Gezi tezgâhına, olayların başlatıldığı andan itibaren nasıl tepki verdiğimizi bilenler bilir.
Dostlar takdir hislerini iletmekte.
Birilerinin ise çok zoruna gitmiş.

¥

Şu mevzua bakın:
Kendisini “Türk Ulusalcısı” olarak tanıtan ve tepelerine Sayın Devlet Bahçeli’nin resmini oturtmuş bulunan bir internet haber (!) sitesi, gezi olaylarındaki tutumumuza öyle kızmış ki…
O kadar olur!..

¥

Baktık bir yayın; “Serdar Arseven’in marifetleri!”

¥

Benim Kocaeli’nde bir kız öğrenci yurdum varmış!..
Eeee?..
O yurdun adı “filanca” imiş!..
Eeeeeee?..
Ben, kendi işlettiğim yurdumdaki kızlara olmadık işler yapmışım!..
Bak seeen!..
Şikayet üzerine polis evime baskın yapmış…
Beni götürmüş!..
Savcılık tutuklama istemiyle mahkemeye sevk etmiş, mahkeme içeri atmış, ben hapisteymişim!..

¥

Altında haberi (!) yazanın imzası bile var.

¥

Benim yurdum yok, kız öğrenci yurdum hiç yok, haberde bahsi edilen yurt zaten yok, kızlar yok, şikayet yok, polis gelmedi, beni götürmedi, savcılık mahkemeye sevk etmedi, mahkeme beni içeriye atmadı, ben içerde değilim!..

¥

Hani hiç yapmadık ya, iftira atmanın da bir raconu var mıdır acaba?..
Bir tutar yer mi ararsın, birazcık inandırıcılık sağlayıcı kıvam mı verirsin ne yaparsın?..
“Amaaaan at çamuru tutmazsa izi kalsın!” zihniyetinde olsan bile, birazcık zeka!..
Birazcık, birazcık da nerede.
“Gezi zekalı” değil mi, adı üstünde!..

¥

Tabii internet-sosyal medya âlemi farklı bir âlem; bize düşman bir “sürü” adam da var; yay yayabildiğince.
Baktık olmayacak, uygun mekanizmaları harekete geçirerek sitenin yayınını durdurttuk.
Böyle olunca yalvarmalar:
“Sitemizde size iftira atıldığı doğrudur!.. Özür diliyoruz. Özür, lütfen, biz ettik siz etmeyin. Gelmeyin üzerimize dost kalalım ölesiye!..”
Haydaaa…
At iftirayı çekil!..
Yaygınlaşanları ne yapacan?..

¥

Neyse, dediler ki, “Sitemiz açılsın özür dileyeceğiz!..”
Açtırdık.
Üst üste özür yayınları yaptılar.
Sitenin en üstünde Sayın Bahçeli fotoları altında “Özür” yazıları.
“Attığımız iftiradan dolayı Sayın Serdar Arseven’den özür diliyoruz!.”
Bir yayın böyle özür, bir daha bir daha…

¥

Tabii şimdi “kaynak” haberi (!) okuyan, kaynak haberin yaygınlaştırılmış hallerini okuyan başka şeyi görüyor; özürleri okuyan başka şey.
Dostlar arıyor, düşmanlar yazıyor…
*Dedik ki, “Ne yapalım?..”
Okuyucumuz hep bir ağızdan; “Aç davaları kardeş, sana yaptılar başkalarına yapamasınlar. Hukukun kestiği parmak acımaz!..”

¥

Bu arada abi, iftiracı taraftan cep telefonumuza mesaj üstüne mesaj geliyor; “Biz ettik sen etme” yollu!..
O mesajlar da bizde saklı icabında!..

¥

Araya adli tatil girdi filan, yakında duruşmalar başlayacak kısmetse.
Okuyucularımızın emri başüstüne, yargıda hesap bir güzel sorulacak!..
Sadece “kaynak” siteden değil, yaygınlaştıranların tamamından!..
(Güzel bir depolama faaliyeti gerçekleştirmiş sağ olsun okuyucumuz; “silinen” twitler filan da kayıt altında!..)

¥

Bu olayın en manidar tarafı ne biliyor musunuz?..
“İftirayı” kendilerine “Türk ulusalcıları” diyenlerin atması ve kendilerine “Kürt ulusalcıları” diyenlerin yaygınlaştırması!..
Gayet mânâlı, öğretici bir işbirliği gerçekleştirmiş oldular!..

¥

Bu hadisedeki dayanışma memleketin başındaki pekçok sıkıntının arka plânı hakkındaki tefekkürümüze katkıda bulunacak cinsten!..

¥

Mevzunun tamamı;
Yok aslında birbirlerinden farkları!..