz.. ona; “ağaç-mağaç” demişler, kanmış gelmiş.. O dayak yerken ağa babaları Çeşme senin Alaçatı benim geziyorlardı.. Ali İsmail’e üzülmeyip de kime üzüleyim?..

ALİ İSMAİL’İ SEMBOLLEŞTİRME GAYRETİ

Ama birileri, Ali İsmail üzerinden ya da Ethem Sarısülük üzerinden semboller üretirken, onu bayraklaştırıp davalarına hizmet için kullanırken, ben sadece bir baba olarak, bir evladın zamansız gidişine üzülüyorum.. Hiçbir pazarlığım, ön kabulüm yok. Meseleyi de birtakım başka meselelerle birlikte ele almıyorum. Sadece o çocuğa ve geride kalan ailesine üzülüyorum. Tıpkı Suriye’de el kadar bebeklerin, zehirli gazla ciğerleri parçalanarak ölümüne üzüldüğüm gibi.. Tıpkı Mısır’da gençliğinin baharında şehit düşmüş Esma Kardeşim’e üzüldüğüm gibi.. Tıpkı Şile’de boğularak can vermiş nice isimsiz yavruya üzüldüğüm gibi.. Üzülüyorum ve ağlıyorum hepsine, her birine.. Buna izin var mı? Ne saçma soru değil mi? Ama bu soruyu sormaya mecbur bırakıyorlar bizi..


ÖNCE İSMAİL’E ÜZÜLECEKMİŞ
Ertuğrul Günay örneğin.. Dün kişisel twitter hesabına şöyle yazmış; “....Ali İsmail Korkmaz’ı öldürenler hak ettikleri cezayı almadan, kimse bana adaletten, başka ülkelerin mazlumlarına merhametten sözetmesin!” Niye ya hu? Niye aynı anda iki ayrı elim hadise için üzülemiyoruz ki biz? Ali İsmail Korkmaz’ın katilleri de hak ettikleri cezayı alsın, başka ülkelerin mazlumlarına da merhamet edelim. Ne olur ki? Bu kadar mı dar yüreğimiz?..

Sadece tek bir konuyu mu alıyor içine?.. Ben bu yazıyı, yoğun bakım kapısının önüne diz çökmüş, annem için gelecek iki satırlık iyi haberi beklerken yazıyorum Ertuğrul Bey.. Değil ki Ali İsmail... Ne olur yani Suriye’de el kadar bebek için de üzülsen.. Hem hiç kimse demiyor ki; “Ali İsmail’i öldürenler kahramandır”.. En iyi siz biliyorsunuz ki Eskişehir’deki davada kasten adam öldürme suçlamasıyla 1’i polis 5 kişi tutuklu yargılanıyor. İfadelere göre bu sayı artabilir de.. Sanki böyle Şemdinli’deki “iyi çocuklar” hadisesi yaşanıyormuş gibi tepki vermek deneyimli bir politikacıya hiç yakışmıyor.. Üzülmek insanidir..

Vicdanidir.. Acılar kıyaslanmaz, karşılaştırılmaz ve özellikle de devlet nezdinde yarıştırılamaz.. Trafik kazasında ölen bir genç ile polisin tekmeleriyle ölen bir gence aynı anda üzülebilirsiniz.. Rahat bırakın kendinizi.. İçinizden geliyorsa, Suriye’de vücutları tamamen yanmış, soluk alıp verirken karnı bir şişip-bir inen, gazdan gözlerini açamayan, babalarının kolları arasında nefessizlikten can vererek ölen yavrulara üzülün.. Beklemeyin Eskişehir’deki davanın sonuçlanmasını... Vakitlice üzülün Allah aşkına... Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi