İshak Özen

İshak Özen

Kelle Koltukta Bayram ya da Kurban Bayramında Kurban Olmak

Kelle Koltukta Bayram ya da Kurban Bayramında Kurban Olmak

“Türk şoförü en asil bir duygunun insanıdır.” demiş, Kemal Atatürk. Bu sözü ilk kez Şoförler Odası’nın girişindeki Atatürk köşesinde görmüş ve bir daha da unut(a)mamıştım. Böylesi veciz bir söz için aksini düşünmek de ayıp olurdu hani. Sonraları dost meclislerinde her dile getirdiğimde birçoklarının yıllarını bu veciz sözden habersiz geçirdiklerini görerek üzülmüş ve kendimi bu özlü sözün tanıtılmasına adamıştım(!)

Bayramı ve dokuz günlük tatili hayırlısıyla sağ salim ve tek parça halinde tamamlayabildik, şükürler olsun ancak ne bir asalet kırıntısı ne de bir şoföre rastladık.

Bu tatil süresince bir kez daha hatırladım. Yıllar önce araba kullanmayı Avrupa’da öğrenmiş, orada ehliyet almış ve ilk fırsatta heyecanla Türkiye’ye doğru yola çıkmış biri olarak Kapıkule’den o gözümde tüten memleketime girdiğimde adeta şoka girmiştim. Hiçbir kuralın geçerli olmadığı, yol hakkı ya da geçiş üstünlüğü gibi kavramların henüz icat edilmediği, kimsenin kimseye yol vermediği, sabırsızlık ve tahammülsüzlüğün bin bir çeşidinin sergilendiği, şerit, hele hele emniyet şeridi diye bir mefhumun bulunmadığı tam bir kaos ortamıydı söz konusu olan. Alman Otomobil Kulübü’nün gönderdiği yol bilgilerinin Türkiye kısmında yazan özel uyarıların ne anlama geldiğini o zaman daha iyi anlamıştım.

Yollar terörist dolu

Peki bunları neden yazıyorum, anlatayım: Daha bayram sabahı bayram namazının hemen ardından görevli olarak gittiğimiz kurban kesim yerinde yaşanan itiş kakış, sıra kavgaları ve ibadet ruhuna hiç yakışmayan kurban kes(eme)me görüntüleri bizi hayli üzmüştü. Ancak sırada daha da kötüsü, gözü dönmüş bir trafik teröristi ile karşılaşmak da varmış meğer. Görevi tamamlayıp da kesim yerinden ayrılmaya hazırlanırken zincirlerini kırıp kurban kesmeye ve evet evet ibadet etmeye gelen bir insan? saldırısı ile karşı karşıya bulduk kendimizi.

Oysa az önce sahibinden kaçan büyükbaş kurbanlığın çevreye ve hiçbir kimseye zarar vermeden teslim oluşuna şahit olmuş, kurban ibadetinin nasıl da estetik ve incelikten mahrum yerine getirildiğine dair acıklı tablolara tanık olmuşken, sözüm ona ibadet etmek üzere kesim alanına gelen bir insanın önüne gelen her şeye ve herkese -tabi bu arada bize de- nasıl saldırdığına şahit olmak bir yandan ruhumuzda insana dair derin yaralar açarken öte yandan da bayramın bu en önemli ilk saatlerini hastane ve karakol köşelerinde geçirmemize sebep olmuştu.

Bayram sonrası dönüş yolunda verdiğimiz molada aldığım mesaj daha da korkunçtu. Olay benzer ancak sonuç daha üzücü ve daha vahimdi. Daha birkaç ay önce teşriki mesai ettiğimiz genç bir tanıdık kurban satın almak için gittiği hayvan pazarında bir trafik teröristinin kurbanı olmuş ve hayatını kaybetmişti.

Alman Otomobil Kulübü’nün Türkiye ile ilgili uyarılarından bahsetmiştim. O uyarılardan bir tanesi ve en önemlisi de Türkiye’de trafik işaret levhalarının ve yön gösterme tabelalarının çoğu zaman eksik ve yanlış yerleştirildiği ve bu konuda dikkatli olunması gerektiği yönündeki ikazdı. Bir çok kereler tecrübe ettiğim bu uyarıının gerçekliğini bu bayram İzmir’de de acı bir şekilde tecrübe etme imkanı buldum. Aşağı yukarı yarım saatte alınabilecek 30-40 kilometrelik bir yolu, üstelik bir otoban yolunu, sırf tabelalar yüzünden yaklaşık bir buçuk saatte sinirden harap ve bitap düşmüş bir vaziyette tamamlayabildim. Karayolları Genel Müdürlüğü yaptığı bunca yol ve hizmeti bu yanlış ve kazalara adeta davetiye çıkaran tabelalarla lekelemektedir.

Emniyet ve hükümet, araç ve sürücü sayısının her geçen gün katlanarak ve orantısız olarak büyüdüğü bir ortamda bir an önce bu trafik teröristleri meselesine çözüm bulmalıdır. İşte gördük, bu bayram tablo yine değişmedi ve 9 günlük tatil süresince yurt genelinde meydana gelen 3 bin 319 trafik kazasında 131 kişi öldü, 6 bin 738 kişi yaralandı.

Sorunu halledebilmek için radikal çözümler üretilmelidir. Mesela işe öncelikle büyük bir ehliyet toplama seferberliği ile başlanabilir. “Atın ölümü arpadan olsun!” özdeyişinin sıkça dillendirildiği bir toplumda apaçık görülüyor ki, trafik cezalarının yükseltilmesi önemli bir çözüm olmamaktadır. Emniyet, hızlı gidip radara giren ya da emniyet kemeri takmayanlardan önce arabasında sopa, silah ya da bıçakla gezen ve en ufak bir kıvılcımda da arabasından inip ortalığı savaş alanına çeviren gözü dönmüş trafik teröristlerini tespit edip trafikten men etmelidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
İshak Özen Arşivi