İbrahim Bektaş

İbrahim Bektaş

O Yıllar Bayram Hutbeleri Bir Başkaydı (!)

O Yıllar Bayram Hutbeleri Bir Başkaydı (!)

Kurban Bayramları geçmiş yıllarda ham yobazların “deri kapma savaşı” ve otogarlarda otobüs kuyruklarında perişan olan yolcular ile hafızalarda kalırdı.
Öyle ki “Bu yıl Kurban Bayramı hac dönemine denk geldiği için otogarlarda otobüs sıkıntısı var” diyecek kadar kurbandan bihaber aydınların bayram kutlamaları ile avutulurduk. Ramazan Bayramlarında ise, Devletin tek televizyonu TRT’den adeta oluk oluk şeker akardı. Bir iki insaf sahibi siyasetçi de olmasa, Ramazan kelimesi şekere bulanmadan kulaklarımıza ulaşamazdı.
Yani Ramazan bayramları hep “şeker tadında” kutlanırdı.
Kurban Bayramları ise bambaşkaydı.
Kurban Bayramlarının en keyif aldığım tarafı da bayram hutbeleri idi.
Birbirinden güzide İmam hatiplerimizin (bu ifadede istihza yok) ellerine tutuşturulan Kurban Bayramı hutbelerinde “deri toplatma bölümü” yer alırdı ki, bu bölüm acayip matrak ve eğlenceli idi benim için.
Bazı kardeşlerimiz, ne yazık ki o hutbelerin “birer sanat harikası” olan deri toplama davetlerine icabet edemeyecek kadar geç kaldılar doğmakta.
Bu okuyucularım üzülmesin diye ne kaçırdıklarını anlamalarına ben aracı olayım istedim.
Ne de olsa elçiye zeval olmaz.
Kurban bayramı hutbelerinin anlaşılmasa da kulağa hoş gelen ve ruhen lezzeti hissedilen Arapçasından sonra, Türkçe faslına geçilirdi.
İşte tarifsiz haz aldığım cümleler bu bölümde İmam Efendinin ağzından dökülürdü: “Kurban derilerinizi seccade olarak kullanabilirsiniz. İsterseniz Camilere de bağışlayabilirsiniz (bu cümle sureti haktan görünmek için söyletilirdi). Lakin siz derilerinizi ülkemizin uçak sanayisini geliştirerek bizi düşmanlardan koruyan Türk Tayyare Cemiyetine (Türk Hava Kurumu) verin”.
İşte bu cümle beni mest ederdi. Kendimden geçerdim.
Keyfime diyecek yoktu. Zevkten sekiz köşe olurdum.
Komünist SSCB (şimdiki Rusya) Kars’tan aşağı işgal ordularını gönderse bile istifimi bozamazdı.
Geleceğe dönük bütün endişelerim dağılırdı. Bir de kahve olsa…
Meğer, bizi düşmanlardan koruyan kurban derilerimizi, fitre ve zekâtımızı gönül rahatlığı (süngü zoru ile toplayacak değillerdi ya) ile bağışladığımız “Tayyare Cemiyeti” imiş.
Vay canına.
Hâlbuki ben o zamana kadar bu kurum bizim paralarla günün gün ediyor sanırdım.
Neyse ki yanılmıştım.
Benim gibi bu hutbeleri can kulağı ile dinleyen kurban sahipleri, kurbanlarının derilerini bilatereddüt “Tayyare Cemiyetine” bağışlardı. Çünkü bu büyüklerimiz de benim gibi, ismine bakarak orada gerçekten tayyare yapıldığını düşünüyorlardı (Nereden bilecek çoğu okur-yazar bile olmayan büyüklerimiz, THK’nun tüzüğünde bile uçak yapımının yer almadığını).
Evet, gerçekten de o yıllarda havada çok ender de olsa “tayyareler uçuyordu”. Ama onlar Sam Amcanındı.
Yani cemiyettekiler de bizim gibi, o gün bugündür Sam amcanın Tayyarelerini (satın alınan birkaç yangın uçağı hariç) seyrediyordu.
Neyse ki o yıllar çok geride kaldı. Ancak, hutbelerdeki deri toplama bölümünü dinleme zevkinden de mahrum kaldık.
Ramazanda amaca ulaşamayan cahil cühala takımı bu defa, Kurban Bayramını hedefe oturttu.
Ramazanı şekere inkılap edemeyen bu eblehler, Kurban Bayramını “hayvan hakları bayramına” dönüştürmeye “andımızı” içtiler.
Aslında ben de dini bütünümde, kurbana değil hayvanların katliamına karşıyım, fasa da fiso.
Bu cahil hayvan severler tarafından Müslümanlar, Kurban bayramında “birer inek katili” olarak gösterilmeye başlandı.
Bu masalı gerçek sananların sayısı hayli kabardı.
Kurbanlarını kesmek yerine, parasını şu bu kuruma bağışlayarak, güya hayvan haklarına hizmet ediyorlar.
Sanki, ayda 30 kg biftek, bonfile tüketen ya da sonu burger ile biten bir sürü “fast food” da midelerini dolduranlar onlar değilmiş gibi.
Güya sırtlarındaki bir birinden değerli hayvanların kürklerini giyenler başkaları imiş gibi.
Artık, İnsan haklarını hiçe sayanların idolü “havyan hakları” oldu.
Ama günde ortalama 300’den fazla Müslüman’ın hunharca katledilmesine karşı değilsin.
Çünkü onlar gerici, şeriatçı, yobaz.
Giydiğin kürkleri hayvanlar sırtından çıkararak gönüllü olarak sana ikram etti ise,
No problem…
O zaman “Yaşasın hayvan hakları (!)
Ve son bir not, Hz. Ali (ra) “gerçek bayram günahsız geçen gündür buyurmuş”.
Nice gerçek bayramlarda buluşmak dileği ile …
Not: Değerli okurlarımın, Yeni Akit Ailesinin ve Bütün Müslüman kardeşlerimin Kurban Bayramını hürmetle tebrik ediyor, İslam yurdunda akıtılan kanların sorulmalarına en kısa zamanda hidayetler diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Bektaş Arşivi